Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28-02-2007, 15:00   #28
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bu iki sorun, özellikle, iki fraksiyon tarafından –Merkez ve Sol– temsil edilir halde Kongreye gelen Fransız partimizle bağlantılı olarak, Üçüncü Kongrede çok keskin biçimde su yüzüne çıkmıştı. 1920 olaylarını takiben İtalyan partimiz bölündü. 1921’in yazıyla birlikte Serrati’nin önderlik ettiği Maksimalist olarak adlandırılan İtalyan merkezi, artık kongremizde (Üçüncü Kongre) temsil edilmiyordu ve Enternasyonal’den kovuldukları açıklanmıştı. Fransız partisinde bu aynı iki eğilim Dördüncü Kongrenin arifesinde belirgin hale geldi. İtalyan ve Fransız hareketleri arasındaki birçok konudaki paralelliğe öncelikle dikkat çekilmişti. Ve burada olgunun en büyük semptomatik önemi yatıyor: Genel olarak Avrupa’da olduğu gibi –ki buna daha önce işaret etmiştim– İtalya’da da karşı-devrimin zaferine rağmen, özellikle, Komünizmin en kötü yenilgiyi tattığı İtalya’da, parçalanmayı değil, Enternasyonal’den uzaklaşmayı değil, tersine, Komünist Enternasyonal’e doğru yeni bir itilimi gözlemliyoruz. Kovduğumuz (ki gerçekten haince davranışından ötürü bu doğru idi) Serrati’nin önderlik ettiği Maksimalistler, 1920 Eylül hareketiyle reformistlerle kopan bu Maksimalistler, Dördüncü Kongrenin arifesinde Komünist Enternasyonal’in kapılarını çalmaya başladılar. Bu ne anlama geliyor? Bu, proleter öncünün bir kesimi tarafından sola doğru yeni bir devrimci itilim anlamına gelir.
Fransız Merkezcilerin, İtalyan Maksimalistlerinin tuttuğu yolu tekrarlayacaklarına, yani aramızda bir bölünme olacağına dair birçok işaret vardı. En sonunda Sol Kanadın ağır basmış olacağı düşüncesiyle böylesine bir sonuca bile şüphesiz razı olmuş olacaktık. Buna rağmen, Cachin ve Frossard’ın başlarında bulunduğu Fransız Merkezciler, Moskova ile ayrıştıktan sonra pişmanlıkla başları önde Moskova’ya gelen İtalyan Maksimalistlerinin deneyimlerinden bir şeyler öğrenmişlerdi. Hepiniz, Dördüncü Kongrenin Fransız partisi konusunda benimsediği kararlar hakkında bilgilenmelisiniz. Bu kararlar, kendi başlarına, özellikle Fransa’nın ve onun eski Sosyalist Partisinin ahlâk ve görenekleri dikkate alınırsa, tamamen Drakonvaridirler. Tüm burjuva kurumlarından tam bir kopuş talebi, bizim açımızdan doğruluğu aşikar görünen bir şeydir. Ancak yüzlerce Komünist Parti üyesinin Mason tipi localara, insan haklarının savunusunu hedefleyen burjuva demokratik birliklere vb. üye olduğu Fransa’da, burjuvaziden tam bir kopuş, tüm masonların ve benzerlerinin ihracı talebi, parti hayatında bütünüyle bir altüst oluş anlamına geliyor.
Kongrede Fransız partisine yönelik olarak, parlamento, belediye meclisleri, Kanton meclisleri vb. için yapılan tüm seçimlerde adayların onda dokuzunun doğrudan işyerleri ve çiftliklerden, işçiler ve köylüler arasından seçilmiş olması talebini benimsedik. Tüm bir entelektüeller, hukukçular ve kariyeristler sürüsünün, bir himaye kokusu ve her şeyden öte bir iktidar umudu kokusu alır almaz çeşitli partilerin kapısına üşüştüğü bir ülkede, Fransız partisinin verili koşullarından haberdar olanlar, işçi ve köylüleri doğrudan işyerleri ve çiftliklerden seçimlerdeki adayların onda-dokuzuna yükseltme talebinin Fransız partisinin yaşamında olabilecek en büyük ani değişiklik anlamına geldiğini anlayacaklardır. Sayıca neredeyse Merkez kadar güçlü olan Sol Kanat bundan yanadır. Merkez büyük oranda bocalamıştır.
  Alıntı ile Cevapla