Tekil Mesaj gösterimi
Alt 15-03-2007, 17:12   #1
OnuR
 
OnuR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Arrow Eroin'in İlginç Hikayesi !

İnsan organizması açısından tüm zamanların en yıkıcı kimyasal

bileşimlerinden biri sayılan eroinin, ilk kez bilim adamları eliyle ve
gerçekte son derece iyi niyetli bir amaca hizmet etmek üzere üretildiğini
biliyor muydunuz?

1897'de Almanya'daki Bayer laboratuarlarında kanser ve
tüberküloz hastaları için "ağrı kesici" olarak hazırlanan "eroin hidroklor",
dehşet verici yan etkileri farkedilince onu ilaç olarak reçetelere yazan
hekimler tarafından derhal terkedildi. Ancak iş işten geçmiş ve "şeytanın
tozu" hapsedildiği şişeden kaçıp halkın arasına karışmayı başarmıştı bir kez daha

Kimya tarihinin ünlü efsanelerinden birine göre, "eroin" maddesi, adını, bu
maddeyi deneme amacıyla kolundan enjekte eden bir Bayer mühendisinin o anda
yaşadıklarını tanımlamak için kullandığı şu mânidar cümleden almıştı:

"Kendimi bir kahraman gibi hissediyorum!" ("I feel like a hero")

İşte, o günden bu yana eroin, dünyanın dört bir köşesinde, din, dil, ırk ve
sosyal sınıf gözetmeksizin yüzmilyonlarca "kahraman" (!) üretmeye devam
ediyor. Yalnız, küçük bir sorun var ki, bu sentetik kahramanların büyük bir
bölümü kahramanlıklarını pekiştirecek herhangi bir dünyevî icraat yapmaya
vakit bulamadan, hayli zamansız bir biçimde toprağın altını boylamaktalar!

Elbette ki, eroin şakası yapılamayacak kadar hassas bir konu. Zaten bizim
derdimiz de şaka falan değil, yalnızca bir durum tesbiti yapmak. Ancak,
aşağıda aktaracağımız tarihsel gerçekleri okuduktan sonra, şakayı biz mi
yoksa şu anlı şanlı bilim dünyası mı yapıyor, ona siz karar vereceksiniz.

İnsan organizması açısından tüm zamanların en yıkıcı kimyasal
bileşimlerinden biri sayılan eroin, gerçekte son derece iyi niyetli bir
amaca hizmet etmek üzere üretilmişti.

Saf morfinin asit anhidritle işlenmesi sonucu ortaya çıkan bu ölümcül toz,
ilk kez 21 Ağustos 1897 günü, Bayer'in Almanya'nın Elberfeld kentindeki
laboratuarında sentezlendi. Sentezleme işlemi, bu tarihten yalnızca bi kaç
gün önce aynı laboratuarda "Asprin"i keşfetmiş olan saygın Alman kimyageri
Dr. Felix Hoffman tarafından gerçekleştirilecekti. Bayer kayıtları, bizlere
bu deneyin hedefinin kuru öksürük, tüberküloz ve kanser gibi önemli
hastalıklarda hem şiddetli acıları dindirebilen, hem de tedavi edici yönü
bulunan etkili bir ilaç keşfetmek olduğunu bildiriyor. 1868'de Ludwigsburg
da doğan Hoffman, Münih Üniversitesi Farmakoloji Bölümü'nden son derece
yüksek derecelerle mezun olmuş, geleceği parlak bir kimyagerdi. Nitekim,
Alman ilaç sanayiinin duayenlerinden Adolf von Bayer de onu keşfetmekte
gecikmedi. Genç kimyageri şirketinin Ar-Ge bölümüne alan Bayer, onun
sayesinde farmakoloji tarihinin en büyük buluşlarından biri olan asetil
salisilik asiti günümüzde "Aspirin" adıyla bütün dünyada tanınan ticarî bir
markaya dönüştürecekti.

İşte, eroin tam da o günlerde, şirket çalışanlarının "Aspirin"in keşfinin
coşkusunu yaşadığı sırada doğdu. Dr. Hoffman büyük buluşunu kayıtlara
geçirmesinden yalnızca 11 gün sonra yine aynı laboratuarda, fokurdayan
tüplerinin başındaydı. Bunaltıcı Ağustos sıcağına aldırmaksızın gün boyunca
aralıksız çalışan ünlü kimyager en sonunda hedefine ulaştı. Deney kabının
dibine çökelen beyaz toz, bir süredir kafayı taktığı o yepyeni formülün işe
yaradığının da en somut kanıtıydı.

Aspirin ve eroinin ortak mucidi: Dr. Felix Hoffman
baz morfinden sekiz kat daha güçlü bir uyuşturucu elde eden Dr. Hoffman,
bunun kontrollü şekilde kullanımıyla yukarıda anılan hastalıkların
tedavisinde çok önemli bir ilerleme kaydedebileceğini düşünüyordu. Kobaylar
üzerindeki deneme çalışmaları bir yıl kadar sürdü ve toz eroin, "heroin
hydrochlor" ticarî markasıyla şişelenmiş olarak 20. yüzyılın hemen
arefesinde Bayer şirketi tarafından piyasaya sürüldü. Bugün için inanılması
bir hayli güç olmakla birlikte, eroin o dönemde başta Almanya olmak üzere
birçok Avrupa ülkesinde eczanelerde rahatça satılıyordu. Hekimler, birçok
ağır vak'ada hastalarını "mutluluktan uçuran" bu toza önceleri büyük ilgi
gösterdiler. Eroin yalnız tedavi umudu olanlar için değil, tedavisi imkânsız
görülen ve ölüm döşeğinde birazcık huzur isteyen hastalar için de gerçek bir
umut gibi görülmekteydi.

Ancak, madalyonun öteki yüzü kısa sürede ortaya çıktı. Yalnızca bir iki
kullanımın ardından "şeytanın tozu"na müptela olanlar şuursuzca ecza
depolarına, laboratuarlara saldırıyor ve kendilerine daha fazla ilaç temin
etmeye çabalıyorlardı.

Eroin yasal olarak son kez 1. Dünya Savaşı yıllarında ağır yaralı askerlerin
tedavisinde kullanıldı, ardından da tıp dünyasındaki güçlü bir konsensus
sonucu tedavi prosedürlerinden tümüyle kaldırıldı.

İnsanları çok seven ve mesleğine aşık bir kimyager olan Dr. Hoffman, 8 Şubat
1946'da son nefesini verirken, ilk kez onun laboratuar kaplarında dünyaya
gözlerini açan "diasetilmorfin" artık çoktan bir ilaç olmaktan çıkmış,
alım-satımı ya da kullanımı bir çok ülkede en ağır şekilde cezalandırılan
lanetli bir maddeye dönüşmüştü. Bir daha da hiç bir güç önünü kesmeyi
başaramayacaktı...
__________________




Besiktas JK






.
OnuR Ofline   Alıntı ile Cevapla