Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14-06-2007, 17:04   #1
Al Percino
Banned
 
Al Percino - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Hükümeti ve AKP'yi Protesto Ediyorum

Türkiye, ekonomik yönden teslim alındı; şimdi de askeri olarak teslim alınmaya çalışılıyor. Bunun için Avrupa Birliği; ordumuzun gücünü kırmayı AB'ye girmenin birinci şartı yaptı. Amerika, Irak'ın Süleymaniye kentinde Türk askerinin başına çuval geçirdi. Bunların Türkiye'deki uzantıları; orduyu demokrasi karşıtı göstermeye çalıştılar. Terör eylemleri demokratik eylemler gibi gösterildi. Türkiye'nin tekparçalı bugünkü yapısı geri kalmış bir sistemmiş gibi yıpratıldı. Adliyeye sızan Fethullahçılar, Güneydoğu'da teröre karşı mücadele eden generalleri savaş suçlusu gibi gösterecek komplolar kurdular; hatta iddianemeler düzenlettiler. Eski Van Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın Şemdinli olayı için PKK'yi aklayıp ordu komutanlarımızı suçlayan iddianamesini hatırlayın; oyunun nerelere vardığını anlarsınız.

YENİDEN OLAĞANÜSTÜ HAL
Güneydoğu'daki PKK terörü, 5 yıl önce bitirilme noktasına gelmişti ve bu yüzden de bölgeden olağanüstü hal tamamen kaldırılmıştı. Şimdi; hükümet kararıyla olmasa bile askerin zoruyla sınırdaki üç ilimizde bu olağanüstü durum yeniden başlatıldı.
Çünkü; PKK terörü, uluslararası destek alıyor ve Kuzey Irak'taki Kürtler arasında beslenip büyüyor; silahlanıyor; oradan girip askerimizi şehit ediyor. AKP geldi; durmuş olan PKK terörü yeniden başladı ve hızla yaygınlaştı.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt; PKK terörünün barındığı, beslendiği Kuzey Irak'a Türk ordusunun operasyon yapmasının şart olduğunu söylüyor. Genelkurmay Başkanı; bu zorunluluğu, 12 Nisan 2007 tarihindeki basın açıklamasında net biçimde dile getirmişti. Daha sonra Genelkurmay; iki kez daha bunu istedi... Fakat hükümet; ordunun bir isteğini duymazdan geldi; gelmeye devam ediyor.


YENİDEN MİLLİ MÜCADELE
Türk ordusu belli ki hükümetten umudunu kesmiştir. Çünkü perşembe günü Genelkurmay Başkanlığı'nın internet odasında yer alan ordunun açıklaması bunu gösteriyor. Asker; bölücü terör eylemlerinin hızla yaygınlaştığını; buna içeriden fikir ve moral desteği verildiğini söylüyor ve millete son söz olarak şu çağrıyı yapıyor: 'Türk silahlı kuvvetlerinin beklentisi; bu tür terör olaylarına karşı, yüce Türk milletinin kitlesel karşı koyma refleksini göstermesidir.'
Ordumuzun istediği şudur: Ey türk milleti! Eğer bu terör olaylarını sona erdirmek istiyorsan; artık iş sana kalmıştır. Sen millet olarak kitlesel biçimde; yani büyük kalabalıklar halinde teröre karşı olduğunu göster.
Burada, terörü lanetleme mitingleri istendiği gibi; asıl terörün ve onu destekleyen güçlerin karşısına çıkılması isteniyor. Kim ki terörü şu veya bu biçimde destekliyorsa; kim ki terörü bitirecek işleri yapmıyor ise, ondan hesap sormalıyız.
Burada, tıpkı 1919'larda ülkemiz emperyalist batılılar tarafından işgal edildiğinde gösterdiğimiz ortak tepki isteniyor.
Şimdi nöbet sırası millete gelmiştir. Herkes, bu çağrıya sahip çıkmalıdır.


Irak'taki ABD güçlerinin bile kollayıp silahlandırdığı uluslararası çete ile başımız belada. PKK, Türkiye düşmanı bütün devletlerden yardım alarak; Irak'tan da insan devşirerek tuzaklar kuruyor, askerlerimizi şehit ediyor.
Evladının teröre yem olduğunu gören aileler, PKK terör çetesini ve onu kollayanları lanetliyor. Bu arada da teröre karşı önlem almayan, önlem almamakta inat eden hükümet de bu öfkeden payını alıyor. Bunu gören Başbakan fetva veriyor:
-Şehitler üzerinden siyaset yapmayın.
Halbuki bu tepkiler siyaset değil; insanın hayat hakkını savunma çığlığıdır.
Başbakan Erdoğan, türban üzerinden siyaset yapıp oy devşirdiği için bu şehit tepkisini de ona benzetiyor.
Başbakan; imam hatipler üzerinden siyaset yapıp oy topladığı için şehitlerin cenaze törenlerini de o kendi işine benzetiyor.
Şimdi vicdan sahiplerine soruyorum: Bu başbakan; terör odaklarının üstüne gidebildi mi? Bu başbakan teröre siyasi destek veren DEP'lilere, HEP'lilere, DTP'lilere söz edebildi mi? Bu başbakan PKK'nin siyasi kanadını hapisten çıkarttırıp onları Dışişleri Bakanlığı Konutunda sağ kolu durumundaki Abdullah Gül'e ağırlatmadı mı? Abdullah Gül bu siyasi PKK'lilerin hapisten çıkartılmasını çok istediklerini zamanında birkaç kez dile getirmedi mi?
PKK iyice bastırılıp geriletilmişken, 5 yıl boyunca eylem yapamamışken, terör örgütü bu hükümet zamanında derlenip toparlanıp eyleme başlamadı mı?
Başbakan Erdoğan; 'Türkiye'de Kürt sorunu vardır!' diyerek PKK'nin siyasi sloganına sahip çıkmadı mı? 'Türk yok Türkiyelilik var!' diyen Başbakan Erdoğan, PKK'nin sloganına sahip çıkmış olmadı mı? Şimdi ne hakla çıkıp da azdırdıkları PKK can alırken PKK'yı değil de şehit cenazelerine katılanları; terörü lanetliyenleri eleştirir bu Başbakan?

DAHA ÇOK DEMOKRASİ DAHA ÇOK ŞEHİT
Türk Ordusu, aylardır Hükümet'i uyarıyor: Terör, Kuzey Irak'ta, Barzani ve Talabani tarafından destekleniyor; ABD tarafından şımartılıyor. Bunlar içeride demokratik hakları kullanarak örgütleniyorlar, yayılıyorlar. Demokrasi adına yapılan değişiklikler, Türk milletine değil bölücü örgüte yarıyor.
Durum tehlikelidir. Bu yüzden terörü besleyen mevziler çökertilmelidir. Bunun için Türk Ordusu'nun Kuzey Irak'a operasyon yapması şarttır. Bu harekat için de hükümetin karar alması gerekir. Eğer siyasi irade resmi karar almaz ise Türk ordusunun harekati uluslararası arenada gayrimeşru duruma düşer.
Hükümet; askerin harekatının meşrulaştırılması anlamına gelen Bakanlar Kurulu kararını ve TBMM kararını bir an önce çıkartmalıdır..
Başbakan Erdoğan, Türk askerinin terörün belini kırmasını istemiyor ki orduya sınırötesi harekat yapma yetkisini vermiyor. Böylece PKK'yi ayakta tutan dış destek yok edilemiyor.
Erler, subaylar tabutlara diziliyor... Millet buna isyan edince de Başbakan Erdoğan konuşuyor: Şehit cenazeleri üzerinden siyaset yapmayın.
Peki ne yapacaktı şehit aileleri; 'Vuranın ellerine sağlık; vurana yolu açan Başbakan da sağ olsun!' mu diyeceklerdi?

YOBAZ BÖYLEDİR
Asker düşmanlığı, bunların kromozomlarına işlenmiştir. Hükümet'in basındaki bir numaralı destekçileri Fethullahçı taifeden söz ediyorum. Efendileri, onlara; 'Sezdirmeden sistemin kılcal damarlarına kadar sızın!' emrini verdi; onlar da sızdılar... Polisteler, adliyedeler, milli eğitimdeler, müşavirlikteler, her yerdeler... Ve basındalar... Star'ı onlara sattılar. Bugün onların oldu. Zaman Gazetesi ise bunların Kabesi... İşaret, Amerika'da oturan Fethullah'tan oraya geliyor. Bunlara Yeni Şafak'ı ve küfürcü-şantajcı Vakit Gazetesi'ni de ekleyin. Basındaki Fethullahçı tosuncuklar, askeri kötülemek için çok ince numaralar çekerler. Bunlardan birisi, 'Güneydoğuda erler savaşıyor, subaylar kaçıyor!' anlamına gelen yazı döşenmiş. Sanki o erler oraya, kendi kafalarına göre pikniğe gidiyorlar da...
Bu yobazcık, bunca subayımız şehit olmuşken onları görmezden gelir... Yobazcıklar; 'Yahu bu güneydoğuya hep sıradan insanlaırn çocukları gidiyor; neden zenginlerin çocukları; neden başbakanların çocukları gitmiyor?' diye asla sormaz; soramaz.
Hele hele; ehliyet alabilen oğluna çürük raporu alan ve onu askerden kaçıran bir başbakana bu yobazcıklar asla söz edemezler...
Sonra da Allah'tan, Kuran'dan söz ederek sıradan insanları kandırırlar. Allah, kimseyi bunların durumuna düşürmesin.
(NOT: Abdullah Gül'ün dünkü Hürriyet'te yer alan 'Her şeyi göze aldık!' içerikli açıklaması; hiçbir şey yapmadıklarını ve yapmayacaklarını gösteren uyduruk bir açıklamadır. Bunlar; sıkıştıkları için kamuoyunu oyalamaya çalışıyorlar.)
__________________
ALLAH AFFEDER ÇARŞI AFFETMEZ!!!

BAŞBAKAN ŞEHİT YAKINLARINA "GÖREVLENDİRİLMİŞ TERBİYESİZLER" DEDİ
YETER ARTIK TÜRBAN KONUSUNU BIRAKIN
TERÖRE ÖNCELİK VERİN
DAHA KAÇ ŞEHİT VERECEĞİZ
YETER ARTIK
HÜKÜMET İSTİFA!!!
Al Percino Ofline