Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02-03-2007, 12:17   #4
özgür_1903
Kıdemli Kartal
 
özgür_1903 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

ESERLERİ VE FELSEFESİNE GENEL BAKIŞ

Fichte, kararlarında sabit ve metin bir adam­dı; karakterinin dürüst ve enerjik özelliği eş­sizdi. Onu sert ve fazla kanaatkar olduğu için eleştirirlerse de o, bu nitelikleri sayesindedir ki, her çeşit zayıflıklara, kişisel ve adi kaygı­ların üstüne çıkmıştır. Fichte'nin felsefesi, çağ­daş felsefenin durumuyla olduğu kadar da kendisinin bireyselliğiyle belirlenmiş olan bir fel­sefedir. XVIII. yüzyıl ruh ve zekâsına oranla bu felsefe, maddeciliğe karşı yöneltilmiş olan şiddetli bir protestodur; 'ben' (le moi) faaliye­tinin ve ahlaksal özgürlüğün enerjik bir savunmasıdır. Kant'ın felsefesine oranla ise, bu fel­sefeyi sarsılmaz bir temele dayamak için yapıl­mış olağanüstü bir çabadır.

Fichte, hepsi Almanca olan şu eserleri yaz­mıştır: Grundlage der Gesammuten Wissens-chaftslehre (1794); Versuch Einer Kritik der Offenbarung (Königsberg, 1792); Grundlage des Naturrechts (Iena, 1796); Der Geschlassene Handelstatt (Tübingen, 1800); Rechtslehre (1812); System der Sittenlehre (Iena, 1798); Die Grundzüge des Gegenwartigen Zeitalters (1806. Bu eser, Die Bestimmung des Menschen'i de eklidir); Die Anweissing zum Seligen Le-ben (1806); Reden an die Deutsch Nation (Ber­lin, 1807-1808).

Fichte'nin hayatında 1762'den 1794'e kadar bir oluşma devresi vardır ki, bunda Spinoza ve Kant'ın etkisi altındadır. 1794'ten 1799'a ka­dar felsefî eserler verdiği bir dönemdir. 1799' dan 1814'e kadar da propaganda faaliyetleriy­le uğraşmıştır. O, Alman felsefesinde Kant'ın açtığı yeni çağı geliştirmiştir.

Bilim Doktrinine Birinci Giriş (1797) adlı eserinde Fichte, bütün felsefe doktrinlerinin iki sistemde toplandığını görmüştü:

1 - Tasarımları eşyadan çıkaran dogmacılık, ki bunda maddecilik, tinselcilik, Spinozacılık vardır.
2 - Eşyayı tasarımlarımızdan çıkaran ülkü­cülük.

O, bunlardan ikincisinin daha iyi ileri sü­rülmüş olduğunu ispata çalışmak suretiyle, fel­sefedeki yönelişini belirtmiştir. Gerçekten Kant, eleştirici ülkücülüğü, yani nesnelerin düşünce­lerimizden başka bir şey olmadıklarını kabul eden bir sistem kurmuştu ki, bu, mutlak ger­çekliği de ahlâkın bir konusu yapmıştı. Fichte de bazı bakımlardan nesne'yi özne'ye (sujet) göre bağımlı bir duruma getiren, yani hem özne'nin, hem de onu sınırlayanın ürünü sayan bir ülkücülüğü savunmuştur. Bu ülkücülük, yalnız özne veya mutlak özgürlük olarak bir mutlak gerçeklik anlayışına dayanır. Zira ona göre, bir felsefe sistemi, cansız bir alet değil­dir ve biz, bunları rasgele seçemeyiz. Bunlar, insan ruhunun derinliklerinden fışkırırlar. Bun­lardan birini seçmek, faaliyet ve bağımsızlık duygumuza ya da bunların tersi olan duygulara göre değişir; ülkücülük, saf bir teori olarak bağımsızlık duygumuzu ifade eden ve onun seç­tiği bir sistemdir. Bu sistem, teorik aklın iş­levlerini (fonctions) ve ahlaksal hayatın koşul­larını elde etmek için yapılan bir çabadır. Bu sistemde ilk ilke gelişir, saf Özne muhtevasının yerine geçerek, gerçekleşir.
__________________
iLk ÇıĞLıĞıM SoN NeFeSiM TeK AşKıM BEŞİKTAŞ'ım....
HeRşEyİn BiR sOnU vAr AmA BEŞİKTAŞ SeVgİsİnİn AsLa...!
özgür_1903 Ofline   Alıntı ile Cevapla