Müdürüm bana “Ara da şu işin aslını öğren” dedi... Genelde bu toplara girmezdim, çünkü ya fırça yerdik, ya da kimse telefonlara çıkmazdı. Fakat emir, demiri kesti ve ben Juventus kulübünü aradım. Beni basın sorumlusu Marco Girotto’ya bağladılar.
Aslını isterseniz beklemiyordum, yetkili birisi ile konuşabileceğimi. Kendisine sordum “Fenerbahçe, Fonseca için teklif yaptı mı?” Diye.
Bana “Türk menajerler Fonseca’yı Türkiye’ye götürmek için oyuncunun menajeri ile temasa geçmişler, bize durumu bildirdi. Fakat resmi teklif almadık” diye cevap verdi. Bu kadar içten bir açıklama beklemiyordum. Çünkü genelde, “Yok öyle bir şey” diye sorularımız cevaplanır ve yüzümüze telefon kapatılırdı. Resmi yerlerde...
Sonra ben yüz buldum ve sohbete devam ettim... Sohbetin ilerleyen dakikalarında Bay Girotto bana, “Tutto Sport, bu transfer döneminde bize tam 72 futbolcuyu transfer ettirdi. O yüzden artık tüm soruları içtenlikle yanıtlıyoruz. Kimseyi yanıltmak istemiyoruz” diye...
Bu beni çok şaşırtmıştı. Bizim büyük camiaların yöneticileri ile pek alakam yoktur. Ama görüyorum ki yine ortada isimler yağmur gibi dolanıyor. Gazeteler tiraj almak uğruna komik duruma düşmek pahasına futbolcu isimleri yazıyorlar.
Adriano, Sol Campbell, Drogba, Roberto Carlos, Totti bunlardan bazıları... Şimdi tek tek bu adamlar neden Türkiye’ye gelmezi anlatmayacağım. Çünkü hepiniz artık bunun nedenlerini belki de benden daha iyi biliyorsunuz.
Ben başka bir yönden bakmak istiyorum olaya. Gelin büyük takımların yöneticileri; artık eski aptal devirler kapandı, kimse rakibinin elinden oyuncu almak için transfer yapmıyor.
Alacağınız, listenizde olan, görüştüğünüz isimleri medyaya bir basın toplantısı ile aktarın. Herkes hangi oyuncuyu istediğinizi bilsin, siz de gizli saklı olmadan işlerinizi halledin. Ocak’ta transfer yaptığınızda bile bunu açık açık gazetelere bildirin. Hem gazeteler taraftarınızı yolunacak kaz gibi görüp, onlara hayal satarak tiraj almasınlar, hem de siz “Vay bizim takım şunu alacaktı, bak almadı” diyen taraftarların sitemlerinden kurtulun.
Yalanın önüne başka türlü geçemezsiniz. Çünkü Yıldırım başkan olduğu dönemde bazı gazeteleri yalanlamaktan yorulmuş, sonra da vazgeçmişti.
Mesela Roberto Carlos, Fener bana teklif yapmadı diye avazı çıktığı kadar bağırdı ama bizim güzide basın inatla adamı getirmeye çalışıyor. Aynı şey Campbell için de geçerli. Adamlar daha ne desin.
Ben görmedim, duymadım, bilmiyorum ama Fenerbahçe’nin artık yalanlama yapmamasının nedenini kendimce çözdüm. Bence gazeteleri arayan spor müdürleri, “Aman başkan lig bitti, transfer dönemi başladı. Gazete satma dönemimiz. Bizi yalanlamayın. Hem sizin isminiz büyük yıldızlarla anılsın hem de biz gazete satalım. Bu dönemde transfer haberi kimsenin de canını sıkmayacaktır” demişlerdir. Tabii bu kesinlikle benim şahsi ‘komplo teorim’...
Ben naçizane yalan haberin ve takımların yalan haber malzemesi olmasının yolunu gösterdim. Uygulamak isteyene...
