Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20-04-2007, 16:58   #1
özgür_1903
Kıdemli Kartal
 
özgür_1903 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Ahmet Dursun “Erkek dediğin kızlarla gezer“

“Erkek dediğin kızlarla gezer“


Ali Bilgin röportajımız sona ermiş ama Ali, Ahmet Dursun’a çok içerlemiş durumda. Nedeni de Ahmet Dursun’un röportaj esnasında Ali Bilgin’i köşeye sıkıştıracak sorularla bana destek vermesi. Tam Ahmet’le sohbete başlayacağız Ali Bilgin karşı atağa kalkıyor:



“Zaten 6.5 sene Beşiktaş için oynamış. Bir kişi 6.5 sene bir takım için oynarsa onun kalbindeki takım bellidir zaten”

Ben de Ali’ye, “Sen bir de Ahmet’e sor bakalım 6.5 sene boyunca neler yaşamış, yeri gilmiş ne sıkıntılar çekmiş” diyorum. Ali’nin cevabı hazır, “O her oyuncu için geçerli.”. Sonra “Ahmet Dursun için yapılan tezahüratların kimlere ithaf edildiğini biliyor musun?” diyorum Ali’ye, ne demek istemediğini anlamayınca Ahmet, Almanca olarak anlatıyor ve Türkçe olarak sloganı patlatıyor: “Ahmet Dursun, Seba gitsin.”
Konu buradan açılınca ben de söyleşiye o konudan başlıyorum.
Erdem EROL
Ligtv.com.tr Haber Müdürü

Click the image to open in full size."BEŞİKTAŞ'TA SON HOCALARIMLA ANLAŞAMADIM"
-Ahmet, bazı futbolcular vardır oynadıkları kulüpler isimlerini altın harflerle yazdırırlar. Ama hayatlarında bazı anılar vardır. Ne kadar üst düzey futbolcu olsalar bile o anılar futbollarının önüne geçer. Dolayısıyla da hep o anılarla hatırlanırlar. Hala aktif olarak futbolun içinde olmana rağmen sen böyle bir futbolcu mu oldun?
Tabii canım o tür tezahuratlar olarak benim özellikle o dönem genç olmam ve Beşiktaş’a
gelir gelmez çok iyi bir performans göstermemin de nedeni oldu bunlar. Çok başarılı olduğum
için zaten o şekilde yakıştırmalar yaptılar. Yoksa Ahmet Dursun başkan olacak değildi yani.
-Bu ve bunun gibi olaylar çok yaşadın mı?
Şimdi çok fazla aklıma gelmiyor ama hem negatif hem pozitif olarak çok şeyler var.
-Beşiktaş’a gelir gelmez çok iyi performans sergiledin ve tribünlerin sevgilisi oldun. Harika
maçlar çıkartıyordun, harika goller atıyordun. Ama her geçen sezon gol ortalamada bir düşüş
oldu.
Normalde benim gol oranlarımda düşüş yoktu aslında. Çünkü sürekli sakatlandığımdan dolayı bir şanssızlık yaşıyordum. Ama yine de 20 maç oynasam 10 gol atıyordum. Ortalamam her zamanki gibi iyiydi. Ama bu en son oynadığım Beşiktaş döneminde 13 maç oynadım, 3 gol attım. Yine bir sakatlık geçirdim. Bir de hocalarımla pek fazla anlaşamamamdan kaynaklandı.
-Hocalarım derken?
En son Tigana'yla problem yaşamıştım. Tigana'dan önce Rıza Çalımbay'la 1.5 sene çalıştım. İlk yarım sezon herşey çok iyiydi, yani İstanbulspor'dan Beşiktaş'a geri döndüğümde hatta tekrar milli takıma gitme durumum olmuştu. Ama sonra tekrar sakatlandım ve sezonu kapattım.
Click the image to open in full size."FAZLA DUYGUSAL OLDUĞUM İÇİN İYİ OYNAYAMADIM"
-Hocalar yaşadığın sakatlıklardan dolayı mı seni kadrolarında görmek istemediler?
Çok fazla sakatlandığımdan dolayı mesela Rıza Hoca bana, “Ne yapmak istiyorsun, kalmak mı gitmek mi istiyorsun, çünkü sana bir türlü güvenemiyorum. 6-7 maç oynuyorsun sonra 7 maç yoksun” demişti. Ben de "Kalmak istiyorum" dedim ve kaldım. Ama yine ister istemez o sakatlıkları yaşadım. O zaman Youla alınmıştı, Rıza Hoca da Youla'yı oynatmaya başladı. Ondan sonra ben de sakatlıklarla beraber bunları kafama takmaya başladım. Biraz fazla duygusalım. Futbolda az duygusal olmak lazım ama biraz fazla duygusallıktan dolayı istediğim performansı gösteremedim.
"YOULA'NIN YEDEĞİ OLMAK BANA ÇOK KOYDU"
-Youla alındı ama o da tutmadı.
Beni zaten üzen, şimdi ben o futbolcudan iyiyim, şöyleyim, böyleyim demek benim hoşuma gitmiyor ama Beşiktaş gibi bir kulüpte Youla gibi bir futbolcunun oynaması, benim yedek oturmam bana çok koyuyordu. Buda üzüntü yaratarak performansıomı etkiliyordu.
"YOULA TOPA ZAR ZOR VURUP GOL YAPARDI"
-Bence Youla Beşiktaş'ın iç saha futbolcusu değil. Avrupa Kupaları'nda olabilir, zorlu deplasmanlarda olabilir kontratak futbolunda sahada olabilecek bir isim diye düşünüyorum.
Ben ona da katılmıyorum. En azından kontratak oynayan bir futbolcunun topu kaleye götürmesi, biraz gol vuruşu da olması lazım. Youla dediğimiz futbolcu önüne gelen topu zar zor vurup da gol atan bir futbolcuydu. Yani şansa bırakacaksınız vuracak gözü kapalı gol olacak. Yani böyle bir futbolcuydu. Böyle bir futbolcuyu alıp da Beşiktaş verim beklemek bence yanlıştı. -Gençlerbirliği'ni küçümsemek değil ama- biz çok görüyoruz ufak takımlarda çok başarılı olup da, büyük takımlara gelip önce o seyirci atmosferini kaldıramayanları. Ufak takımlarda oynadığınız zaman baskılar daha az oluyor. Çünkü beklentiler farklı. Daha az seyirciye karşı oynuyorsun, kümeye düşmemeye oynuyorsunuz, ortalarda durmaya çalışıyorsunuz, az da olsa eğer şansınız varsa UEFA ya oynamaya çalışıyorsunuz. Bunlar çok zor ufak kulüpler için.
-"Küçük takımlardan gelip büyük takımlarda oynamak zor" dedin. Bir de oynadığın takımların sosyal yaşantısıyla, gittiğin büyük takımın şehrinin sosyal yaşantısı da farklı. Yabancı bir futbolcunun bir uyum süreci oluyorsa belki de Anadolu'dan İstanbul'a gelen bir futbolcunun bir uyum süreci oluyordur mutlaka değil mi?
Muhakkak oluyor. Özellikle İstanbul olduğu zaman çok farklı oluyor. Çünkü İstanbul dünyanın en güzel şehirlerinden bir tanesi, orada kaybolmamak imkansız.
Click the image to open in full size."HALA BEŞİKTAŞ'TA OLABİLİRDİM"
-Beşiktaş’a geldiğinde "Artık futbolu burada bırakırım" diyor muydun kendi kendine?
Eğer bu yaşadığım sakatlıklar olmasaydı halen Beşiktaş'ta oynuyor olabilirdim.
Ayrıldığımda da zaten 1 sene daha mukavelem vardı ama hocayla problemlerim olduğundan dolayı gitmeyi daha uygun buldum. Çünkü hoca çalışmak istediği ve istemediği futbolcuları saydığı zaman 'Ahmet Dursun'la çalışmak istemiyorum' dedi. Bunu bana da söyledi.
İstersem kalırdım ama bile bile oynatmayan bir hocayla çalışmak mantıklı değildi. Benim Beşiktaş'a geldiğim zamandan beri söylediğim Şifo Mehmet gibi kalıcı olmaktı. Benim tek hayalim oydu.

-Şifo da biraz jübileye zorlandı zaten.
Bir zaman geliyor ve futbolu mecburen bıraktırıyorlar. Bülent Korkmaz'da, Tayfur Havutçu'da gördüğümüz gibi zamanları geldiği zaman bırakmalarını istiyorlar.
-Zamanları gelmiş oluyor mu? Kendini fizik olarak iyi hissedersin ve 1 sene daha oynarım dersin ama yönetim hayır bırak der.
Bence önemli olan iyi bir yerde bırakmak. Eğer ki ben kendimi futbol olarak gerçek gücümü gösteremeyecek durumda hissetsem hemen futbolu bırakırım. Artık bunun yaşla da alakası yok. Çünkü görüyoruz ki 40 yaşına kadar oynayanlar var. Önemli olan vücüdün seni nereye kadar taşıyabiliyor. Önemli olan o.
"KAVGALARIM HATAYDI"
-Futbol hayatında çok zirveyi de yaşadın, çok eleştiriler de aldın. Şunu da yapmasaydım dediğin oldu mu? Kendi kendine böyle özeleştiriler yapar mısın, yaptın mı?
Yaptım, tabii çok yaptım. Sinan Engin'le olan kavgalarım, takım içinde olan kavgalarım, hocalara karşı davranışlarım oldu yani. Bunların hepsi zaten birike birike oldu. Ben hiçbir zaman karakterimden ödün vermedim. Beşiktaş'a geldiğimde daha ilk aylarda Şifo Mehmet'le kavga ettim. Şimdiki aklım olsa; Şifo Mehmet kim, Ahmet Dursun kim? Daha yeni gelmişim adama kafa tutuyordum. Yani normal değil.
-Şimdi o kavgalarına anlam veremiyor musun?
Şimdiki aklım olsa ne kadar haklı olsam bile Şifo abidir, abimizdir, bir şekilde geçiştirirdim yani saygıdan dolayı. Ben hiçbir zaman haksızlığa dayanamadım. Biraz da asabi olduğumdan dolayı direk tepki verebiliyorum.
Click the image to open in full size."SİNAN ENGİN'E FALÇATA DEĞİL DEO STICK ATTIM"
-Sinan Engin'le olan kavgan da bir hayli manşetlere taşınmıştı. Neler olmuştu?
"Falçata fırlattı" diye yazıldı ama normal bildiğimiz kavgaydı. O arada bildiğimiz deo stick vardı, onu attım. 4-5 metre karşımdaydı tesadüfen dudağının altına geldi yani tesadüf. Sinan Engin'in benimle 1 hafta öncesinden yine kavgası olduğu için bana karşı biraz soğuktu. Sinan abi beni normalde sevenlerin en başında geliyordu. Ama benim o zamanlar biraz psikolojik sıkıntım vardı. Sakatlanıyordum, oynayamıyordum ve herkesten kendimi soğutmuştum. Kendi kabuğuma çekilmiştim. Sinan abinin hergün yanına gidip sohbet ederken, artık gitmemeye başlamıştım. Bu da ona herhalde farklı yansıtıldı. Ondan sonra bir idmana da geç kalınca olaylar büyüdü işte.
-Şimdi mesela sen kendini ifade edebiliyorsun. Yanlışlarını da dile getiriyorsun. Demek ki özgüvenin de var. Geçmişte kendini ifade etmekte problem yaşıyor muydun?
Olmuştur muhakkak ama önemli olan şu. Ben tabii hatalar yaptım da Beşiktaş tarafından çok fazla destek gelmedi bana. O bir gerçek.
"BEŞİKTAŞ YÖNETİMİ ELİNDEKİNİN DEĞERİNİ BİLMİYOR"
-Beklediğin desteği göremeyince hatalar zinciri mi oluşmaya başladı?
Tabii ki sahip çıkılmadığı zaman ister istemez insan üzülüyor. Hatırlıyorum mesela Galatasaray'dan 8-9 tane futbolcu milli takımlara giderdi. Ben her zaman çok iyi performans göstermeme rağmen, kendi elindeki değerleri korumasını bilmiyordu Beşiktaş yönetimi. Mesela Galatasaray ve Fenerbahçe'ye baktığınız zaman kendi futbolcularını nasıl milli takımlara pazarlayabiliyorlar. Bakın başarısız Galatasaray'da bile kaç tane futbolcu milli takıma gidiyor, Beşiktaş neredeyse şampiyonluk yarışında en iddialı takım haline geldi, 1-2 tane futbolcusu milli takıma gidiyor. Yani giden futbolcular da futbolu yarın öbür gün bırakacak İbrahim Üzülmez mesela.
-Tabii ki biz 2008 finallerine hangi yaş ortalamasıyla gideceğiz bu da önemli. Bu jenerasyondan kaç kişi olacak. Şimdiden gençlerin milli takıma adapte edilmesi gerekiyor. Fatih Hoca da bunu bizden çok daha iyi düşünüyordur ama tabii ki senin söylediğin farklı bir şey. Sen Beşiktaş'ın ağırlığı yoktu diyorsun.
Evet.
-Peki kavga ettiğin kişilerle şimdi görüşüyor musun, karşılaşıyor musun?
Karşılaşıyorum tabii. Bunlar yaşanmış bitmiş olaylar. Hiçbir zaman kin tutmadım. Sinan Engin her ne kadar benim gönderilmemde rol oynasa da sonuçta büyüğümdür, saygımı gösteririm. Şifo Mehmet konusuysa çok farklı, gerçekten örnek aldığım, her zaman onun gibi olmak istediğim bir insan. Gerçek anlamda bir idoldü benim için. Ona karşı benim bir saygısızlığım oldu ve özür diledim, bitti. Şimdi gördüğüm zaman sohbet ediyoruz, hiçbir sorun yok.
Click the image to open in full size."HIRSIMI VE ÖZGÜVENİMİ KAYBETMEDİM"
-Şimdi Ali Bilgin 25 yaşında sen 29 yaşındasın. Aranızda çok az bir yaş farklı var. Ali, bugün 3 büyüklerden birine gittiğinde göz açıp kapayıncaya kadar 4 sezon geçecek ve senin bugünkü yaşına gelecek. (Ali Bilgin bu esnada "Abi yine bana getirdin konuyu" diyor ve gülüyoruz) 29 yaş futbol hayatının ortası saylır. Hedeflerin mutlaka bitmedi. Bundan sonra nasıl bir Ahmet Dursun göreceğiz bizler?
Hırsımı kaybetmedim. Kendime olan güvenim de her zamanki gibi var. Ben şunu savunuyorum. Bu düşüncede olduğum için futbol oynayabiliyorum. Bir insan yeteneklerini kaybedemez. Allah bana yetenekler vermiş onları da kullanmak bana kalmış ki ben sağlığım elverdiği sürece bu yeteneklerimi fazlasıyla sahaya yansıtabilşeceğim. Ama işte yaşadığım sakatlıklar oldu yine bu dönemde ve istediğim performansı sahaya yansıtmama engel oluyor bu sakatlıklar. Özellikle yeni hocalarla başladığım zaman idman programlarıyla ilgili sakatlıklarımdan dolayı biraz daha farklı bir şekilde başlamam gerektiği konusunda kendimi ifade edemiyorum. O yüzden anlaşmazlık yaşanıyor. Onun dışında bir problem yok.
"ŞEKERSPOR KÖTÜ BİR TERCİHTİ"
-Bugün Antalyaspor'dasın ama Ahmet Dursun Antalyaspor'da nerede?
Şu an Antalyaspor'dayım ama pek birşey yapamadım çünkü uzun zamandır Süper Lig'de oynamadım. Şekerspor'a gitmem benim için kötü bir tercihti. Ama sonuçta ben oraya giderken karşımdaki insanların bana karşı olan ideallerini sunmaları ve ne kadar gerçekçi olduklarını düşündüğüm için gittim oraya. Sergen ağabeyin de oraya imza atması benim için büyük bir faktördü ama orası olmadı. Antalyaspor'a geldiğimde çok idmansızdım ve idman temposunu yakalamam bayağı uzun sürdü. Tam yakalamışken bir de sakatlanmam ve 3 hafta yine idman yapamamam nedeniyle sağlıklı bir şekilde sahalara dönemedim.
-Şekerspor'da da bazı konular yaşandı.
Şekersporla ilgili artık bu saatten sonra birşey söylemek istemiyorum. Çünkü artık az da çok da olsa insanlar herkes insanların ne yapmak istediğini anladı. Onun için yorum yapmak istemiyoırum.
"SON DAKİKALARDA ÇOK GOL YEMEK NORMAL DEĞİL"
-Antalyaspor hakkında neler düşünüyorsun? İlk yarı ve 2. yarı çok farklı bir grafik çiziyorsunuz.
Bence bu tecrübeyle alakalı. Son dakikalarda gol yemek normal değil. 2-3 tane maç böyle olur da, çok daha fazla maçta bunları yaşarsan bence bu tecrübesizlikten kaynaklanır. Bir şeyler demek ki yanlış yapıldı. Her zaman şanssızlık denmez buna çünkü. Bu bence beceriksizliğe girer. Bu da şundan dolayı kaynaklanıyor diye düşünüyorum. 2. ligden gelip Süper Lig'de o tecrübeyi kazanması hemen olmuyor. Artık Süper Lig tecrübesini kazandığı için takım artık daha kolay kazanabiliyor.
"HERKES YILMAZ HOCAYI ÇOK SEVER"
-Yılmaz Hoca istedi seni.
Ben daha önce Yılmaz Hoca'yla hiç çalışmadım. Ama her zaman sohbetlerimiz olmuştur. Bir şekilde işte her zaman onunla çalışmayı istemişimdir. Alman patentli olduğundan dolayı hocayla çalışma fırsatı olsun diye istemişimdir çünkü çok sempatik bir insan. Belki daha önceden onunla çalışabilseydim çok daha farklı olurdum. Oynayan oynamayan herkes Yılmaz Hoca'yı çok seviyor. Demek ki işini iyi yapıyor, futbolcuyla nasıl diyalog kurması gerektiğini çok iyi biliyor.
-Yılmaz Hoca bir anlamda senin için futbol hayatında bir dönüm noktası mı oldu? Elinden tutan bir abi, baba mı oldu?
Tabii ki Yılmaz Hoca bana bu imkanı sundu. Ben Şekerspor'dan ayrıldıktan sonra Süper Lig'den 7-8 takımla görüşme yaptım. Teklifler istediğim şekilde değildi ama. Sonuçta ben bu işi para karşılığında yapıyorum. Sonuçta benim gideceğim şehir de çok önemli. Bir Kayseri'yle Antalya arasında bir Rize'yle Antep arasında yapacağım tercih tabii ki Antalya olur. 7 seneden beri İstanbul'da yaşıyorum ve o yaşantıya alıştığım için o şehire yaklaşabilecek bir Antalya, bir İzmir, bir Ankara vardı. Zaten mutlu olmadığım yerde performansımı gösteremezdim.
Click the image to open in full size."ERKEK ADAM TABİİ Kİ KIZLARLA GÖRÜNÜR"
-Üst düzey lig futbolcular, hele ki Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş'ta oynuyorlarsa hem ilgi odağı olurlar, hem eleştirilirler. Ve futbolcuyla ilgili rivayetler başlar konuşulmaya. Seninle ilgili de konuşuldu. Mesela gece hayatı. Kızlarla çok geziyor tozuyor, kendine bakmıyor, sık sık sakatlanmasının nedeni bunlar gibi konuşuldu hep. Bunları sende duyuyordun mutlaka.
Zaten bu Türk mantalitesi. Bir futbolcu kötü performans gösterdiği zaman hemen yok gece hayatı yok kızlarla geziyor diyorlar. Ya ben kızlarla gözükmeyeceğim de kimlerle görüneceğim. Erkek adam herhalde kızlarla görüşecek. Erkek adam kız arkadaşıyla dolaşacak. Zamanı geldiğinde bir gece kulübünde eğlenebilecek. Zaten Yılmaz Hoca da izin gününüzde istediğiniz haltı yiyin diyor. Futbolcu izin gününde istediklerini yapmakta serbesttir. Ama ben gece hayatım, içkim olmadığından dolayı bunları yapmıyordum.
-Gece hayatın yok muydu gerçekten?
Hayır yoktu.
-Gece hayatı olmayan bir adam için bu kadar gece hayatı var nasıl denilebilir?
Şimdi istanbul'da 7-8 sene kaldım, gitsem gitsem toplam 30 kere gitmişimdir gece kulübüne. O gitmelerde 1 kere görünmek yeterli oluyor zaten. Sevmediğimden dolayı gitmedim. Sevmiş olsam gece hayatını hiç kimseyi kafama takıp da ya gitmemem lazım falan demem. Sonuçta bu benim hayatım. Seviyorsam, sevdiğim şeyleri yaparım.
"MAÇTAN 3 GÜN ÖNCESİNDEN İTİBAREN SEKS YAPMAM"
-O zaman bir anlamda sen yapmadıklarını yaptı denilmesini kafana taktın öyle mi?
Gecem hayatım yoktu ama bunlar yazılıyordu. Ama hangi erkeğin kızlara düşkünlüğü yoktur ki?. Bir kız arkadaşının olması, onunla görüşmen normaldir. Hatta o zamanlar çok büyük yankı uyandırmıştı. Ben ne zaman seks yapacağımı bilirim demiştim ama bunu çok farklı şekilde yansıttılar. Ben kamp esnasında bir kız arkadaşımla buluşup seks yapacak kadar aptal değilim. Öyle şeyler olmaz. Profesyonel futbolcu ne zaman nerede yapacağını bilir. Maçtan 3 gün öncesinden itibaren seks yapmam. Ama yapanlar var. Bazıları yaptığı zaman, bazıları yapmadığı zaman iyi hissediyor kendisini. Her futbolcunun daha farklıdır.
-Sohbete futboldan başladık, seksten çıktık. (Gülüyoruz). Ali bana hiç yardımcı olmuyorsun bak. Ahmet senin röportajında bana hayli yardımcı olmuştu. Sen susuyorsun.
Anlatıyor tıkır tıkır zaten. Ne diyim ki.
-Bak işte bu, Ali. Tıkır tıkır anlatıyor. Ben sana bunu anlatmaya çalıştım. Bunu anlatmıyorsun, 5 sene sonra anlatmaya başlayacaksın.
Ali Bilgin:
Ahmet yaşadıklarını anlattı, sen bana yaşayacabileceklerimi sordun. Onu ben nereden biliyim. Ahmet'le ikimizin arasında bayağı fark yani. O yaşamış, ben Allah kısmet ederse yaşayacağım.
[email protected]
__________________
iLk ÇıĞLıĞıM SoN NeFeSiM TeK AşKıM BEŞİKTAŞ'ım....
HeRşEyİn BiR sOnU vAr AmA BEŞİKTAŞ SeVgİsİnİn AsLa...!
özgür_1903 Ofline   Alıntı ile Cevapla