Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01-03-2007, 11:22   #7
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Tablo 8: Yabancı Sermaye Yatırımları(Milyon $)

1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
İzin Verilen
1.967
1.820
2.125
1.488
2.938
3.837
1.687
1.645
Fiili Giriş
910
912
797
837
931
937
873
982

Kaynak: İTO, Rakamlarla Türkiye Ekonomisi, s.15.
Tablo 8’den de görüleceği gibi ülkemize giren yabancı sermaye yatırımlarının yıllara göre değişimi düzensiz bir seyir izlemektedir. Sadece 1995 ve 1996 yıllarında üst üste 2 yıl yabancı sermaye önemli ölçüde artış göstermiş, diğer yılarda bir yıl artarken bir yıl azalmıştır. Ayrıca GB’ye geçişten sonra yabancı sermaye girişinde beklenen patlama olmamıştır. 1991-1998 yılları arasında ülkemize giren yabancı sermaye yatırımları izin verilen sermayenin çok altındadır. Her ne kadar 1995 ve 1996 yıllarında izin verilen sermaye artsa da giren sermayede beklenen artış olmamıştır. Bunun en önemli nedeni AB teşvik mevzuatıdır. Çünkü AB’de hem devlet yardımları hem de topluluk fon ve kredileriyle sağlanan önemli teşvikler vardır. Örneğin geri kalmış bölgelerin kalkındırılmasında kullanılan Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu , mesleki eğitim, istihdam ve gençlere kariyer kazandırmada kullanılan Avrupa Sosyal Fonu, tarımsal yapıyı iyileştirmede ve tarımsal üretimi güvence altına almada kullanılan Avrupa Tarımsal Yön Verme ve Garanti Fonundan yapılan teşvik ödemeleri oldukça önemlidir. Türkiye AB’ye tam üye olmadığı için bu fonlardan yararlanamamaktadır. 1998 yılı itibariyle Türkiye’ye giren yabancı sermaye izinlerinin yüzde 98’ini imalat sanayi ve hizmet sektörüleri, geri kalan yüzde 2’sini de tarım ve madencilik sektörleri oluşturmaktadır. Yine 1998 yılında verilen toplam 1.645 milyon $’lık yabancı sermaye izinlerinin 1.562 milyon $’ını OECD ülkeleri bunun da yaklaşık yarısını AB ülkeleri oluşturmaktadır.
GB’nin uygulanmaya başlamasından bu güne kadar geçen süreç içerisinde GB’den beklenen olumlu sonuçlar tam anlamıyla sağlanabilmiş değildir. Türkiye’nin, GB’nin olumlu sonuçlarının ortaya çıkmasını engelleyen ya da geciktiren sorunları vardır. Bu sorunlar makro ve mikro ekonomik sorunlardır. GB’nin statik ve dinamik etkilerinin incelendiği yukarıdaki konularda genellikle makro ekonomik sorunlara değinilmeye çalışılmıştır. Mikro ekonomik sorunların en önemlisi de Türk işletmelerinin yönetim sorunlarıdır. İşletmelerin, iç sorunlarını halledip küreselleşen dünyada yoğun rekabet şartlarında ayakta kalabilecek politikalar üretmeden GB’nin tüm sorunları gidererek, bir sihirli değnek gibi pembe tablo ortaya koymasını beklemek doğru olmaz. Genel değerlendirmeye göre, statik etkiler açısından GB’nin Türkiye’nin lehine ya da aleyhine olduğunu kesin olarak söylemek güçtür. Çünkü ticaret arttırıcı etki ile üretim ve tüketim etkilerindeki olumlu değişmelerin GB’den mi, yoksa 5 Nisan ekonomik krizinden sonra yaşanan sıçramadan mı kaynaklandığını belirlemek olanaksızdır. Tarifelerin kaldırılmasına rağmen kamu, önemli gelir kaybına uğramamış, yukarıda statik etkiler başlığı altında verilen tablo ve yorumlardan da anlaşılacağı gibi GB’ye girildikten sonra Türk üreticisinin, güçlü AB üreticisi karşısında rekabet edemeyip iflas edeceği, dolayısıyla Türkiye’nin GB’den zarar edeceği tezi doğrulanmamıştır.
Dinamik etkiler göz ününde bulundurulduğunda, GB’nin uzun dönemde Türkiye’nin lehine olacağı söylenebilir. Çünkü doymamış iç pazarı, genç nüfusu, doğal zenginlikleri ve stratejik coğrafi konumu ile Türkiye uzun vadede GB’yi kendi lehine çevirebilecektir. GB’nin dinamik etkileri diye adlandırılan ölçek ekonomileri etkisi, rekabet etkisi, yabancı sermayeyi ve yatırımları teşvik etkisi Türkiye’ye bu şansı verebilecek güçtedir.
Türkiye’nin GB’den umulan yararı sağlayabilmesi için Ar-Ge’ye, ileri teknoloji istihdamına, ileri teknolojiye sahip yabancı firmalarla ortak üretime, bilgi akışına ve eğitime gereken önem verilmelidir. Devlet, özelleştirme sürdürülerek hantal ve politik müdahalelerle rasyonel olmayan yönetime zorlanan kamu işletmeciliğinden kurtulmalı; özel kesimin verimliliği ve rekabet gücü arttırılarak altyapı yatırımları gecikmeden yapılmalıdır. Tüm bunları gerçekleştirmek için her şeyden önce ekonomik ve siyasal istikrarın sağlanması gerekmektedir. Özellikle siyasal istikrar sağlanmadan ve buna bağlı olarak ekonomik iyileşme göstermeden GB’den sihirli reçete beklenmemelidir.
  Alıntı ile Cevapla