Yardımcı Admin
Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 41
Mesajlar: 23.645
| Yer altı Sularının Bulunuş Biçimleri
Bol yağışlı ve zemini geçirimli taşlardan oluşan alanlarda yer altı suyu fazladır. Az yağış alan, eğimi fazla ve geçirimsiz zeminlerde ise, yer altı suyunun oluşumu zordur. Kum, çakıl, kumtaşı konglomera, kalker, volkanik tüfler, alüvyonlar, geçirimli zeminleri oluşturur. Bu nedenle alüvyal ovalar ve karstik yöreler yer altı suyu bakımından zengin alanlardır. Kil, marn, şist, granit gibi taşlar ise geçirimsizdir. Yer altı suyu oluşumunu engeller. Yeraltında biriken sular
Taban suyu
Artezyen
Karstik Yeraltı Suyu
olarak bulunur.
Taban Suyu
Altta geçirimsiz bir tabaka ile sınırlandırılan, geçirimli tabaka içindeki sulardır. Bu sular genellikle yüzeye yakındır. Marmara Bölgesi’ndeki ovalar, Ege Bölgesi’ndeki çöküntü ovaları, Muş, Erzurum ve Pasinler ovalarındaki yer altı suları bu gruba girer.
Artezyen
Bu tür sular basınçlı yeraltı sularıdır. İki geçirimsiz tabaka arasındaki geçirimli tabaka içinde bulunan sulardır. Tekne biçimli ovalar ve vadi tabanlarında bu tür sular bulunmaktadır.
İç Anadolu Bölgesi artezyen suları bakımından zengindir.
Karstik Yer altı Suyu
Karstik yörelerdeki kalın kalker tabakalar arasındaki çatlak ve boşluklarda biriken yer altı sularıdır. En önemli özelliği birbirinden bağımsız taban suları oluşturmasıdır. Karstik alanların geniş yer kapladığı Akdeniz Bölgesi karstik yeraltı suları bakımından zengindir.
Kaynak
Yeraltı sularının kendiliğinden yeryüzüne çıktığı yere kaynak denir. Türkiye’de kaynaklara pınar, eşme, bulak ve göze gibi adlar da verilir.
Kaynaklar, yer altı suyunun bulunuş biçimine, yüzeye çıktığı yere ve suların sıcaklığına göre gruplandırılabilir. Sularının sıcaklığına göre kaynaklar, soğuk ve sıcak su kaynakları olarak iki gruba ayrılır :
Soğuk Su Kaynakları
Yağış sularının yeraltında birikerek yüzeye çıkması sonucunda oluşurlar. Genellikle yüzeye yakın oldukları için dış koşullardan daha çok etkilenirler. Bu nedenle suları soğuktur. Soğuk su kaynakları yeraltında bulunuş biçimine ve yüzeye çıktığı yere göre üç gruba ayrılır :
Tabaka Kaynağı : Geçirimli tabakaların topoğrafya yüzeyi ile kesiştikleri yerden suların yüzeye çıkmasıyla oluşan kaynaklara tabaka kaynağı denir.
Vadi Kaynağı : Yeraltına sızan suların bulunduğu tabakanın bir vadi tarafından kesilmesi ile oluşan kaynaktır. Genellikle vadi yamaçlarında görülür.
Karstik Kaynak (Voklüz) : Kalın kalker tabakaları arasındaki boşlukları doldurmuş olan yer altı sularının yüzeye çıktığı kaynaktır. Bol miktarda kireç içeren bu kaynakların suları genellikle sürekli değildir. Yağışlarla beslendikleri için karstik kaynakların suları soğuktur. Toroslar üzerindeki Şekerpınarı en tanınmış karstik kaynak örneklerinden biridir.
Sıcak Su Kaynakları
Yerkabuğundaki fay hatları üzerinde bulunan kaynaklardır. Fay kaynakları da denir. Suları yerin derinliklerinden geldiği için sıcaktır ve dış koşullardan etkilenmez. Sular geçtikleri taş ve tabakalardaki çeşitli mineralleri eriterek bünyelerine aldıkları için mineral bakımından zengindir. Bu tür kaynaklara; kaplıca, ılıca, içme gibi adlar verilir. Sıcak su kaynaklarının özel bir türüne gayzer denir.
Gayzer : Volkanik yörelerde yeraltındaki sıcak suyun belirli aralıklarla fışkırması ile oluşan kaynaklardır.
UYARI : Yerin derinliklerinde bulunan suların sıcaklığı yıl içinde fazla bir değişme göstermez. Fay kaynakları volkanik ve kırıklı bölgelerde görülür.
Türkiye’de Sıcak Su Kaynaklarının Dağılışı
Türkiye kaplıca ve ılıca bakımından zengin bir ülkedir. Bursa, İnegöl, Yalova, Bolu, Haymana, Kızılcahamam, Sarıkaya, Erzurum, Sivas Balıklı Çermik, Afyon, Kütahya, Denizli çevresindeki kaplıca ve ılıcalar en ünlüleridir.
Karstik Şekiller
Yağışlar ve yer altı suları, kalker, jips, kayatuzu, dolomit gibi eriyebilen, kırık ve çatlakların çok olduğu taşların bulunduğu yerlerde, kimyasal aşınıma neden olurlar. Kimyasal aşınım sonunda oluşan şekillere karstik şekiller denir.
Karstik Aşınım Şekilleri
Yağışların ve yeraltı sularının oluşturduğu karstik aşınım şekillerinin aşınım şekillerinin büyüklükleri değişkendir. Karstik aşınım şekilleri şunlardır :
Lapya : Kalkerli yamaçlarda yağmur ve kar sularının yüzeyi eriterek açtıkları küçük oluklardır. Oluşan çukurluklar keskin sırtlarda yan yana sıralandığından yüzey pürüzlüdür. Büyüklükleri birkaç cm ile birkaç metre arasında değişir.
Dolin : Kalker platolar üzerinde görülen, oval şekilli erime çukurluklarıdır. Genellikle derinlikleri az, genişlikleri fazladır. Türkiye’de özellikle Toroslar’da dolinler yaygın olarak görülür. Halk arasında kokurdan, koyak, tava gibi adlar verilir. Dolinler oluşum şekillerine göre iki gruba ayrılır :
Erime Dolini : Kalker yüzeyler üzerinde, yağış sularının eritmesiyle oluşan karstik şekildir. Erime dolinlerinin tabanında yüzey sularının derine doğru sozdığı çatlak ve delikler bulunur. Dolin tabanlarında erimeden geriye kalan killi materyalin birikmesiyle oluşan terra rossa toprakları bulunur.
Çökme Dolini : Yeraltında bulunan mağara sistemlerinin tavanlarının incelerek çökmesi ile oluşan karstik şekillerdir. Çökme dolinleri, derinliklerinin fazla oluşu, yamaçlarının eğimli oluşu ve tabanlarındaki iri bloklar halinde maddeler bulunması nedeniyle erime dolinlerinden kolayca ayırtedilirler.
Uvala : Genişleyip, derinleşen dolinlerin birleşmesiyle oluşan, dolinlerden daha büyük çukurluklardır. Uvaların düzensiz şekle sahip olması ve tabanlarındaki erimeden geriye kalan kalker çıkıntıları dolinlerden kolayca ayırtedilmesini sağlar.
Obruk : Baca veya kuyu şeklinde, keskin köşeli, derin çukurluklara obruk denir. Derinliği 250-300 m’yi bulabilen obrukların bazılarının tabanında göl bulunur. Türkiye’de İç Anadolu’nun güneyinde ve Toroslar’da yaygın olarak obruklar görülür. İçel’deki Cennet-Cehennem mağaraları ve Konya’daki Kızören obruğu ülkemizdeki en güzel örneklerdir.
Polye : Karstik yörelerdeki genişliği birkaç kilometre olan, uzunluğu 20-30 kilometreyi bulan, hatta geçebilen ova görünümlü büyük karstik çukurlara polye denir. Türkiye’de özellikle Toroslar’da polyeler yaygındır. Örneğin; Akdeniz Bölgesi’ndeki Ketsel, Elmalı ve Akseki ovası birer polyedir.
Mağara : Kalkerli arazilerde çatlaklar boyunca yeraltına sızan suların oluşturduğu büyük boşluklara mağara denir. Damlataş, Narlıkuyu, Düden, İnsuyu, Kızılin mağaraları en ünlüleridir.
Düden : Kalkerli arazide erime ile oluşan daire biçimli kapalı çukurluklara düden denir. Düdenler yer altı sularını birbirine bağlayan kanallardır. Düdenlere halk arasında su çıkan, su batan gibi adlar da verilir.
Kör (Çıkmaz) Vadi : Karstik yörelerdeki akarsular bir düdende kaybolarak akışını yeraltında sürdürür. Bu akarsuların yeryüzünde süreklilik göstermeyen vadilerine kör (çıkmaz) vadi denir.
Karstik Birikim Şekilleri
Kimyasal birikim şekilleri, kalsiyum karbonatça zengin suların içindeki karbondioksit gazının uçması ve kalsiyum oksidin (kirecin) tortulanmasıyla oluşur. Karstik birikim şekilleri sarkıt, dikit ve travertendir.
Sarkıt-Dikit
Kalsiyum karbonatça zengin suların mağara tavanından sızarak içindeki kirecin tavanda birikmesi ile sarkıtlar, damlayarak tabanında birikmesi ile dikitler oluşur. Karstik alanlardaki mağaralarda görülen bu şekillerin en güzel örnekleri Damlataş Mağarası’nda bulunmaktadır.
Traverten
Genellikle sıcak su kaynaklarının yakınında ve kalsiyum karbonatlı suların yayılarak aktığı alanlarda, kirecin çökelmesi ile oluşan basamaklardır. En güzel örnekleri Denizli-Pamukkale’dedir.
Türkiye’deki Karstik Şekiller
Türkiye’de karstik şekiller yaygın olarak,
Toros Dağları’nda
İç Anadolu’da Sivas ve çevresinde (özellikle jips kartsı)
Batı Karadeniz’de ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin güneyinde görülür. Bu alanlarda çıplak kayalar geniş yer kaplar. Toprak erime sonucunda oluşmuş çukur alanlarda toplanmıştır. Karstik alanların yüzeyinin su bakımından fakir olması, tarım olanaklarını sınırlamaktadır. Türkiye’nin yüzölçümünün yaklaşık 1/5’inde bu tür şekiller görülmektedir. Karstik şekillerin en yaygın olduğu bölge ise kalkerli arazinin geniş alan kapladığı Akdeniz’dir.
Rüzgarlar
Rüzgarlar da aşındırma ve biriktirme yolu ile yeryüzünü şekillendiren önemli bir dış güçtür. Buharlaşmanın yağıştan çok olduğu bölgelerde yani kurak ve yarı kurak bölgelerde yeryüzünü şekillendirici önemli etkileri vardır.
Rüzgar Aşındırması
Günlük sıcaklık farklarının fazla olduğu çöllerde fiziksel (mekanik) çözülmeler şiddetlidir. Rüzgarlar buralarda oluşan kırıntıları; tozları ve ince kumları havaya kaldırır. Rüzgarların havalandırdığı bu parçalar çarptıkları yerleri aşındırır. Rüzgar aşındırmasına korrazyon denir.
Rüzgarın aşındırma yapabilmesi için,
Zemin yapısının gevek
Bitki örtüsünün cılız,
Yağışların az
olması gerekir.
Rüzgar aşındırması ile oluşan şekiller yardang ve mantarkayadır.
Yardang : Tortul kayaların zayıf kısımlarının aşındırması ile rüzgar yönüne paralel uzanan U profilli oluklar oluşur. Yardang adı verilen bu şekiller Orta Asya’da yaygındır.
Mantarkaya : Kurak ve yarı kurak bölgelerde kayaların özellikle alt kısımlarının rüzgarlar tarafından aşındırılması ile oluşan şekillerdir.
UYARI : Mantarkaya oluşumunda, aşınmanın alt kısımlarda fazla olmasının nedeni rüzgarın gücünün bu bölümlerde yoğunlaşmasıdır.
Rüzgar Biriktirmesi
Rüzgarların hızı azaldığı zaman taşıma gücüde azalır. Taşıma gücü azaldığında taşınan kumlar, tozlar ve çakıllar yere çökelir. Rüzgarların kurak, yarı kurak bölgelerden taşıyıp nemli bölgelerde biriktirdiği maddelere lös adı verilir. Lösler verimli topraklardır. Türkiye’de rüzgarlar önemli bir dış etken değildir. Irmakların ağız bölümlerinde, kumsallarda, bitki örtüsünün cılız olduğu yerlerde yükseklikleri 5-6 m’yi bulan kum tepecikleri oluşmuştur.
İç Anadolu’da Karapınar çevresinde geniş yer kaplayan kumulların olumsuz etkisi ağaçlandırma ile önlenmiştir.
Kumullar
Rüzgarların taşıdığı kumların çökelmesiyle kumullar oluşur. Gevşek yapıya sahip olan kumullar sürekli yer değiştirmektedirler. Orta Asya çöllerinde oluşan hilal biçimli kumullara ise barkan adı verilir.
Buzullar
Kalıcı Kar Sınırı
Kutuplar çevresinde ve dağların yüksek kısımlarında hava sıcaklığı düşük olduğundan yağışlar kar biçimindedir. Yoğun karların tümü yıl içinde eriyemez. Erimeden kalan bu karlara kalıcı kar ya da toktağan kar denir. Kalıcı karların başladığı yüksekliğe kalıcı kal sınırı denir.
Kalıcı Kar Sınırı
Enleme ve bakı durumuna göre kalıcı kar sınırı değişmektedir. Örneğin : Kuzey Yarım Küre’de bulunan Türkiye’de dağların yamaçlarında kalıcı kar sınırı daha düşük, güney yamaçlarında ise daha yüksektir. Çünkü güney yamaçlar, bakının etkisi nedeniyle kuzey yamaçlara göre daha sıcaktır. Bu durum kalıcı kar sınırını etkileyen temel etkenin sıcaklık olduğunu göstermektedir. Enlem etkisi nedeniyle kalıcı kar sınırı, sıcak kuşakta 5000-6000 m iken orta kuşakta bulunan Türkiye’de 3500-4000 m arasında değişmektedir. Kutuplarda ise 0 m’ye kadar iner.
UYARI : Kalıcı kar sınırı aynı enlem üzerindeki noktalarda farklılık göstermesi karasallığın bir sonucudur. Ülkemizde batıdan doğuya doğru gidildikçe karasallığın etkisiyle kalıcı kar sınırı yükselir.
Buzul Oluşumu ve Hareketi
Buzulların yukarı bölümüne beslenme bölgesi, en alttaki dil kısmına ise erime bölgesi denir. Yukarı bölümünden beslenen buzullar dil bölgesinde eriyerek küçülür. Buzul ilerlemesi, beslenmeye bağlı olarak buzulun boyunun uzamasıdır. Buzulun gerilemesi ise, dil kısmındaki erimeler sonucu boyunun kısalmasıdır.
UYARI : IV. Zamanda Türkiye’de sadece yüksek dağlarda buzullaşmalar yaşanmıştır. Bu nedenle Türkiye’de buzullaşmanın etkilediği alan çok geniş değildir.
Buzul Türleri
Oluşum yerlerine göre dört buzul türü vardır.
Sirk buzulu : Dağların tepesindeki ve yüksek yamaçlardaki küçük çanaklarda yeni oluşmaya başlayan buz türüdür.
Vadi buzulu : Sürekli beslenerek sirkten taşan ve vadi boyunca aşağı hareket eden buzul türüdür.
Örtü buzulu : Çok geniş alanlara yayılan, kilometrelerce alan kaplayan buzul türüdür.
Takke buzulu : Dağların bütün yamaçlarını kuşatan buzul türüdür.
Buzulların Aşındırma Şekilleri
Buzullar da akarsular ve rüzgarlar gibi aşındırma ve biriktirme yaparak yeryüzünü şekillendiren önemli bir dış güçtür. Buzul aşındırmasına glasyon erozyon da denir. Buzul aşındırması ile oluşan yeryüzü şekilleri buzul vadisi, sirk (buz yalağı) ve hörgüç kayadır.
Buzul Vadisi : Buzulun içinde hareket ettiği, enine kesiti U şeklinde olan akarsu vadisinden daha büyük aşınım şeklidir. Dağ yamaçlarında oluşur. Sürekli iniş göstermeyen buzul vadilerinin boyu akarsu vadilerine göre daha kısadır. |