Tekil Mesaj gösterimi
Alt 17-05-2006, 12:18   #6
ayduranumut
 
ayduranumut - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

KUMANDACI kardeşime cevabımdır.

Fakat kaç kişi olaya derinlemesinden bakacak.
Bir çoğu Çarşı alayına karşı,allen ve bir kaç bildik slogandan başkasını bilmeyen ,birinin dediğine sürü halinde evet veya hayır demekten başka bir işlevi olmayanlarmı düşünecek.

Evet kardeşim bak sen derinlemesine bakmaya başladın.Sen bir ben iki...Gerçekler dile getirilmeye başlanınca bu sayı emin ol artacaktır.
Seninle bu noktada ayrılıyoruz.İnönüde kayıpların neden tek tribün değildir.Futbolcuların kendi kendilerine oluşturdukları psikoljik atmosferin altına ezilmelerindendir.Çünkü onlar zayıf karakterli,kısıtlı yetenekte insanlardan seçilmiş oyuncu bozmalarıdır.Kapanan takımlara karşı gol yollarını bulacak kadar zeki olamayan becereksizler topluluğudur.Deplasmanda rakip ev sahibi olmanın rahatlığı ile açık oynayınca; hızlı adamlarımızla daha rahat pozisyon bulmamız nedeni ile deplasmanda daha çok puan alınmıştır
Evet seninle bu noktada hakikatten ayrılıyoruz.
1-Ben İnönüdeki başarısızlığın tek sebebini tribünler olarak göstermedim hiç bir zaman.yazıyı dikkatlı okursan 'yönetim kötü futbolcular kötü tamam da' ifadesini kullanmışımdır,yani başarısızlıkta tribünlerin(kapalı ve çarşı) yönetim ve futbolcular kadar sorumluluğu olabileceğini dile getirmek istedim.
2-Sen sorumluluğun büyük bir bölümünü futbolculara yüklemissin.Ben ise bu işte futbolculların en az sorumlu topluluk olduğunu düşünüyorum.Diyelimki senin ismin Çağdaş.Denizlisporda oynuyorsun Altay dan yetişmesin ve büyük takımda oynayabilecek kafa yapısına sahip olmayan, tam bir kazma ve salaksın(fakat sen bunu farkında değilsin)futboldan kazanacağın paralarla bundan sonraki hayatını geçirmeye mecbursun.200 bin dolar ortalama ile 1. ligde top oynuyorsun ve sana Türkiyenin en büyük külübünden(yönetim kurulundaki bu işleri çok bilen yöneticilerden) teklif geliyor üstelik bir senede kazandıgın paranın 5 katı.Biz Çağdaş tan Beşiktaşa gelmeden şöyle bir cevap mı bekliyoruz ki'abi ben salağım,kabiliyetlerim sınırlı,gelmesem iyi olur'
sen Çağdaşın yerine koy kendini ben Adem dursunun başkası yuolanın yerine...Buradaki en büyük sorumluluk bunları transfer edenlerdir.
Tezahüratlar küfür içerikli olamadığı müddetce seyir zevki vermekte,maça konsantereyi artırmaktadır.Fakat en byük hata maçtan önce maçın başlarında tezahüratlarla sova başlanılıp maç esansında ,rakipler için seyirci pozisyonuna düşülmekte yönlendirme ve psikolojik baskı unsuru olmaktan çıkılmaktadır.Tribün showunun zamanlamasını yıllarıdır öğrenemedik.Hep takım geri kaldığında veya zorlandığında "Beşiktaş gool goll "demekle yetinildi.
Rakiplere psikolojik baskı yapmayı trünler ve sözde tribün liderleri öğerenememiştir.Bunu için ne klüp yöneticileri nede tribün liderleri profosyonel yardım almamışlardır.

Hitler bile kitleleri peeşinden sürüklerken arkasında Gobell gibi propabanda uzmanı vardı .Bu Probaganda ile kitleri peşinden sürüklemiş ve rakipleri yıldırmıştır.
Bu konuda sonuna kadar hemfikiriz.Tazahurat bilmem kaç desibel sesi maçla alakasız bir şekilde birilerinin işaretiyle koyun sürüleri gibi bağırarak yapılmaz.Dünyada bunu yapan belki son taraftar grubuyuz.Ve malesef hala doğrusu buymuş gibi göstererek bundan övünç kaynağı çıkartıyoruz.Bu sene basketbolda şampiyon olabilmemizin reçetesini de vereyim bu arada 100 tane Partızan veya bolagna veya maccabı seyırcısını sezon sonana kadar kiralamak.
'Burada da en enömli etken 'kıçımdan ter gelene kadar bağırıyorum,istediğim her şeyi yapabilirim,her şey benim hakkım' psikolojisidir.'

Bu konuda da sana katılmıyorum.Bunu hiç bir taraftarın bu şekilde düşündüğünü sanmıyorum
Peki burada sana su soruyu sormak istiyorum.Beşiktaş İnönü stadında Stadın belli bir bölümü hangi hakla diğer taraftarlardan ayrıcalıklı bir şekilde belirli bir gruba tahsis edilebiliyor.Bu hak onların elinden alındığında o grub nasıl bir haklılık psikolojisiyle 'orası bizim hakkımız' a getirebiliyor işi.(bunları Serdar Bilgili yönetiminde yaşamadık mı.Ve sonra Demirören kapalının ruhunu geri vermedimi).Benim ve kimsenin Beşiktaşlılıgını hiç kimse sorgulamamalı.
Ayrıca yine tribünlerin eğitilmesi ve futbolcuların kendilerini geliştirmeleri konularında sonuna kadar hemfikiriz.
Tümer ve Sergenin kişilğinden kaynaklanan,aslında bilinç altındaki suçluluk duygusunu bastırmaya yönelik hedef saptırma hareketidir.
Tümer uygun durumda boş pozsiyondaki arkadaşlarına pas vermeyerel olası gollerimizi engellemiştir.Sergende 90 dakikada kontra yiyen GS takımına 4 boş adamımız olmasına rağmen topu geriye oynayarak gol atmamızı bilincli olarak engellemiştir.Sergen ve Tümer yaptıklarının farkındalardı.Bu ikisi Beşiktaşın gol atraka kazanmasını istemediler.Taraftar satılmışlar diye bağırıncada en azsuçlu olan Cordobayı hedef göstermişlerdir.Bu ikisinin ayıbıdır.

Biz hep övünmezmiydik kolej takımı Beşiktaş diye.Bu olay neden Beşiktaş İnönü stadında o taraftarın karşısında oluyor.

ayduranumut Ofline   Alıntı ile Cevapla