Medyada Beşiktaş Yönetim Kurulu Üyelerinin sözleri sürekli yer bulmaya başladı. Beşiktaş yöneticilerinden Sinan Vardar'ın Fenerbahçe'nin 33 yaşında olan Tümer'e 3 yıl için 6 milyon Avro ödediğini söyleyerek ''UEFA Kriterleri geliyor, ama Fenerbahçe 33 yaşındaki bir futbolcuya böyle bir para veriyor'' demesi ilginç idi. Çünkü Beşiktaşlıların aklına Ailton geliyordu!
Böylece ortada Tümer'e karşı bir linç gösterisine dönmeye başlayan bir tablo ortaya çıktı.
Ancak bazı gerçekleri kamufle etmenin Beşiktaş yöneticilerine ve Beşiktaş'a bir fayda sağlamayacağı da bir gerçektir.
Öncelikle kontratı sona eren bir futbolcu ile kontratı yenilemeden "takım kaptanlığını ona veriyoruz". "Gelecek sene tüm planlarımızı ona göre yapıyoruz" gibi sözler ile açıklamalar yapıp aynı özelliklere yakın Sergen'i de iftiharla kapının önüne koymaya kalkmak büyük bit hata idi.
Yönetim kurulu böyle bir kararı oy birliği ile alıyorsa bunları açıklamadan önce bir sonraki senenin tüm planını yaptığı oyuncu ile kontratını yenilemesi lazımdı.
Hatta bu kontratın lig bitmeden yapılması gerekiyordu. Tümer'in askerlik ile ilgili durumundan ötürü kontratta şerh koyulup, yurt dışına gitmesi halinde askerlik sorununu halledene kadar belirli şartnameler ile karşılıklı anlaşma maddeleri düzenlenebilirdi.
Beşiktaş Kulübü büyük bir kulüptür. Büyük kulüpleri amatörce yönetmek ve bu durumu başka hallere sokmak doğru değildir.
Beşiktaş Yönetim Kurulu 2 sezondur kulübü, hem sportif başarısızlıklarla dolu hem de Beşiktaş etiğine hiç uygun olmayacak şekilde yönetmektedir.
Maddi durum daha da vahimdir. Borçlanma hızla büyümektedir. Eldeki kaynaklar da ileriye dönük hızla tüketilmektedir.
Hal böyle iken Yıldırım Demirören, Haluk Ulusoy-Aziz Yıldırım kavgasında yakın ailevi ilişkileri vasıtasıyla acemice taraf olmuştur.
Gereksiz Gerilim
Gereksiz bir şekilde Aziz Yıldırım ile kavgaya girmiş ve gereksizce de Fenerbahçe'nin futbolcularına göz dikmiştir.
Ancak Demirören'in futbolla ilgisi az olduğu için Fenerbahçe'nin işine yaramadığı belli olan ve hiçbir Avrupa maçında varlık gösteremeyen Nobre'yi alma planı Fenerbahçe'nin Nobre'yi serbest bırakması ile fiyaskoya dönüştü.
Fenerbahçe'de şimdi Nobre'nin 11 numaralı forması ile Beşiktaş kaptanı Tümer'in resimlerini boy boy nazire yaparcasına gösteriyor.
Demirören'den yine en ufak bir ses yok, aynı Cordoba olayında olduğu gibi.
Kupa maçından sonra hediye olarak Tümer'e aldığı 55.000 dolarlık saatte cabası!
Tuhaf olan şeylerden biri ise Türkiye'de futbolcular ile Başkanın sürekli olarak ilgi ve alaka içinde olmaları!
Beşiktaş maçı kazanıyor; futbolcu ben başkan ile konuşacağım diye sözler söylüyor!
Kimse demiyor ki ya bu ne samimiyet vs vs.
Bir de elinizdeki Sergen Yalçın gibi kulübün simgesi olmuş takım kaptanınızı"Bize zamanında gereğini yapmıştı. Şimdi sıra bizde diyerek" kapı önüne koyarsanız, diğer futbolcular acaba sıra bize ne zaman gelir demezler mi?
Hatta bu konuda 100. yıl şampiyonluğunda emekleri yadsınamaz Ronaldo, Zago, Giunthi, Emre Aşık, Yasin Sülün ve yine alt yapıdan gelen Ali Cansun, Cordoba örnekleri var iken.
Diğer taraftan da Okan Koç, Tayfun Korkut, Juanfran, Adem Dursun, Youla, Çağdaş vs vs var iken…
Şimdi yönetim kurulu üyelerinin nerelerde yanlış yaptıklarını düşünme zamanı hem de saatlerce günlerce ara verilmeden yapılacak Yönetim Kurulu Toplantıları ile…
Çünkü Beşiktaş taraftarı bu sene saha içinde Fenerbahçe ile rekabet istiyor.
Çünkü Beşiktaş taraftarı Galatasaray'ın değil kendi takımların şampiyon olmasını istiyor.
Bu Tümer Metin olayı belki bundan sonra özeleştiri yapma fırsatını Beşiktaşlı yöneticilere tanır.
Neticede Beşiktaş kulübünden çok Tümer'ler gelir gider ve Tümer sadece bir bireydir.
Ama Beşiktaş Cumhuriyet tarihinden eski bir kulüptür.