Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01-03-2007, 12:14   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Kadın ve Kapitalizm

KADIN VE KAPİTALİZM

Barbara Humphries




Kapitalist sınıf bir bütün olarak işçi sınıfını çok daha başarılı bir şekilde sömürebilmek için, her zaman ırk veya cinsiyet temelinde, “böl ve yönet” politikasıyla hareket etmiştir.
Eğirme ya da dokumanın el tezgâhlarında yapıldığı dönemlerde, ev ve iş, bir ve aynı yer demekti. Sanayileşme, ev ve iş arasında hızlı ve keskin bir işbölümü yarattı. 19. yüzyıl Britanya’sında sanayi devrimi yıllarında görülen ve dünyanın her tarafında tekrarlanan manzara buydu. Evle iş arasındaki bölünme, erkekle kadın arasındaki işbölümünü derinleştirdi. Erkek para kazanan ana unsur oldu ve kadına da çocuk bakımıyla ev işlerini çekip çevirmek kaldı. Ne var ki kadın aynı zamanda ailenin gelirine destek olmak için ev dışında da çalışmak zorundaydı. Kadınlar, patronlar tarafından ucuz işgücü kaynağı olarak ve erkek işgücünün zor bulunduğu ya da ihtiyaç duyulduğu savaş gibi durumlarda kendisine başvurulabilecek yedek işgücü kaynağı olarak görülüyordu. Kadınlar patronların kendilerine ihtiyaç duyduğu boom dönemlerinde çalışmaya teşvik edildiler. Resesyon başlar başlamaz da kadından evine dönmesi ve işini erkeklere bırakması istendi. Bu tür olayları son yıllarda da gördük. Ekonomik durgunluğun yaşandığı Muhafazakâr hükümet döneminde, bu parti, eşlerinin geçimini sağlayan erkek işçilere “aile bazlı ücret” verilmesini gündeme getirdi. Azalan işsizliğin yanı sıra Britanya’da ekonominin yine canlandığı dönemde, “Yeni İşçi” hükümeti, çalışmayıp yalnız yaşayan ebeveynlere yapılan yardımları keserken, çalışan ailelere vergi indirimi ve çocuk yardımı sunarak, bilhassa kadınları çalışmaya teşvik etme konusunda çok heveslidir.
Tarihsel olarak bu işbölümünün işçi sınıfı ve örgütleri açısından çeşitli sonuçları olmuştur. Her şeyden önce, işçi kadınların sadakati, bazen ev ile işte daha iyi bir ücret için verilen mücadele arasında bölünüyordu. Sanayi dönemi öncesinde, sınıf mücadelesinde, örneğin ekmek fiyatını protesto etmek için yerel toprak sahibine, kiliseye ya da beye karşı yapılan doğrudan eylemler sırasında kadınlar da yerlerini almıştır. Ayaklanma, bir parça ekmek elde etmenize yardımcı olmak gibi kazanımları derhal sağlarken, grev kısa vadede fedakârlık ve sıkıntılara katlanmak anlamına gelebiliyordu. Bu özellikle ailenin beslenmesinden sorumlu olan kadını etkiliyordu. İkinci olarak, erkekten daha düşük ücrete çalışmaya hazır olan kadın, bazıları tarafından kendi işlerine ve ücretlerine yönelik bir tehdit olarak algılanmaktaydı.
Bazı erkek işçiler, işe göre ücret için mücadele vermek yerine, yanlış bir biçimde çözümü kadınların çalışma hayatından uzaklaştırılmasında ve “aile bazlı ücret”te göreceklerdi. Gerçekten de farklı türden işler yaptıkları alanlarda kadınları sendikal harekete katmak bir sorundu. Britanya’da kadın işinin doğası 19. yüzyılın başlarından itibaren köklü bir değişime uğramıştır. O sıralar ana istihdam alanı ev hizmetleri ve pamuk fabrikalarıydı. Bugünse Britanya’da kadınların çoğu bürolarda ve hizmet sektöründe çalışıyor. Fakat esasen kadın işi olarak görülen iş alanları sağlık, eğitim ve sosyal hizmetlerde hâlâ mevcut. Ücretler genellikle daha düşük. Asya’da, Latin Amerika’da ve dünyanın birçok yerinde, kadınlar hâlâ fabrika yasalarının ve sendikal hareketin gelişiminden önceki 19. yüzyıl Avrupa’sına benzer koşullardaki fabrikalarda çalıştırılıyorlar.
  Alıntı ile Cevapla