Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28-02-2007, 14:59   #23
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

En genel yaklaşımı ortaya koymak için şunu söylemek gerekiyor; Dördüncü Kongrenin toplandığı dönemde, Enternasyonal’in “Bugün açık saldırı çanları artık çalmıştır” diyebileceği bağlamda bir dönüm noktasına henüz ulaşılmamıştır. Dördüncü Kongre, Üçüncü Kongrenin çalışmalarını geliştirdi, derinleştirdi, doğruladı, daha da kesinleşmesine hizmet etti ve bu çalışmanın temel olarak doğru olduğu konusunda fikir birliğine varıldı.
1908-09’da, zamanın çok daha dar bir arenasında, Rusya’da işçi sınıfında egemen olan ruh hali anlamında –sonraki muzaffer Stolypinizm ve Rasputinizm anlamında olduğu kadar, işçi sınıfının ileri saflarının parçalanışı anlamında da– devrimci dalganın en geri düzeye çekilişini yaşadığımızı söylemiştim. Geriye illegal bir çekirdek olarak kalan şey, bir bütün olarak işçi sınıfıyla karşılaştırıldığında korkunç ölçüde küçüktü. En iyi unsurlar cezaevlerinde, kamplarda, kürek cezasında ya da sürgündeydi. 1908-09, devrimci hareketin en düşük noktasıydı. Sonra tedrici bir yükseliş geldi. Geçtiğimiz iki yıl ve kısmen bugün için doğrudur ki, su götürmez bir şekilde 1908 ve 1909’a benzer bir dönemden, yani doğrudan ve açık devrimci mücadelenin en düşük noktasından geçmekteyiz.
Başka bir benzerlik daha var. 3 Haziran 1907’de karşı-devrim, ülkede neredeyse hiçbir direnişle karşılaşmadan parlamenter arenada bir zafer (Stolypin’in darbesi) kazandı. Ve 1907’nin sonlarına doğru bir başka korkunç darbe geldi; sınai kriz. Bu işçi sınıfı üzerinde ne gibi etkilere yol açtı? İşçileri mücadeleye sürükledi mi? Hayır. 1905’te, 1906’da ve 1907’nin ilk yarısında işçi sınıfı zaten enerjisini ve en iyi unsurlarını açık mücadeleye sunmuştu. Yenilgiye uğradı ve hemen yenilginin ardından –proletaryanın ekonomik ve üretici rolünü zayıflatan, konumunu daha da kararsızlaştıran– ticari-sınai kriz geldi. Bu kriz proletaryayı hem politik hem de devrimci anlamda zayıflattı. Ancak 1909-10’da başlayan ve işçileri fabrika ve işletmelerde tekrar birleştiren ticari ve sınai yükseliş, işçilere tekrar güven aşıladı, partimize büyük bir destek zemini oluşturdu ve devrime ileri doğru bir itilim verdi.
Bu noktada da belli bir analoji kurabileceğimizi söylüyorum. 1921 baharında proletarya, Fransa’da 1 Mayıs 1920; İtalya’da Eylül 1920, Almanya’da 1919 ve 1920 boyunca ve özellikle 1921’in Mart günlerindeki yenilgilere uğradı. Fakat tam da bu anda, 1921 baharında, Amerika ve Japonya’da korkunç bir ticari kriz patlak verdi ve 1921’in geri kalan kısmında Avrupa’ya sıçradı. İşsizlik, duyulmamış oranlarda gelişti, özellikle sizin de bildiğiniz gibi İngiltere’de. Proletaryanın konumunun sağlamlığı, kayıplar ve çoktan beri katlandığı hayal kırıklıklarından sonra daha da aşağıya düştü. Bu, işçi sınıfını güçlendirmedi, tersine verili kriz koşullarında daha da zayıflattı. Bu yıl boyunca ve geçen yılın sonundan itibaren belli bir sınai canlanışın işaretleri mevcuttu. Avrupa’da küçük bir eşitsiz kıpırdanış olarak kalırken, Amerika’da gerçek bir yükseliş düzeyine ulaştı. Böylece burada da açık bir kitle hareketinin canlanışı için ilk itilim, özellikle Fransa’da, ekonomik konjonktürdeki belli bir iyileşmeden kaynaklandı.
Fakat burada, yoldaşlar, analoji son buluyor. 1909 ve 1910’da ülkemizdeki ve bütün savaş öncesi dünyadaki sınai yükseliş, 1913’e kadar süren ve üretici güçlerin henüz kapitalizmin sınırlarına kadar ilerlemediği bir dönemde ortaya çıkan, gürbüz ve güçlü bir yükselişti ve büyük emperyalist boğazlaşmaya yol açtı.
  Alıntı ile Cevapla