Murat Didin’den Siyah-Beyazlı taraftarlara çağrı:
Beşiktaş’ın bu sezon basketboldaki çıkışının mimarı olan tecrübeli coach şampiyonluk için iddialı konuştu... Galibiyetlerle potaları sarsıp, tribünleri ayağa kaldıran Didin, ‘İnanmadan olmaz. Korkanların kaşığı kırılsın’ dedi
BASKETBOLDA moda Siyah-Beyaz renkler... Erkekler Ligi’nde fırtına gibi esen Kara Kartal, bu sezon Efes Pilsen, Ülker, Galatasaray’ı 2’şer; 2. devrede henüz oynamadığı Fener’i de 1 kez yendi. Üstüne üstlük, ‘Akatlar’da seyirci baskısıyla kazanıyorlar’’ eleştirilerini de boşa çıkarttı.
Beşiktaş’ın bu çıkışında en büyük pay oyuncular ve taraftar kadar Coach Murat Didin’e de ait. Kulübün üyesi olan tecrübeli çalıştırıcı ile Kartal’ın potadaki yükselişini konuştuk...
-
Biraz geçmişe dönelim. Önce İtalya’da 2. Lig’deki Rimini’ye sonra Almanya’ya Opel Skyliners Frankfurt’a gittiniz. Almanya’da iyi bir trend yakalamıştınız, Avrupa’da devam etmek yerine neden döndünüz?
- Aslında, Rimini’ye isteyerek gittim. Avrupa’nın tatil cenneti, çok güzel bir yer. Ülker’le bağları geç koparttık, NCAA’de ya da NBDL’de yardımcı coach’luk arıyordum ama o saatten sonra Rimini vardı sadece. Salonları, kültürleri üst düzeyde. Ben gittiğimde kötü durumdaydı, iyi şeyler de yaptım. Gazeteler ‘Salvatore’ (Kurtarıcı) diye başlıklar da attı. Kalsam kalırdım ama yatırımları tutarlı değildi. Frankfurt’u da beklenenden iyi bir yere getirdim. Kalmamı istediler, başka teklifler de vardı ama Beşiktaş olunca hiç düşünmedim. Kurumsal yapısı çok oturmuş bir yer ayrıca...’
-
Bunu biraz da kulübün üyesi olduğunuz için mi söylüyorsunuz?
- Bunun da payı var ama salonuyla, yönetim anlayışıyla, verilen destekle oturmuş bir yapı var. Tabii ki yapılması gerekenler var. Akatlar bir hazine mesela. Diğer hiçbir kulübün böyle bir yeri yok, olanağı da yok. Herkes özeniyor. Daha da geliştireceğiz.
-
Beşiktaş geçen sezon final oynadı ama coach değişikliği, Ratko Varda’nın finalde kadro dışı bırakılması gibi faktörlerin de etkisiyle şampiyonluğu ucu ucuna kaçırdı. İyi bir kadro, mesela El Amin vardı... Böyle bir takıma gelmek ve bütün kadronun değişmesi risk değil miydi?
- Risk olarak görmedim. Ben şunu söyledim: 30 yılda bir final, başka birşey yok, 3-5 final, şampiyonluk yok, böyle bir gelenek yok. Ayrıca, kadro eldeki olanaklar yüzünden değişti. Khalid’e, Varda’ya diğer gidenlere istedikleri paralar verilemediği için ya da onlar zaten gitmek istedikleri için kadro değişmek zorundaydı.’
-
Spor kulübü ile müessesenin farkı da burada... Ya yönetim değişir, destek azalırsa? Mesela Kerem Tunçeri’yi tutmak istiyorsunuz ama tutamazsanız, kadro yine dağılırsa?
- O yapıyı oturtup, özel sponsorlukları da geliştirmemiz şart. Bunun için çalışıyoruz. Her şeyin anahtarı aslında istikrar. Bunu sağlamak gerek.
-
Sahaya dönelim. Şimdi her şey iyi ama sezon başında kupadan elendiniz, lige de Türk Telekom’a yenilerek başladınız. ‘Eyvah’ dediniz mi?
- Hiç demedim. Yazın tam kadro çalışamadık, iyi hazırlanamadık. Mithat Demirel de, Kerem Tunçeri de milli takımlardan yorgun ve sakat geldi. Toparlanmak uzun sürdü. Hepsi aynı anda başladı; kupa, lig, ULEB Cup...
-
ULEB Cup’a çok iddialı girdiniz, ‘Avrupa’da marka olacağız’ dediniz ama başarılı olamadınız...
- İlk defa katılıyorduk. Orası çok sert ekiplerin olduğu bir kupa. Öyle FİBA’nınkilere benzemiyor. Çok iyi yatırım yapan takımlar da var. Akatlar’daki Alicante maçında masa hakeminin hatası vardı, 1 saniyede 2 tip yaptırdılar. Yenilince matematiksel olarak değil, mantıksal olarak elendik, sonra fazla konsantre olamadık. Fakat Bodiroga’lı Roma bile elendi.
-
Taraftar ile aranızda müthiş iletişim var. Salon her maç doluyor. Sanki tribünleri içeriden Alen, aşağıdan siz yönetiyorsunuz!..
- Ben de onlardan biriyim. Aynı şeyleri hissediyoruz. Forumları takip ediyorum, ne fedakarlıklarla geldiklerini biliyorum. Bize inandılar. Beşiktaş taraftarı savaşçıdır, sizde de o ruhu görünce arkanızda duruyor, destekliyor. Aynı şeyleri hissediyoruz. Ülker maçına gelirken ‘Futbol maçı olmasına rağmen 5 bin kişi olacak’ diyordum; salona geldik inanılmazdı.
-
Hem kulübe üyesiniz, hem de böyle bir bütünleşme var, diğer yandan profesyonelsiniz. Galatasaray ve Fenerbahçe’yi de çalıştırdınız, artık bu kadar profesyonel olabilir misiniz?
- Hayır, o kadar profesyonel olmamam gerekiyor artık. Olmayayım da. Yanlış anlaşılmasın, iki kulübümüzde de çok iyi ortamlarda çalıştım. Hırslı bir yapım var, en iyisi için savaşırım. Oralarda bulunmaktan mutlu oldum, başka yerlerde de çalışabilirim ama...
-
Bu sonuçlardan sonra şampiyonluk bekleniyor. Sırada play-off’lar ve final var. Yani şu ana kadar süper gittiniz ama hep söylerim, ‘Renk kattınız, çok teşekkür ederiz’ kupası yok.
- Sakatlık olmazsa, umulmadık sorunlar çıkmazsa... Hem niye çıksın? Çıkmaz. İddialıyız. Bunu da ispatladık. İnanan, destekleyen taraftarlarımız var. İyi bir takımız, artık sadece Efes ve Ülker değil, 3. büyük biz de varız. İnanıyoruz, istiyoruz, alacağız.
- Bundan sonrası için ne düşünüyorsunuz? Başarılısınız. mesela Milli Takım’ın başında bir yabancı var?
- Türkiye’de basketbolu başarılı ve iyi bir şekilde temsil edecek Avrupa çapında oyuncu da var, coach da... Gönül Türk olmasını ister ama görev Tanjeviç’e verildiyse sonuna kadar bütün kalbimizle desteklemek gerek...
kaynak:star