Ancak bu şu ana kadar sağlanamamıştır ve bu nedenle Komünist partilerimiz her uygun fırsatta şunu ileri sürmelidirl
“Sosyalist işçiler, sendikalist işçiler, anarşist ve partisiz işçiler! Ücretler kesiliyor; 8 saatlik işgününden geriye hiçbir şey kalmıyor; yaşamak için gereken miktar alıp başını gitmiştir. Tüm işçiler farklılıklarına rağmen birleşebilseler ve kendi işçi hükümetlerini kurabilseler bu tip şeyler olmazdı.”
Ve işçi hükümeti sloganı böylece işçi sınıfı ve diğer tüm sınıflar arasında Komünistler tarafından öne sürülen bir ayıraç haline gelir: Ve Sosyal Demokrasinin üst kesimleri, reformistler, burjuvazi ile kopmaz bağlarla bağlandığından, bu ayıraç çok daha fazla parçalayıcı olacaktır ve daha şimdiden Sosyal Demokrat işçilerin sol kanadının, liderlerinden kopuşu başlamıştır. Belli koşullar altında işçi hükümeti sloganı Avrupa’da bir gerçeklik haline gelebilir. Yani Sosyal Demokratların sol unsurlarıyla birlikte Komünistlerin, Sol Sosyal-Devrimcilerle birlikte bir işçi ve köylü hükümeti oluşturduğumuz zamanlardaki Rusya’ya benzer bir yoldan bir işçi hükümeti kuracakları bir momente ulaşılabilir. Böyle bir aşama, tam ve tamamlanmış haliyle bir proletarya diktatörlüğüne geçiş oluşturabilir. Fakat tam da bugün için işçi hükümeti sloganının önemi, onun yaşamda gerçeklenişinin koşulları ve yönteminde yatmaktan ziyade, içinde bulunduğumuz anda bu sloganın işçi sınıfını politik bakımdan bir bütün olarak tüm diğer sınıfların, yani burjuva politik dünyasının tüm gruplarının karşısına koyması olgusunda yatmaktadır.
Dördüncü Kongrede, Saksonya ile bağıntılı olarak işçi hükümeti sorunuyla somut bir şekilde karşı karşıya kaldık. Orada, Sosyal Demokratlar Komünistlerle birlikte Sakson Landtag’ındaki burjuvaziye karşı çoğunluk oluşturuyorlar. Sanırım orada, burjuva blok üyelerinin toplamı 50’den azken, 40 Sosyal Demokrat ve 10 Komünist delege mevcut. Ve bu nedenle Sosyal Demokratlar Komünistlere Saksonya’da bir işçi hükümetinin birleşik bir şekilde oluşturulmasını önerdiler. Alman partimizde bu konuda bazı şüphe ve tereddütler vardı. Sorun burada, Moskova’da tekrar gözden geçirildi ve öneriyi reddetme kararına varıldı. Alman Sosyal Demokratları gerçekte ne istiyorlar? Bu öneri ile hedefledikleri şey neydi? Hepiniz biliyorsunuz ki Alman Cumhuriyeti’ne bir Sosyal Demokrat olan Ebert başkanlık etmektedir. Ebert bir burjuva kabineyi iktidara davet etmiştir. Fakat Saksonya’da, Almanya’nın en fazla proleterleşen bölgelerinden birinde, Sosyal Demokratların ve Komünistlerin bir emek kabinesi koalisyonu oluşturmaları öneriliyor. Sonuç: Almanya’nın bölgelerinden birinde, flüoresan lamba gibi davranacak bir Sosyal Demokrat ve Komünist koalisyon hükümeti olacakken, bir bütün olarak ülkenin tamamında gerçek bir burjuva hükümeti varolacaktır.
Komintern’de şu yanıtı verdik: Eğer siz, Alman Komünist yoldaşlarımız, Almanya’da önümüzdeki birkaç ay içinde bir devrimin olası olduğu düşüncesindeyseniz, bu durumda Saksonya’da bir koalisyon hükümetine katılmanızı ve Saksonya’daki bakanlık mevkilerinizden, politik ve örgütsel görevlerin ilerletilmesi ve devrimin yaklaşan patlak verişine hazırlık döneminde çoktan güçlendirilmiş bir devrimci kaleye sahip olacak şekilde Saksonya’nın kesin bir anlamda Komünist bir gedik haline dönüştürülmesi yönünde yararlanmanızı öğütleriz. Ancak bu yalnızca eğer devrimin basıncı çoktan kendisini hissettirmeye başladıysa, bu basınç halihazırda mevcut ise olası olacaktır. Bu durumda bu, bir bütün olarak ele geçirmeye yöneldiğiniz Almanya’nın yalnızca tek bir mevzisini fethetme anlamına gelecektir. Fakat içinde bulunduğumuz anda Saksonya’da şüphesiz ikinci dereceden bir rol oynayacaksınız, etkisiz bir ikinci rol; çünkü Sakson hükümetinin kendisi Berlin’in önünde etkisizdir ve Berlin bir burjuva hükümetidir. Alman Komünist Partisi bu kararla bütünüyle uyum içindeydi ve Alman Sosyal Demokratlarıyla görüşmeler kesildi. Sosyal Demokratların –onlardan çok daha zayıf olan ve onlar tarafından sıkıştırılan– Komünistlere Saksonya’da
[6] iktidarı paylaşmayı önermesi şüphesiz bir tuzaktı. Fakat bu tuzakta çalışan kitlelerin birlik için uyguladıkları basınç dile gelmişti. Bu basınç bizim tarafımızdan uyandırılmıştı ve bu basınç işçi sınıfını burjuvaziden koparacak şekilde işledikçe son tahlilde bizim lehimize çalışacaktır.