Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02-03-2007, 12:19   #7
özgür_1903
Kıdemli Kartal
 
özgür_1903 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

FICHTE’ NİN DEĞİŞİK DÜŞÜNCELERİ VE YAPITLARI

İnsan Varlığının Hikmetine Dair olan ese­rinde Fichte, felsefesini daha az bilimsel bir şekilde ve evrensel bilinçle felsefesini uzlaştırma çarelerini arayarak açıklar. Bu eserde dü­şünen insan, şüpheden bilime ve bilimden de imana geçer. Eserin birinci bölümünde düşü­nür, ülkücülükle gerçekçilik arasında kararsız bir surette gider gelir, bu şüphe çıkmazından kurtulmak için düşündükçe yolunu şaşırır ve şüphe içinde kaybolur. Bu esnada kendisine bir ruh, bir eleştirici spekülasyonlar cini görünür ve bu, kendisine birtakım sorularla deneyüstü ülkücülüğün (idealisme transcendantal) başlı­ca önermelerini buldurur. Fakat dış âlem bakımından tamamıyla olumsuz olan bu sözde bilgi de, bütün gerçeklik yerine 'ben'den ve 'ben'in ülküsel âleminden başka bir şey kalma­dığı için, düşünür ve beklediğini bulamamış ve kandırılmış olduğunu, bilim yerine kendisine boş bir fantom vermiş olduğunu ileri sürerek ruhu azarlar. Bunun üzerine ruh, kendisini haklı göstermek için ilham ettiği sistemin in­san bilincinin bütün sisteminden ibaret olma­dığını anlatır ve bu sistemi tamamlamak için düşünürü imana yollar ve der ki: Sen bilmek istiyorsun, bilmek ise hayal ve düşünceden baş­ka bir şey değildir; ve üzerinde düşünülen gerçekliği hiç bir bilgi kavramış değildir. Ken­di dışında tanımış olduğun ve bir hizmetçi gi­bi tartıp durduğun bu sahte gerçekliği, bizim sistemimiz yıkmıştır. Fakat bu sistem de, "mut­lak surette kendiliğinden boş"tur. Eğer şimdi başka bir gerçeklik arayacak olursan, onu bi­limden istememelidir; onu bulmak için başka bir organ lâzımdır. Bu organ sendedir ve bu organ, kendi gerçeğiyle bize mutlak bir iman ve kendisiyle birlikte ahlâk kanununun gerek­tirdiği bütün varoluşların imanını verir. Fichte, bu temel üzerine, olaysal âlemin varoluşunu, ahlaksal ve tinsel bir âlemle ruhun ölmezliği ve evrensel irade olarak kabul ettiği Tanrı'nın varoluşunu yerleştirmiştir. Kendisini Tanrıtanı­mazlıkla suçlandırmış olan bir kitapçığıyle Apologie'sinde Fichte, kolektif bir Tanrı ile Tanrı­sal bir ahlâk âlemini kabul eder ve bu evren­sel ahlâk âlemine imandan başka bir dine inan­maz. O, kişisel bir Tanrı düşüncesinin çelişik olduğunu ileri sürer ve Tanrı'nın bir bedene sahip olduğunu reddeder. Bu, ona göre, Tanrı' yı inkâr etmek demek değil, belki O'nun saf faaliyet, zihin ve bilinç olduğunu kabul etmek demektir. Adi anlamda Tanrı'ya kişilik niteli­ğini yüklemek, O'nun sonluluğunu kabul etmek demek olur. Her belgin (pre'cis) kavram, Tanrı'yı bir hayal, bir put haline getirir. Asıl, der, suçlandırılacak olan Tanrıtanımazlık değil, âlemi inkâr etmektir (acosmisme). Zira Fichte' ye göre bu tinsel ya da ahlaksal âlem, tek ger­çek olan âlemdir.

Gerçek olan şudur ki: Bu dönemde bile Fichte, dinsel duygularını kaybetmemiş, daha sonraları da Proklus ve Plotin'inkinden az fark­lı bir mistisizme, bir coşkunluğa kadar yüksel­miştir. Onun bu yönelişi, Bugünkü Çağın Bü­yük Çizgileri (Berlin) ve Bilginin Görevi (Ber­lin, 1806), Mübarek Bir Hayata Kavuşmanın Yöntemi (Berlin, 1806) adlı eserlerinde daha açıkça gösterilmiş bulunur ki, bu yönelişin son gelişim noktasını mistik ve ahlaksal bir pan­teizm teşkil eder. Tanrı'yı, karşı karşıya gele­rek mi görmek istiyorsunuz? der, O'nu, çıplak­ların öte tarafında aramayınız. O'nu kendileri­ni Tanrı'ya vermiş olanların hayatı içinde gö­receksiniz. Tanrı, "vücuda getiren, kendi dü­şüncesiyle kendini ilham eden" ve ancak ken­disiyle yaşayandır. Kendinizi O'na veriniz, bu takdirde O'nu kendinizde bulacaksınız. Doğru 'takva' (piete), zorunlu olarak aktiftir ve Tanrı'nın kendimizde olduğuna, eserini bizimle yaptığına dair olan içten inançtan ibarettir. Tanrı'yla birleşmek için, bireyliğinizden tamamıyla kurtulmanız lâzımdır. Yetkinlik ve mübarekliğin (felicite) en yüksek derecesi, her şeyin akıl kanununun altında yetkin olarak uzlaşma­sı ve cemaatin çıkarı için kendinden tamamıyla vazgeçmek değil, kendi özel kişiliğinden kayıtsız ve şartsız vazgeçerek Tanrısal yarlık­la birleşmektir. Burada Fichte, mutlak 'ben' yerine, Tanrı'yı koymuş ve bilim doktrinini Tanrı doktrini haline getirmiştir. Özet olarak o, Tanrı'yı, ahlaksal bir dünya düzeniyle eş tut­mak suretiyle Kant'ı aşmış ve Spinoza'dan ay­rılmıştır.

Fichte'nin 'insanlık tarihine' dair olan görüş­leri de aynı anlamda bir panteizmdir. Ona gö­re, Tanrı kendisini ebedî olarak insan bilinci­ne ilham eder. Bu ilham, önce içgüdü ve ge­leneksel bir iman şeklinde görülür; sonra da azar azar evrenin açık ve düşünülmüş bir son terimi, bir çeşit akla dayanan Tanrı erki'dir (theocratie); akılla yorumlanmış olan ve akim ilerlemesiyle Hıristiyanlık kanununa getirilmiş Tanrı'nın idaresidir. Din bakımından dikkate alınacak olunurlarsa, bütün olayları, Tanrısal hayatın zorunlu gelişmelerinden ibarettirler; bu nedenle her evrim, yeni bir gelişmenin şartıdır. Fichte, bir yüzyılı anlamak için, evvelâ 'a priori' olarak bir evrensel hükümet düşüncesinin pla­nını yapar. Bu plan şu beş çağ ve dönem içinde gerçeklenir:

İlkel çağ ki, bu 'masumluk' (inocence) çağıdır; burada akıl, özgürlüksüz ve çabasız olarak doğa kanunu gibi, içgüdü gibi hâkim olur.

Otorite ya da günah çağı: Bunda, içgü­dünün kitlede zayıfladığı, ancak bazı seçkin in­sanlarda kaldığı görülür.

Evrensel bozulma çağı (corruption): Bunda hem otoritenin boyunduruğu, hem de aklın dizgini vardır.

Bilim çağı ki, bunda gerçek iyiliklerin en büyüğü gibi araştırılır. Bu, 'yeniden itibar ka­zanma' (rehabilitation) çağıdır. Bilim ve erdem vasıtasıyle masumluluğun yeniden fethedildiği ikmal edilmiş denetim (tah­kik) çağıdır (justification accomplie).

Bu suretle her uygarlık, bilgi ve özgürlük va­sıtasıyla doğaya bir dönüştür.
Fichte'ye göre, XIX. yüzyıl, zaman toplamının yarısıdır; ve üçüncüden dördüncüye geçiş dönemidir. Devle­tin türlü evreleri (phases), çağların genel ruhu­nu andıran şekillere sahiptirler. Devlet yetkin­liğine üç derecede yükselir; kusursuz, tam bir devlette her birey, insanlığın zorunlu ereğine göre egemendir (souveraine); kuvvetlerinin kullanışı nedeniyle ise, her birey, uyruktur (sujet).

Yurtseverlik Hakkında Dialoglar ve Alman Ulusuna Söylevler (Berlin, 1808) adlı eserleri, Şimdiki Zamana Dair Dersler' in bir devamı­dır. Bu eserlerden birincisinde Fichte, sön dö­nemi, dördüncü çağın başlamak üzere olduğu an olarak gösterir. Bundan sonra artık insan­lığın ilerlemesi, bilime bağlıdır ve bilim, daha çok Almanlar tarafından korunacak ve. işlene­cektir —nitekim, kendisinden sekiz yıl sonra da Hegel, Almanlar için, 'felsefenin seçilmiş kav­mi' demişti—. Söylevlerinde akla dayanan bi­limin egemenliğini haber vermek ve bu ege­menliği, eğitimi yenileştirmek suretiyle hazırlamak iddiasındadır. Bilginin görevi, bu eğitimi idare etmektir. Gerçek bilgin, görevi, âlemi dü­şünceyle dönüştürmekten (transformer) ibaret olan bir sanatçıdır. Fichte'nin ölümünden son­ra yayınlanan Poletica (Statslehre, Berlin, 1820) başlıklı eserinde, artık tamamıyla aklın egemen olduğunu ve artık yeryüzü üzerinde Tanrı'nın hak, özgürlük ve gerçeğin saltanatı kurulacak olan beşinci çağı, yani 'altın çağ'ı anlatır.

Fichte'yi izleyenler bir okul kuramamışlar­dır. Fakat Kant 'felsefesinin yarattığı harekete yeni bir yön verdiler. Ana düşüncesi, ben'in kendini yaratması, bilim de düşünme edimi­nin bir ürünüdür, yargılarına dayanır. Yani, ona göre bilinç, kendini, kendi verimliliğin­de algılar. Bilincin çözümünden elde etmiş ol­duğu sonuçlar, Hegel ve Feuerbach'ı etkile­miştir. Fichte'nin felsefesi; Fr. Schlegel, Novalis, Solger, Schleiermacher'in düşünceleri üzerinde büyük bir etki yaptı. Schelling ve hatta Hegel, kendisini geçmiş olan öğrenci­leridir; bunların felsefesinde dikkate değen en önemli noktaların tohumlan, Fichte'nin felsefesinde gizlidir. İsviçre'ye gittiği zaman, büyük eğitimci Pestalozzi ile tanışmış ve onun düşüncelerinden yararlanmıştır. Fichte, yalnız felsefenin değil, özgürlük ve bağımsızlık savaş­larının da seçkin kahramanlarından biridir. Ulusuna ve dolayısıyla insanlığa karşı olan yük­sek sevgisini haykıran derin hitabeleri, Alman gençliğinin uyanmasında unutulmaz etkiler yap­mıştır. Özetle, düşüncelerini sürekli olarak de­ğiştiren Fichte, politikada devlet sosyalizmini savunan, devlete toprak mülkiyeti hakkını ve­ren bir eylem adamıdır.

Eserlerini, XIX. yüzyılın tanınmış filozofla­rından olan oğlu I. H. Fichte sekiz cilt olarak bastırmıştır. Onun üslup ve yöntemini 193û'da M. Gueroult açıklamıştır.

YAPITLARI:
Samtliche Werke (3 cilt, Berlin, 1845-1846; Neudruck, 1924); ayrıca, Nachgelassene (3 cilt, Bonn, 1834-1835, 1925). Fransızcaya çevrilmiş olanlar şunlardır: Destination de l'Homme (B. Penhoen, 1832); De la Destination du Savant et de l'Homme de Lettres (Çeviren: Nicolas, 1836); Methode pour Arriver â la vie Bienheu-reuse (Çeviren: Bouiller, 1845); Doctrine de la Science (Çeviren: Grimblot, 1843); Discours a la Nation Allemande (Çeviren: Picavet, 1895 ve Molitor, 1923); De l'ldee d'Une Guerre Le-gitim (Çeviren: Dr. Lortel; Lyon, 1831). Bkz. J. Wilm, (4 cilt); B. de Penhoen, Hist. de la Philo. Allemande (Lyon, 1836, 2 cilt); Löwe, Die Philosophie Vichte's (Stuttgart, 1862); Xavier Leon, Fichte et son Temps (II. tomes, 3 cilt, 1922-1924-1927) (Bu eserin t. II, 2. bölüm, s. 293-317'deki bibliyog­rafya); F. Medicus, Fichte's Leben (Leipzig, 1914, 2. baskı 1922); M. Gueroult, La Doctrine de la Science chez Fichte (Strasburg, 1930, 2 cilt); Vaughan, Stu-dies in the History of Political Philosophy (cilt II, 1925, s. 94-142); E. Bergmann, Fichte der Erzicher (Leipzig, 2. baskı 1924); N. Wallner, Fichte als Po-litiche Denker (Halle, 1926); H. Höffding, (cilt II, s. 144-162); E. Brehier, (cilt II, s. 288, 683-711); Tennemann, (cilt II, s. 288-293'de Fichte'nin bütün eserleri ve yazılarının listesiyle zengin bir bibliyograf­ya vardır). Diğer felsefe tarihleri: G. H. Turnbull, The Education of Theory Fischte (Liverpool, 1926); Hasan Cemil, Fichte ve Fichte'nin Hitabeleri (istan­bul, 1927); H. Heimsoeth, Fichte (1929); P. Coulmes, Fichte's ide der Arbeit (1939); B. Jakowenko, Die Grund idee der Theoret. Philosophie Fichte's (Prag, 1944); W. O. Doring, Fichte der Mann u. sein W erk (1947); 1. Pareyson, Fichte (Turin, 1950).
felsefenin değil, özgürlük ve bağımsızlık savaş­larının da seçkin kahramanlarından biridir. Ulusuna ve dolayısıyla insanlığa karşı olan yük­sek sevgisini haykıran derin hitabeleri, Alman gençliğinin uyanmasında unutulmaz etkiler yap­mıştır. Özetle, düşüncelerini sürekli olarak de­ğiştiren Fichte, politikada devlet sosyalizmini savunan, devlete toprak mülkiyeti hakkını ve­ren bir eylem adamıdır.

Eserlerini, XIX. yüzyılın tanınmış filozofla­rından olan oğlu I. H. Fichte sekiz cilt olarak bastırmıştır. Onun üslup ve yöntemini 193û'da M. Gueroult açıklamıştır.
Samtliche Werke (3 cilt, Berlin, 1845-1846; Neudruck, 1924); ayrıca, Nachgelassene (3 cilt, Bonn, 1834-1835, 1925).

Not: Fichte’ ile ilgili bu yazı dizisi, Cemil Sena’ nın Filozoflar Ansiklopedisi(1975)’ nden alınmıştır. Metin daha kolay anlaşılabilsin diye bölümlere ayrılmış ve kısmen de günümüz Türkçe’ sine uygun değiştirmeler yapılmıştır.
Ahmet Rodopman
__________________
iLk ÇıĞLıĞıM SoN NeFeSiM TeK AşKıM BEŞİKTAŞ'ım....
HeRşEyİn BiR sOnU vAr AmA BEŞİKTAŞ SeVgİsİnİn AsLa...!
özgür_1903 Ofline   Alıntı ile Cevapla