Kıdemli Kartal
Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 41
Mesajlar: 5.868
Tecrübe Puanı: 25  | YAŞAM ÖYKÜSÜ FICHTE, Johnn-Gotllieb. Alman filozofu. Saxe dokumacılarından birinin oğludur. 19 haziran 1762'de Yukarı Lusace'da Rammenau kasabasında doğdu. 29 ocak 1814'te yurdunun istiklâl savaşları sırasında yaralılara hastabakıcılık yapmakta olan eşinin tutulduğu tifoya kendisi de tutularak, Berlin'de ölmüştür. Babası 30 Yıl Savaşları'ndan sonra Fichte'nin doğduğu kasabaya yerleşmiş olan İsveçli bir subay vekilinin soyundandır ki, doğruluğuyla yurttaşlarının sevgi ve güvenini kazanmıştır. Babası, güçlü bir hafızaya (bellek) ve uyanık bir zekâya sahip olan oğlunu, özenerek korumaya çalışmış ve fakat kendisini doğal gelişimine terk etmişti. Fichte, annesinden enerjili bir mizaç (temperament, huy) almış, inatçı ve kibirli bir çocuktu. Başlangıçta, ya dokuma tezgâhında çalışıyor ya da kazları güdüyordu. Sabah vaızlarını dikkatle dinler ve söylenenleri âdeta ezberlerdi. Dış nesnelerden çok, ruha dair konulara karşı ilgisi böyle başlamış ve onun ilk öğrenimi, bu telkinler olmuştur. Pazar günleri kiliseye gelmekte bazen geciken, o civardaki malikâne sahiplerinden bir Baron, vaizin neler anlattığını bu küçük kaz çobanına sorar ve onun anlattıklarından, çocuğun bu yeteneğine hayran kalırdı. İşte bu zat, daha çok küçükken bile oyuncaktan ve oyundan çok, yalnızlıktan, düşünmek ve dikkat etmekten hoşlanan Fichte'nin eğitim ve öğrenimini kendi üzerine aldı; ve onu yetiştirsin diye Missinie yakınlarında bir pastöre gönderdi ve Fichte, gençlik hayatının en tatlı günlerini Niederau kasabasında geçirdi. Bu dönemde Lessing, Tanrıbilimsel savaşlarına başlamıştı. Onun eserleri, küçük Fichte üzerinde büyük etkiler yapıyordu. Fakat, Baron'un ölümü, onu, buradan ayrılarak Schulpforta Kolejine yatılı olarak girmeye mecbur etti. Özgürlüğünü yitirmiş olmak acısı ve bir arkadaşından gördüğü kötü muamele, okumakta olduğu Robenson öyküsü, kendisine, uzak bir adaya kaçarak orada özgür ve yalnız yaşamak kararını verdirdi. Fakat, daha Hamburg yollarındayken annesinin hayali, tekrar koleje dönmesine neden oldu; 18 yaşında Iena'ya Tanrıbilim öğrenmek için gitti. Fakat bu bilim, onun felsefî dehasını harekete getirdi; ve daha çok, özgürlük problemi kuvvetle zihnini sardı. Önce, özgürlüğü determinizm lehinde işletmek istemiş ve Spinoza'nın Ethika'sından pek hoşlanarak, onun kendi düşüncelerini kuvvetlendirdiğini görmüşse de, sonraları kendi kişiliğinin bilincini kazandıkça determinizmi terk etmeye başlamış ve özgürlük duygusuna o denli bağlanmıştır ki, nihayet bu duygu, onun felsefesinin temelini ve konusunu teşkil etmiştir. Bu sırada, üvey babasının ölümü, gelir kaynaklarını büsbütün azaltmış ve büyük mahrumiyetlere katlanmak zorunda kalmış ise de, bu durum, onun cesaretini kıracak yerde, karakterine ayrı bir güç eklemiştir. İçinde bulunduğu büyük sefalete annesinin ona vaiz olması için yaptığı ısrarlar da eklenince Fichte, çok zor bir duruma düşmüş oldu. Fakat vaiz olmak istemedi. 1788'de Zürih'e giderek orada bir eğitmenlik buldu ve Klopstock'un yeğeni Johanna Rahn adındaki seçkin ve aydın kızla tanışarak nişanlandı. Bu kız, onu iyi ve kötü günlerinde yalnız bırakmamış ve Fichte'nin dik başlı karakterinin yumuşamasında ve genel olarak çalışmalarında kuvvetli bir yardımcı olmuştur. Eğitmenliğini üzerine aldığı çocuklardan çok, bunların anne ve babalarının eğitime muhtaç olduklarını görerek, haftalar içinde, eğitim bakımından bunların yaptıkları kusurların birer belletenini hazırlayıp vermişti ve Almanya'da boşu boşuna hareketli bir iş aramışsa da, bulamadiği için, Leipzig'e gitmiştir. Burada, Kant felsefesiyle uğraşan Fichte, Pratik Aklın Eleştirisi'ni okuduktan sonra bu felsefede, insel onur ve özgürlüğe dair olan imanıyla kendi tabiatının en asil içgüdülerini kandıracak öğeleri bulunduğuna inandı. Bu esnada Varşova'nın kibar bir ailesi tarafından teklif edilen eğitmenliği kabul ettiyse de, Fransızcayı iyi telaffuz edememesi ve inatçılığı yüzünden geri dönmeye mecbur oldu. Bu Polonya dönüşü sırasında Kant'ı görebilmek için Köniksberg'e gitti; büyük filozof, kendisine yüz vermediğinden, onun gözüne girebilmek için Versuch Einer Kritik Aller Öfjenbarung (Her Vahyin Eleştirisine Dair Bir Deney) (Königsberg, 1792) adlı eserini yazdı ve yazma bir nüshasını üstada sundu. Bu eserin Kant tarafından yazıldığı zannedilmişse de, Kant, bunu Fichte'nin yazdığını bildirmek suretiyle onu ünlü bir kişi yaptı; ve kendisini Dantzig yakınlarında oturan Kont Krokow'a eğitmen olarak salık verdi. İşte nişanlısı, onun bu ününden sonra, kendi servetiyle bir yuva kurmayı teklif etti. Fichte evlendi (1793). Bu ilk eseri, önce, Iena Edebî Gazetesi'nde yazar adı konmadan çıkmıştır. Fichte de Kant gibi, büyük bir ilgiyle Fransız İhtilâlini izledi ve Zürih'te hem bu ihtilâle, hem de basın özgürlüğüne dâir iki eser yayımladı. Bu eserlerdeki sorunları teorik bir gözle olmaktan çok, pratik bir bakışla inceledi. Lavter ve diğer Zürihli bazı büyük adamlar, kendisinden Kant'ı açıklamasını rica ettiler. Burada büyük bir enerjiyle çalıştı, parlak başarılar gösterdi. Bu vesileyle Kant'ın eleştirisini tamamlamak ve onu söz götürmez temellere dayamak istemişti. Bu konuya hazırlanırken Weimar hükümeti, kendisine" Reinhold'tan boşalan Iena Üniversitesi felsefe profesörlüğünü teklif etti. 1794'te kabul ettiği bu görevdeki büyük başarılar, kendisine heyecanla bağlı taraflılar kadar da, şiddetli düşmanlar kazandırdı. Buradaki doktrininin esasını Bilim Teorisi Düşüncesi başlığını taşıyan bir programda açıkladı. Bunu, Bilim Doktrinin Temeli (1794) ve bunun arkasından Bilginlerin Görevlerine Dair adlı eseri izledi. Bu ikinci eser, âdeta kendisinin hayatı boyunca yapmayı tasarladığı işlerin neler olması gerektiğini anlatan bir plandır ki bilginlere, en tam ve yetkin bir insan olmalarını, ara vermeden hem kendilerini, hem başkalarım yetkin bir duruma getirmelerini bir ödev olarak vermektedir. Etrafını çeviren anlayışlı gençlere özgür bir düşünce ve karşılık beklemeden çalışma, hizmet etme telkinlerini yapmıştır ki, kendisinin bütün hayatında takip ettiği esaslar da bunlardır. Bunlar, hem kendi kişiliğinin, hem de kendi felsefesinin esaslarıdır. Bununla birlikte Fichte, kendi spekülasyonlarının ürünlerinden tam olarak memnun değildi. Zira, bunlar ancak, kendiliklerinden apaçık olan insan ahlâkının varlığındaki hikmetle en yetkin bir surette uygun oldukları takdirde ruhu kandırabilirlerdi. Fichte, bilginlerin görevlerine dair olan derslerinin gençler üzerinde yaptığı iyi etkiyi görünce, öğrencilerine, bu derslere pazar günleri halkın ibadetlerine ayrılmış olan bir saatte devam edeceğini bildirdi. Bunun üzerine düşmanları, onun demokratça düşüncelerini hatırlayarak, kendisini Hıristiyan dini yerine, aklın kâfirce törenlerini koymakla suçlandırdılar. Bunun üzerine pazar dersleri yasak edildi; ve aynı zamanda bazı öğrencilerinin bir takımı, ağır kargaşalıklara neden olan gizli cemiyetlerini dağıtmaya çalıştıysa da, başarı gösteremedi. Sonradan onları, bu cemiyeti dağıtmanın gerektiğine inandırmışsa da, kendisi gençlerin iyi niyet ve inanlarını kötüye kullanmış olmaktan sanık tutuldu. Bu suretle Fichte, bir süre derslerini tatil ederek bir köye çekilmeye mecbur oldu. Zorunlu olduğu bu inzivada, Bilim Teorisi'ne dair olan eserinin ikinci bölümüyle Hukuk Felsefesi adlı eserinin birinci bölümünü yazdı. İşte bu dönemdedir ki, Reinhold, F. Schlegel ve Schelling, onun doktrinini açıkça kabul etmişlerdi. Fakat, bu sırada Fichte'yi, yeni bir felâket karşıladı. Felsefe Gazetesi'nde Nithammer ve Forberg'in dini, "evrene ahlaksal bir düzen verme inancı" sayan yazılarındaki düşüncelerini beğenerek onlara bir başlangıç yazdı; Bir Dünya Hükümetine Dair Olan İmanımızın Temeli başlığını taşıyan bu makalesi, kendisini Tanrıtanımazlıkla suçlandırmalarına neden oldu ve gazete kapatıldı. Buna Iena Üniversitesinin korunmasını, Weimar hükümetiyle birlikte üzerine almış olan Saxe hükümeti de inanmış ve 1799'da Fichte, bu ittihamı şiddetle protesto etmiş ve bir sığınak bulma umuduyle Berlin'e gitmişti. Birçok yıllar bu şehirde görevsiz yaşadı. Schiller, onun yeniden profesörlüğe alınması için Weimar hükümetine baş vurmuşsa da, bu dileği kabul edilmemiştir. Bu esnada, İnsanın Yaratılışındaki Hikmet ve Yeni Felsefenin Gerçek Karakteriyle Halkın İlişkisi adlı eserini ve bir de Bilim Doktrininin Temeli adlı eserinin ikinci baskısını yayımladı. Aynı zamanda doktrinini, genç bilginlerle kibar insanlar ve yüksek işadamları gibi, seçkin bir dinleyici kitlesine açıkladı. Erlangen Üniversitesine profesör olarak atandığı zaman (1805), Jena'nın Fransızlar eline düştüğü haberini aldı; ve Königsberg'e sığındı. Kopenhag'a geçti, ancak Tilsitt Antlaşmasından sonra ailesinin yanına dönebildi. Bundan sonra Fichte'nin hayatı, siyasal bir önem kazanır. Prusya, kendisini kurtarabilmek için, her şeyden önce ulusal karakteri güçlü bir öğrenimle halk eğitimini çelikleştirmek gerektiğini anladı. Bu maksatla Berlin'de bir üniversite açıldı ki, bunun planını Fichte'ye hazırlattılar (1807). Sunduğu projede uygulanması güç ve ülküsel bazı şeyler vardı; yeni üniversite açılıncaya kadar özel derslerini akademik bir salonda verdi (1807-1808). Alman Ulusuna Söylevler adını taşıyan bu dersler, Fransız taburlarının gürültüsü Berlin sokaklarını inlettiği bir zamanda verilmişti. Bu derslerde Almanlara bağımsızlık ve özgürlüklerini korumalarını, bu uğur da gerekirse ölmelerini telkin ediyordu. Kendisi de bu uğurda hayat ve özgürlüğünü fedaya hazırdı. Fichte, yeni üniversiteye profesör tayin edildi ve iki yıl metanetle rektörlük de yaptı. Fransızların Rusya'dan perişan bir halde geri dönmeleri üzerine Almanlar baş kaldırdılar. Fichte, ordu rahibi sıfatıyle çalışmak istediyse de bu isteği kabul olunmadı. Fakat, kendisi, hem ulusa, hem insanlığa büyük bir hizmet etmek mutluluğuna erişmiştir. Almanlar, Berlin'deki Fransız garnizonunu bir gece baskınıyle toptan öldürmek için suikast hazırladılar. Fichte'nin eski öğrencilerinden bu cinayete katılmak için yeminli bir genç, teşebbüsün meşru olup olmayacağı hakkında şüpheye düştüğü için hocasının da bu işe karışmasını istedi. Fichte, hem bu teşebbüsü Prusya Polis Müdürlüğüne haber verdi, hem de bu genci böyle uğursuz bir cinayetin yararsızlığına inandırdı. Savaş, Berlin'den uzaklaşınca, şehirde bulaşıcı bir hastalık bırakmıştı. Fichte'nin eşi de hastabakıcılığı yaparken bu hastalığa tutuldu ve kendisinden de Fichte'ye geçti. Fichte de derslerine yeni bir hararetle başlayacağı ve eserlerini son kez bir daha inceleyeceği bir zamanda öldü (1814).
__________________ iLk ÇıĞLıĞıM SoN NeFeSiM TeK AşKıM BEŞİKTAŞ'ım.... HeRşEyİn BiR sOnU vAr AmA BEŞİKTAŞ SeVgİsİnİn AsLa...! |