|    Yardımcı Admin    
				  Üyelik tarihi: Mar 2006  Yaş: 41  
					Mesajlar: 23.645
				     |      Beşiktaş'ı satın alabilirim   |   |         Yurtdışında yaşayan en zengin Azeri olan Mubariz  Mansimov, Türk vatandaşı oldu. Sahip olduğu 129 gemi ile deniz taşımacılığında  dünyanın ilk beşinde yer alan Mansimov Beşiktaş' satın almak istediğini  söyledi 
Yurtdışında yaşayan en zengin Azeri  olan Mubariz Mansimov, Türk vatandaşı oldu. Sahip olduğu 129 gemi ile deniz  taşımacılığında dünyanın ilk beşinde yer alan ve 48 şirketten oluşan grubunun  tüm yönetimini İstanbul'a taşımaya hazırlanıyor. Ayrıca sağlık ve inşaat  sektörlerinde büyük çapta yatırımlara hazırlanıyor.   
Yukos'un, Rusya'da  görülen en kirli yöntemlerle oligark olmakla ünlenen eski patronu Mikhail  Kodorkovski bir yerde şöyle demişti: "Çok para kazanmanın en iyi yolu, kontrol  edilen kaostur." Yeltsin'in ekonomik anarşi dönemi iktidara aç 22 genç kurdun  ülkenin temel zenginliklerini paylaşmasıyla son buldu. Aralarından siyasi ve  yönetsel becerilere sahip pek azı elde ettiği serveti korumayı başarabildi. Bu  şanslı azınlık, destekçileri ve devasa kampanyaları sayesinde saygın birer altın  çocuk imajı edindiler. Haklarında sipariş üzerine karbon kağıdıyla çoğaltılmış  gibi makaleler yayınlandı.    
İçlerinden Boris Berezovski gibi servetinin  verdiği güçle siyasi oyunlar oynamak isteyenler ise sivri dillerinin faturasını  ülkelerinden kaçarak ve ellerindekinin yok oluşuna tanıklık ederek ödedi.  Rusya'nın petrol milyarderi işadamlarından Mihail Gutseriyev de ülkesinden  kaçmak zorunda kalanlardandı. Yakınları, en son Azerbaycan'da görülen  Gutseriyev'in, Bakü'deki bir camide oğlu Cengizhan'ın cesediyle beş saat  geçirdiğini söylüyordu. Kremlin'in kara listesine giren Vladimir Gusinski'nin de  medya imparatorluğu yıkıldı, çareyi İspanya'ya kaçmakta buldu. Putin,  1990'lardaki özelleştirmeler yoluyla eski Sovyet ekonomik varlıklarını ucuza  kapatan kurtları bir bir avlıyor. Bu konuda hala ürkütücü bir kafa karışıklığı  var: Sıradaki kim?   
Kara listeye girip kaçabilenler denizaşırı ülkelerde  retrovirüs gibi yuvalanıp, saklanıp, bekliyor. Kartlarını doğru oynayanlar ise  servetlerini büyütmeye devam ediyor. Eski Sovyet varlıklarını özelleştirme  yoluyla satın alanların tamamı lanetlenmedi elbette. Azeri işadamı Mubariz  Mansimov seçilmiş bir oligark değildi.    
Bugün dünyanın en büyük beş  denizcilik şirketinden biri olarak gösterilen Palmali Grubu'nun sahibi ve bunu  büyük ölçüde Rusya'da yapılan özelleştirmelere borçlu. Oligarklar gibi bürokrat  kökenli olmasa da bir dönem Rus iç istihbaratında çalışmış eski bir asker. Eski  istihbaratçı ve işadamı kimlikleri arasındaki ince çizgi Akatlar'da bulunan beş  katlı Palmali Grubu'nun yönetim binasının hemen girişinde bulanıklaşıyor. Kale  gibi korunan binaya -özel izinli sekiz kişi haricinde- hiç kimse cep telefonu  ile giremiyor. İletişim koordinatörü, bu kurala Rusya'dan gelen devlet  görevlilerinin bile uymak zorunda olduğunu söylüyor.   
Akatlar'da trafiğin  en yoğun olduğu zamanda, yanı başındaki Şişli Terakki Lisesi'nin gürültüsüne  rağmen bina içinde sadece klimaların estirdiği rüzgarın sesi duyuluyor. Binayı  örümcek ağı gibi kaplayan kameralar, bir an bile yanınızdan eksik olmayan  güvenlik elemanları…   
Mansimov, tıpkı oligarklar gibi içinde büyüklük  DNA'sını barındırıyor. Güç ve zenginlik tutkusunu uluorta yaşayan, egolarıyla  güneş ışığını bile karartan oligarkların tersine gözlerden uzak bir tarzı temsil  ediyor. Şirketlerinin başarılarını satma konusunda hiç de istekli değil. Hatta  gazetecilerin kişisel şifrelerini açığa çıkarma girişimlerinden oldukça  rahatsız. Yine de tüm bunlar saklanmasına yetmiyor. İfrata kaçan pahalı zevkleri  onu sürekli ele veriyor.   
3 milyon euro değerinde olduğu tahmin edilen  garajında bulunan ve dünyada sınırlı sayıda üretilmiş Maybach 62, Rolls Royce  Phantom, Bentley Sport Coupe gibi özel yapım otomobilleri onu magazin  haberlerine taşımaya yetiyor. Yapılan haberler pek çok dedikoduyu ve servetinin  kaynağı hakkındaki spekülasyonları da beraberinde getiriyor. Böyle zamanlarda  cini lambaya geri göndermek kolay olmuyor. Bu yüzden çok isteyerek aldığı,  Fransız Dassault firmasının Formula 1 pilotu Michael Schumacher için özel olarak  dekore ettiği Falcon 2000 jeti bile satmak zorunda kalabiliyor.    
Diğer  yandan çok çalışkan. Günde en fazla dört saat uyuyor. Ayda en az 120 saat  uçuyor, pahalı risklere karşı zaafı var. İş hayatında özellikle risk almayı çok  seviyor. Grubu tek başına yönettiği için bu riskleri kolayca alabiliyor. Yatırım  kararlarını yönetim kuruluyla birlikte aldığını söylese de şirketini demir  yumrukla yönettiği her halinden anlaşılıyor. İş hayatında ortak sevmiyor,  kontrolün sürekli kendisinde olmasını istiyor. Çabuk karar verip uygulamaya  geçmek tam onun istediği yönetim tarzı. Kaybetmekten hiç hoşlanmıyor ama arada  bir kaybetmenin tembelliği önlediğine inanıyor. Oldukça cesur, vur ya da ıskala  türünden bir iş anlayışı var.    
Yapılmaması gereken tek şey tereddüt  etmek.  
39 yaşındaki Mansimov'un toplam 18 yılda böyle bir serveti nasıl elde  ettiği konusunda pek bilgi vermek istemiyor. Palmali Grubu'nun bugün  Azerbaycan'dan Rusya'ya, Bulgaristan'dan Yunanistan'a, İran'a kadar 21 ülkede  ofisi var. Sadece denizcilik sektöründe 28 bin kişi istihdam ediyor. Grubun  faaliyet alanındaki diğer şirketler de hesaba katıldığında toplam istihdam  edilen kişi sayısı 45 bini geçiyor.    
Gerçekten ilgi çekici olan ise  filosunda 129 gemi bulunan Mansimov'un akaryakıt taşımacılığındaki yeri.  Mansimov, "Akaryakıt taşımacılığında büyük ihtimalle birinci sırada olabiliriz"  diyor. Rusya'nın iç sularında çalışabilen iki şirketten biri olan Palmali,  Akdeniz-Karadeniz arasında Rusya petrollerinin yüzde 75'ini taşıyor. En büyük  müşterisi ise BP.    
Mansimov, petrolün satış yörüngesi sabit durdukça  engellenemez şekilde büyümeye devam edecek, çünkü sürekli yeni anlaşmalar  yaparak pazar payını artırıyor. 2005 yılında 20 milyon ton akaryakıt ve  türevlerini taşıyan Palmali, 2006'da bu rakamı 62 milyon tona yükseltmeyi  başardı. Geçtiğimiz mayıs ayında Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi'ne (SOCAR) ait  petrolün 10 yıl boyunca taşınması ihalesini de kazanan Mansimov, bu yıl toplam  75 milyon ton akaryakıt ve akaryakıt ürünleri taşımayı hedefliyor.     
Ancak, Mansimov'un filosu bunun ancak yarısını taşımak için yeterli.  Geri kalanı kiralanan gemilerle taşınıyor. Kiralanan gemilerle birlikte filodaki  gemi sayısı 212'ye çıkıyor. Toplam kapasitesi ise 3 milyon 470 bin tona...     
Bu da Türk armatörlerinin işine yarıyor. Çünkü Mansimov ağırlıklı olarak  Türk armatörleriyle çalışmayı tercih ediyor. 2005 yılında Mansimov'un kiraladığı  gemi sayısı 20 idi. Bu rakam 2006 yılında 60'a çıktı. Önümüzdeki yıl kiralanan  gemilerle birlikte toplam kapasitenin 5 milyon tona çıkması planlanıyor.   
Mansimov, "Her yıl 10-15 arası yeni gemi katıyoruz filomuza. Bir yandan da  eskileri satıyoruz. Bütün amacımız filomuzun şu an beş olan yaş ortalamasını  2011 yılında üçe indirmek. Toplam gemi sayımız düşebilir çünkü sipariş  verdiğimiz yeni gemilerin hepsinin taşıma kapasitesi yüksek. Geçen ay bu yılki  onuncu gemimizi teslim aldık" diyor.    
Mansimov, daha önce Tuzla'da bir  tersane kurmuş fakat bir süre sonra satmıştı. Şimdi 40 milyon euroya yakın  yatırımla Tuzla'ya yeni bir tersane daha kurmaya hazırlanıyor: "Artık siparişler  2010 sonrasına ancak verilebiliyor. Büyük gemilerimizi kendimiz yapmak  istiyoruz, bu nedenle Avrupa standartlarında bir tersane inşa edeceğiz" diyor.     
Şaşırtıcı olan Mansimov'un tüm bu filo yenileme çalışmaları için bir  bütçesi olmaması. Mansimov, "6 milyon dolara yaptırdığım gemiyi bugün 18 milyon  dolara satıyorum. Satıştan elde ettiğim gelir yeni gemilerin finansmanını  karşılıyor, hatta üste para bile kalıyor. Navlun ticareti ve gemi inşa  sektöründeki hareketlilik sonucunda gemiler ortalama yüzde 120 prim yaptı. Son  olarak üç gemimizi 90 milyon dolara Çinlilere sattık, şimdi Almanlarla  görüşüyoruz, onlara da sekiz gemi satacağız" diyor.    
Mubariz Mansimov'un  yüzde 99 hissesine sahip olduğu Palmali Grubu'nun denizcilik şirketi 1,5 milyar  dolar civarında bir varlığa sahip. Mansimov'un söylediğine göre buna karşılık  yüzde 50 oranında finansman borcu bulunuyor.  
Palmali Grubu'nun çatısı  altında 48 şirket faaliyet gösteriyor.    
Grubun konsolide cirosu 2006  rakamlarıyla 3 milyar doların üzerinde. Bu yıl yüzde 33 oranında bir büyüme  hedefleniyor. Denizcilik alanında taşımacılık, gemi satışı ve kiralamasının yanı  sıra liman işletmeciliği de yapan grup, Burgaz ve Volga'da Lukoil'e ait iki  liman işletiyor. Ayrıca Rostov'da kendi adına işlettiği ve Azerbaycan'da halen  inşası devam eden birer limanı daha var. Mansimov, bu limanı Azerbaycan'daki  yatırımları için inşa ediyor:    
"Şu ana kadar 9 milyon dolar civarında  para harcadık, en fazla 15 milyon dolarlık bir yatırım daha yaparız.  Azerbaycan'da bir tuğla fabrikamız var, şimdi buna bir de süt fabrikası ilave  ettik. Azerbaycan'ın en büyük süt ve süt ürünleri fabrikasını kurduk. Günlük 100  ton süt işleme kapasitesine sahip. 20 milyon euro tutarında bir yatırım yaptık.  Şimdi bunun yanına 10 milyon dolar yatırımla bir meyve konservesi fabrikası daha  ekleyeceğiz. Bu limanı da ürünlerin taşınması için yapıyoruz."   
Grubun bir  diğer faaliyet alanı ise inşaat. Pal İnşaat, Rusya ve Azerbaycan'da toplu konut  işleri yürütüyor. Şimdi inşaattaki deneyimini Türkiye'ye taşımaya hazırlanıyor.  Mansimov, toplu konut ve hastane projelerine gireceklerini belirtiyor. Grubun  öncelikle Etiler, Levent ve Ulus'taki arsaları değerlendirmeye alınacak.     
Işıklar Holding'in Ulus'taki binasını TMSF'den satın alan grubun bu  alana Avrupa'nın en modern çocuk ve kadın hastalıkları hastanesini kurmak gibi  bir iddiası var. Mansimov, "22 bin metrekarelik bir hastane olacak PalMed. Çocuk  ve kadın hastalıkları ağırlıklı olacak ama diğer bölümleri de içerecek tabii ki.  Türkiye'nin en lüks hastanesi olacağını söyleyebilirim. Planladığımız yatırım  miktarı şimdilik 60 milyon dolar civarında. Önümüzdeki sene hizmete sokmayı  planlıyoruz" diyor.    
Bu hastanenin hedefi öncelikle sayıları giderek  artan orta sınıfın sağlık ihtiyaçlarına cevap verebilmek. Grup, sağlık  sektöründe oldukça büyük bir yatırıma hazırlanıyor aslında. İstanbul'daki  hastaneyi Ankara'da kurulacak yeni bir hastanenin izlemesi planlanıyor. Bunun  yanında Bakü'de de aynı standartlarda bir hastane inşası devam ediyor. Mansimov,  pervasızlığını nakit gücünden alan saldırgan satın alma teklifleri yapabilecek  olanaklara sahip. Zincir hastane yatırımları yapacaklarını ve bu konuda iddialı  olduklarını söylüyor.  
Azeri işadamının ajandasında Türkiye'de yapılacak  toplu konut inşaatlarının yanı sıra Akdeniz'de inşa edilmesi planlanan bir butik  otel projesi de var. Mansimov'un aslında turizm sektörüne girmek gibi bir planı  yok: "45 bin çalışanım var. Bu insanların gelip tatil yapabilecekleri ve  misafirlerimi davet edebileceğim butik bir otel yapmak istiyorum. Turizm bizim  işimiz değil." 
Havacılık, grubun umutlu olduğu bir diğer yatırım alanı.     
Falcon iş jeti üreten Dassault, Yunanistan, Rusya, Azerbaycan gibi  ülkeleri kapsayan bölgede artan ihtiyaca cevap vermek üzere Palmali Havacılık'la  işbirliğine gitti. Fransa ve İsviçre'deki iş yükünü hafifletmeyi planlayan  Dassault şirketi Atatürk Hava Limanı'nda Palmali ortaklığında bir Falcon bakım  merkezi kurdu. İstanbul'daki bakım merkeziyle birlikte yılda iki kez yapılan ve  her biri 30 bin dolar olan Falcon jetlerinin rutin bakım ücreti 5 bin dolara  düşecek.    
Merkezde yılda ortalama 50 jete bakım yapılması planlanıyor.  Grubun ikinci havacılık şirketi olan ve hava taşımacılığı yapan Palaviation  bünyesinde ise Falcon 2000, Falcon 900 EX ve Hawker 800 modellerinde üç jet  bulunuyor. 
Mansimov son olarak Pal Media adlı şirketin çatısı altında 5  milyon dolar yatırımla Pal FM adlı bir radyo kurdu. Bundan sonra Türkiye'de  gittikçe artan oranlarda yatırım yapmayı hedefliyor: "Önümüzdeki yıl Rusya,  Azerbaycan ve Türkiye'de 400 milyon dolar civarında bir yatırım planlıyorum. En  büyük payı Türkiye'deki yatırımlarım oluşturacak" diyor. Bunun ilk adımı olarak  21 ülkede ofisi bulunan grubun tüm yönetimini İstanbul'da topluyor. 2008 yılı  sonuna kadar tamamlanması beklenen bu operasyon sonrasında tüm yatırımlarını  Türkiye'den yönlendirecek.    
Aslında, şirketin yönetimi 1996 yılından beri  büyük ölçüde İstanbul'daydı. Çünkü Türkiye, Mansimov'a ilk şirketini kurduğu  Malta'da bile bulamadığı bir avantaj sağlıyor. Türkiye deniz taşımacılığında  ikinci sicil gemilere sıfır vergi uyguluyor. Bu yıl Türk vatandaşlığına da kabul  edilen Mansimov, bu şekilde "ikinci vatanım" dediği Türkiye'ye yerleşti.     
Mansimov'u böyle bir servetin sahibi yapan Rusya'da esen ve el değmedik  yer bırakmayan değişim rüzgarı. Tıpkı oligarklar gibi özelleştirmenin sunduğu  avantajları iyi değerlendirmiş. Ama asıl tetikleyici unsur, Ermenilere karşı  duyduğu ve çekinmeden dile getirdiği antipati. Mansimov'un 1989 yılında Malta'da  ilk şirketini kurmadan önce farklı bir geçmişi vardı. Çocukluğunda çok haylaz  olan Mansimov, asker olan dedesinin telkinleriyle 13 yaşında Bakü'de askeri  okula gönderilmişti.    
Sonrasında askeri bir yüksekokulu kazanıp üç yıl  boyunca iç istihbarat üzerine eğitim aldı. Sovyet iç istihbaratında aldığı  çeşitli görevlerin ardından 1985 yılında Doğu Almanya'ya tayin edildi. Mansimov,  "Sovyet Ordusu tarihinde Berlin divizyonunda iç istihbarat subayı olarak görev  yapan ilk Azeri, ilk Kafkaslı bendim" diyor. Birkaç yıl sonra komuta kademesinde  yapılan değişiklik sonucu bir Ermeni generalin komutası altında çalışmaya  başlayınca Mansimov'un hayatı da tamamen değişti.    
Mansimov, "Bugün  şirketlerimin herhangi birinde üçüncü nesil bir Ermeni bile olduğunu öğrensem  hemen kovarım. Onlarla ticaret yapmam. Ermenilere karşı hep antipatim oldu.  Ailemde yedi şehit var ve en yaşlısı 21 yaşında. Sevmek zorunda değilim, onlar  da beni sevmesin" diyor. Generalle arasında geçen şiddetli bir tartışmanın  ardından 1989'da istifa ettiğinde askerliği süresince biriktirdiği 20 bin  rubleden başka hiçbir varlığı yoktu.    
Bir buçuk yıl gemilerde aşçılık  yaptıktan sonra üç arkadaşıyla birlikte 150 tonluk bir balıkçı gemisi kiraladı.  Özelleştirmenin başlamgemilerinden birini almaya talip oldu: "O gemileri kimse  almak istemiyordu. Sibirya'dan gemiyi aldık. Geminin nehrin dışında çalışması  imkansızdı. O gemiyi, risk alıp İstanbul'a getirme kararı aldık. Yolda batma  ihtimali yüzde 80'di. Batmadı, Tuzla'da tamir ettirip bu şekilde gemi sahibi  olduk. Ucuz aldık gemiyi, değeri 100 dolarsa 10 dolara almışızdır. İşleri  büyütmemde ise bağlantılarımın etkisi olmadığını söyleyemem. Risk aldım ve  çevremden destek gördüm her işadamı gibi."    
Mansimov'un en güvenli limanı  konumundaki, özenle dekore ettirdiği yönetim binası tıpkı bir terapi merkezi  gibi. Görkemli akvaryumlarda köpekbalığından okyanus balıklarına kadar her türlü  balık var. Binanın beşinci katını adeta bir botanik bahçesi gibi düzenleyen  Mansimov, burada maymunların, köpeklerin bulunduğu küçük bir orman yaratmış.  İstanbul'da 12 köpeği olduğundan bahsediyor. Sadece safkan ırklarla  ilgilenmiyor. Sokak hayvanları için de Rusya ve Azerbaycan'da barınaklar  yaptırmış. İstanbul'da da Beylikdüzü'nde bir hayvan barınağı yaptırmak için  kolları sıvamış:    
" Türkiye'de hayvanlara çok kötü davranılıyor.  Nihayetinde onlar da bir canlı. Köyde yetiştiğim için midir bilmem, çok severim  hayvanları. Onların sevgiye çok ihtiyacı var. Galiba biraz da güçsüzün yanında  durmayı seviyorum." Bundan söz edilmesini istemese de Azerbaycan ve Türkiye'de  okullar yaptırıp bağışlıyor. 
Güçsüzün yanında durma eğilimi iş hayatına da  sirayet etmiş: "Gemi kiralıyoruz örneğin, birinin 30 gemisi var diğerinin iki.  Biz önceliği iki gemisi olana veririz. Armatör piyasasında olanlar bunu bilir.  Bu bence aile terbiyesiyle alakalı. Ağaç kökten büyür. Bize herkesi sevmeyi  öğrettiler. Bunun zenginlikle ya da yoksullukla bir alakası yok."     
Mansimov, bu şekilde Türkiye'de denizcilik alanında bir mentor gibi  çalışıyor. İhtiyacı olan gemileri Türk armatörlerinden kiraladığı gibi bunu bir  ekip çalışmasına dönüştürebiliyor.    
Beşiktaş'ı Seve Seve Satın  Alırım   
Mansimov'un diğer bir yatırım alanı futbol. Milyarder Rus  oligarklar statü sahibi olmanın kolay yolu olarak futbol kulüplerine yatırım  yapma taktiği izlerken, Mansimov bu işe çok önceleri bulaşmış: "Şu anda  Azerbaycan'da Lenkeren Hazar adında bir takımım var. Her sene şampiyonluğu  getiriyor. Ayrıca sponsorluk yaptığım bir başka takım daha var Azerbaycan'da.  Ama hiçbirinin yönetiminde bulunmam. Ben Roman Abramoviç gibi futbol aşığı  değilim. Zaten futbol takımını da ondan çok önce almıştım. Türkiye'de de  Beşiktaş'ı çok beğeniyorum. Bence Türkiye'nin en prestijli takımı, satsalar seve  seve alırım."   
Rakamlarla Palmali   
3 milyar dolar grubun 2006  yılındaki konsolide cirosu.    
45 bin Palmali Grubu'ndaki toplam çalışan  sayısı.   
129 grubun filosundaki gemi sayısı. Bu rakam kiralanan gemilerle  birlikte 212'yi buluyor.    
% 75 Palmali'nin Akdeniz-Karadeniz arasında  taşınan Rusya petrollerinden aldığı pay.    
75 milyon ton grubun bu yıl  taşımayı hedeflediği akaryakıt ve akaryakıt ürünlerinin miktarı.    
20  milyon euro grubun Azerbaycan'da kurduğu süt ve süt ürünleri fabrikasının  maliyeti.   
10 milyon dolar grubun Azerbaycan'da yapımı devam eden konserve  fabrikasının yatırım miktarı.    
60 milyon dolar Ulus'ta inşası devam eden  hastanenin maliyeti.   
400 milyon dolar grubun gelecek yıl Rusya,  Azerbaycan ve Türkiye'de yapmayı planladığı yatırımların tutarı.     
Röportaj: Forbes       |