Mustafa Kemal Atatürk ATATÜRK HAKKINDA SÖYLEMEK İSTEDİKLERİM
Atatürk, bir Türk'ün, Türk olmakla övünebileceği en önemli mirastır. İçinde yaşadığı şartlara adeta meydan okurcasına kendisini geliştirmiş ve koca bir milleti imkansız sanılan bir zaferle tanıştırmıştır. Bırakın zaferi, savaşmayı bile düşünmeyen insanlar, onun kurduğu demokratik cumhuriyetle tanışmışlardır.
Bu gün Atatürkçülük denen şey, o zamanlar delilik sayılmıştı. Tarihte, sıradan bir insan olarak dünyaya gelip ve onun yapabildiği devrimleri yapma kudretine erişen başka bir insan olmamıştır. Bu devrimler, Atatürk'ün o muhteşem zekasıyla inanılamayacak kadar kısa zamanlarda vücut bulmuştur.
Hayatını Türk milletine adayan Atatürk, bir liderde olması gereken tüm vasıflara sahipti. İçinde büyüdüğü o savaş yıllarına ve fukaralığa rağmen, bugüne kadar kendisi kadar şık giyinen bir devlet adamı veya asker çıkmamıştır. O zamanlar kıymetini pek az insanın kavradığı "fotoğraf" olgusunu öyle iyi anlamıştır ki, bugün bile o kadar çok güzel pozu olan bir devlet adamı yoktur. Çok konuşan değildi, fakat öyle dolu bir insandı ki veciz sözleri ve diyalogları kitaplar doldurdu. Kendisiyle asla çelişmeyen, çok vurucu bir üslubu vardı.
Şık, bakımlı, zarif bir devlet adamı iken, zamanı geldiğinde sert, otoriter, cesur ve çok zeki bir asker de olabilmişti. Atatürk,şartların ortaya çıkardığı değil, şartları zorlayarak kendine tarihte parlak sayfalar açan ve imkansızlıklar içinden çıkan bir mucizenin adıdır.
Tüm imkansızlıklar içinde kurduğu bu güzel ve temelleri sağlam sistemde yetişen hiç kimsenin Atatürk'e dil uzatmaya hakkı yoktur. Lüzumsuz işlerin arkasına onun o şerefli ideolojisini koyanlara da söylenmiş bir söz vardır: "Atatürkçülük sadece laf değil." ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kasdedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve delâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilirler.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti'ni kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! (1927)
__________________ Bazı ölümler uzun, Bütün hayatlar ÇARŞI'ymış!!!! |