Üyelik tarihi: Feb 2006 Yaş: 42
Mesajlar: 1.942
Tecrübe Puanı: 22   | Güven Taner-tümerden nefis vole | | Tümer'den nefis vole
Beşiktaş ile sözleşmesi biten ve bu yıl sonunda askerlik görevine başlaması gereken 32 yaşındaki Tümer Metin, bir yandan Beşiktaş ile diyalog halinde iken bir yandan da, Fenerbahçe başkanlığından kesinlikle ayrılacağını toplum önünde net bir biçimde açıklayan Aziz Yıldırım ile konuştu.
Ve Fenerbahçe ile anlaştı.
Üç yıllık sözleşme eğer askerlik ertelemesi gerçekleşmez ise, bir yıl sonra feshedilecek.
Gelişmeler inanılır gibi değil.
İnanılmaz bulduğum, bir profesyonel olan Tümer'in iki kulüple birden konuşması ve Fenerbahçe ile anlaşması değil... Gelişmelerin biçimine ve nedenine şaşıyorum.
Fenerbahçe'nin Tümer gibi, verimde devamlılığı olmayan ve belki askerliğe başlayacağı için hemen hemen hiç yararlanamayacağı bir adam ile anlaşması şaşırtıcı elbette!
Tümer Fenerbahçe'nin ihtiyacı değil çünkü.
Hele sözü edilen, yılda iki trilyon gibi rakamlarla!
Olay, bir futbolcu ihtiyacını karşılamaktan çok, Nobre nedeni ile 'misilleme' gereksinimini yerine getirmeye benziyor...
Dilerim Tümer Fenerbahçe'ye yararlı olur. Alex ile birlikte orta alanı güçlendirir ve dilerim Appiah ile Aurelio'ya Tanrı, sahip oldukları enerjilerinden fazlasını verir. Dilerim Fenerbahçe yeni bir problem sahibi olmaz.
Beşiktaş'a kayıp mı?
Tümer'in ayrılışı Beşiktaş için bir kayıp olmayacaktır.
Tigana, "Tümer benim kadrom için zorunluğu değil, ancak maç başına normal bir paraya oynamayı kabul ederse, kalabilir. Ondan zaman zaman yararlanırım" derken, onu en gerçekçi biçimde değerlendirmişti. Bu bakış açısı Tümer'in bir kayıp olmayacağını gösteriyor.
Futboluna, Beşiktaş'a verdiklerinin sürekli olup olmadığına, yaşına ve henüz netlik kazanmamış askerlik duruma bakarsanız da Tümer'in Beşiktaş için bir kayıp olmadığını göreceksiniz. Haa bunları söylerken hakkını da yemeyelim. Tümer ara sıra, havasında olursa iyi işlere imza atmış ve atabilecek bir oyuncu. Fenerbahçe'de kazanacağı yeni mesleksel konsantrasyon ile çok verimli de olabilir.
Ancak, henüz askerlik sorunu çözümlenmemiş 32 yaşındaki bir adamla gelecek planı yapmayı çok akılcı görmemek gerekir.
Kuşkusuz Fenerbahçe kulübünün bileceği iş ama, toplum karşısına ciddi bir adam olarak çıkıp, "Ayrılıyorum" diyen ve yönetim kuruluna kongre kararı aldıran bir Başkan, bir ay sonra göreve gelecek yeni bir yönetimi, verimi belirsiz bir futbolcu ile çalışmaya nasıl bağlıyor? Bu konu bir yanıyla iyilik gibi görünse de öteki yüzüyle sevimsiz.
Fenerbahçe'nin Tümer'i alışı bir 'misilleme' gibi duruyor. Bu işten kazançlı çıkan elbette Tümer olacak. Para kazanacak. O bu yıl ki en güçlü volelerinden birini attı. Kulüplerin 'misilleme' gibi duygusal yaklaşımla transfer yapmaları da bana sevimsiz geliyor. Zararını futbolumuz özellikle yurt dışı piyasalarda çekiyor. İçerideki canavarlar, dışarıda kuzu bile olamıyorlar...
6 YABANCI VE YILDIRIM
Aziz Yıldırım'ın bu yıl bayrağını açtığı "Yabancı sayısı sınırlandırılmasının kaldırılmasını" yıllardır savunuyorum. Sürekli okuyanlarım gerekçelerimi de biliyorlar. Sayı sınırlı tutularak; maddi olanaklarını Devletin denetimi altında geliştirmiş bir kulübün ülkenin sınırlarından taşıp dünyanın önüne geçmesini engellenmemelidir.
Dört beş yılda bir, vermediği vergilerini kitabına uydurup sileceğinize, kulüpleri sıkı bir denetim altında tutarsınız, onları yönetenler büyük bir beceri örneği göstererek kulüplerini büyütmüşlerse, önlerini açar dünyaya kafa tutacak hale gelmelerine izin verirsiniz.
Konunun bu tarafını bugün fazla genişletmeyelim.
Bugün üzerinde yoğunlaşmak istediğim, Aziz yıldırım'ın Star TV'deki açıklamalarının bir bölümü. Yıldırım o denli gergin ki, toplumsal düşüncesi yerine kendi duygularının savunmasını yapıyor!
"Yabancı sayısının artırılmasını, Aziz Yıldırım'ı engellemek için istemiyorlar" diyor! Oysa yabancı sayısının artırılmasının ülkeye neler kazandıracağını anlatmalı. Toplumu, Federasyonu buna ikna etmeli.
"Aziz Yıldırım ile Fenerbahçe istediği noktaya geldi. Avrupa'dan istediğini alıyor, diğerleri alamıyor diye önümüzü kesiyorlar" demekte!
Bir tez böyle mi savunulur? Konuyu toplumsal halde tutmalı, bireye indirmemeli. O zaman zorluk çeker. Kendi kendini yıpratır.
Aziz Yıldırım'ı, kulübünü 'çok para harcayabilecek' hale getirdiği için alkışlıyorum, ama, o paraları harcadığı futbolcularla ne ürettiğini de düşünmesini istiyorum. Alex'ler, Anelka'lar, Appiah'lar ve onlar kadar değerli daha bir çok yerli adamla, bu yıl Fenerbahçe'nin elinde yalnızca üç mavi bayrak var!
Yıldırım, yabancı sayısı konusunda, doğru hedefe
yanlış ya da yetersiz gerekçelerle gidiyor.
Bu tür gerginlikler üreterek çözüme varıldığı,
bir kazanıma ulaşıldığı görülmemiştir.
Tigana'nın Mercimek'e bakışı
Beşiktaş'ın yeni transferlerini beğenmeyenler var. Özellikle Baki Mercimek hiç olumlu not alamıyor.
Bu duruma onu isteyen Tigana'nın verdiği yanıt ilginç:
"Gökhan Güleç'i alırken de, Gaziantepspor'un başkanı bile 'altı ay içinde geri gönderir' demişti!"
Tigana, Gökhan Güleç, Baki Mercimek ve Burak Yılmaz'ı ligin devre arasında Antalya'da yapılan genişletilmiş ulusal takım çalışmalarında izlemiş ve onlarda bir gelecek görmüştü.
Gökhan Güleç'in işe yaramadığını ve onda iyi bir gelecek olmadığını hiç kimse iddia edemez.
Bir teknik adamın en değerli özelliği, futbolcunun geleceğini görebilmek ve transferde alacağı futbolcuların bir arada nasıl bir verimlilik göstereceğini kestirebilmektir.
Futbolcu kadrosunu geniş çapta yenilenmek durumunda kalmış kulüpler, çok daha geniş olan ama sınırlama kıskacına sokulmuş dış piyasa kadar iç piyasaya da eğilmek zorundalar. İçeride ürün kıtsa, yaratıcı olmak durumundalar. Böyle zamanda adı henüz büyümemiş adamları uyumlu bir biçimde bir araya getirmek ve onların 'büyüme isteklerini, başarıya olan açlıklarını' verim için kullanmak gerekir.
Beşiktaş'ın bir yandan yıldız kovalarken bir yandan birlikte yıldızlaşacak adamlara yatırım yapmasını düşünce olarak yanlış görmemelidir. |