Pirus zaferi
Buna kısaca, "galibi olmayan" zafer denir. Pirus zaferi, askeri ve siyasi literatürde sıkça kullanılan bir kavramdır. Ağır kayıplar verilerek kazanılan, aslında kazananın da kaybetmeye mahkum olduğu galibiyetleri anlatmak için bu ifade kullanılır. Makedon İmparatoru, Büyük İskender'in akrabası Epir Kralı Pirus; M.Ö. 280'li yıllarda İtalya'ya fetihe gider. Pirus'un 20 fil desteğinde güçlü bir ordusu vardır. Çok kanlı bir savaş olur. Romalılar, topraklarını büyük bir özveri ile savunur. Ne pahasına olursa olsun, zafer kazanmak isteyen Pirus geri çekilmez. İki tarafın da büyük kayıplar verdiği savaşlardan Pirus galip çıkar. Bazı kaynaklara göre Pirus, önemsiz zaferler için ordusunun neredeyse tamamını heba etmiştir. İddiaya göre Pirus, "Tanrım bana bir daha böyle zafer verme" demiştir. O zamandan bu yana sahte zaferleri, yenenin de yenilmeye mahkum olduğu galibiyetleri anlatmak için Pirus zaferi ifadesi kullanılır. Ne demek istediğimi anladınız... Bugünlerde enteresan transferler oluyor ya... F.Bahçe'den Beşiktaş'a bir oyuncu geliyor, kamuoyunda "bomba" transfer olarak büyük patlama yapıyor. Beşiktaş tarafı, olayı kazanılmış bir zafer olarak görüyor. Sonra bir bakıyorsunuz Tümer, bir gece yarısı Beşiktaş'tan tekneye atlayıp Kadıköy'e geçiyor ve üstündeki forma birderbire renk değiştiriyor. Kamuoyunun bu olaya yorumu şöyle oluyor: Kadıköy misillemesi! Arkadaşlar, bırakalım artık böyle şeyleri... Nasıl bu ülkeyi bölmek için binbir adet sinsi faaliyet gösterenler varsa, zaten bölünmüş olan futbolmuzu birkaç balta vurarak daha da bölmeyelim. Bakın geçenlerde birbirlerini her gün top atışına tutan siyasiler, en azından beraber poz vermek için, göstermelik de olsa birkaç saniyeliğine yan yana gelip, ellerini havada birleştirdiler. Faydası olur mu? Bilemem... Ama hiç olmazsa tarihe geçen bir kayıt olarak literatürde tebessümlü bir yer bulur. Bir "tebessüm" daha! |