|    Moderator    
				  Üyelik tarihi: Aug 2006  Yaş: 40  
					Mesajlar: 6.655
				   Tecrübe Puanı:  26     |      Subay Kızı'nın Terleten Sorusu   |   |         Subay kızının terleten sorusu     Başbakan Erdoğan, Oxford Üniversitesi'nde konuştu.     Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör mağduru 
olsun-olmasın herkesin teröre karşı işbirliği yapmasının kaçınılmaz olduğunu belirterek, Türkiye'nin terörizmle mücadele konusunda meşru 
müdafa hakkını kullanmakta son derece kararlı olduğunu bildirdi.   
Başbakan Erdoğan, "Hiç kimsenin, hiçbir ülkenin teröre destek vermesine, teröre göz yummasına, terörü finanse etmesine ya da teröre 
zemin hazırlamasına tahammülümüz kalmamıştır" dedi.   
İngiltere Başbakanı Gordon Brown'ın davetlisi olarak İngiltere'ye gelen başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bakanı Mehmet Aydın, eşi Emine 
Erdoğan, Türkiye'nin Londra Büyükelçisi Yiğit Alpogan ve öteki yetkililerle birlikte havaalanından direkt olarak Oxford Üniversitesi'ne geldi.   
Üniversite bünyesinde 100 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren düşünce kuruluşu Oxford Union'da yetkililerle birlikte bir akşam yemeği yiyenBaşbakan Erdoğan, daha sonra öğrenciler ve öğretim görevlilerinden oluşan üyelere bir konuşma yaptı.   
Sözlerine dünyanın en tanınmış ve köklü düşünce kuruluşlarından birinin 
üyelerine hitap etmekten duyduğu mutluluğu dile getirerek başlayan 
Başbakan Erdoğan, konuşmasının ilk bölümüne Türkiye ile İngiltere 
arasındaki kökleri tarihe dayanan yakın ilişkilere dikkat çekerek 
başladı. İngiltere'de 200 bini aşkın Türk'ün yaşadığını ve bu ülkedeki 
Türk toplumunun İngilizlerle bütünleşmiş bir yaşam sürdürdüklerini 
hatırlatan Başbakan Erdoğan, aynı şekilde Türkiye'de de gayrimenkul 
sahibi 17 bini aşkın İngiliz vatandaşının yaşamakta olduğunu bildirdi.   
Türkiye'de enerji, gıda ve telekomünikasyon gibi sektörlerde 1500 ü 
aşkın İngiliz şirketinin bulunduğunu ve en son sezonda ülkeyi 1.600.000 
İngiliz turistin ziyaret ettiğini belirten başbakan Erdoğan, 
İngiltere'nin Türkiye'nin en çok ihracat yaptığı ülkeler sıralamasında 
da ikinci durumda bulunduğuna işaret etti.   
Başbakan Erdoğan, Türkiye ile İngiltere'nin ekonomik işbirliğinin yanı 
sıra siyasi ve askeri açıdan da tarihi eskilere dayanan bir işbirliği 
içinde olduklarını da kaydederek, Türkiye'nin laik, demokratik çoğulcu 
devlet yapısını benimsemiş, halkının büyük çoğunluğu Müslüman bir ülke 
olduğunu anlattı.   
Türkiye'nin yakın komşularıyla temas içinde, batıyla yoğun işbirliğini 
de gerçekleştirmeyi başarmış bir ülke olduğuna işaret eden Başbakan 
Erdoğan, "Türkiye'nin laik ve Müslüman bir ülke olarak AB'ye katılım 
müzakerelerini sürdürmesi bölge ülkeleri için önemli bir örnek teşkil 
etmektedir" dedi.   
Uluslararası sistemin soğuk savaş sonrası dönüşümünü henüz 
tamamlayamamış olmasının yeni risk ve tehditleri ortaya getirdiğini de 
belirten başbakan Erdoğan, farklı medeniyetlerin birleşme noktasındaki 
Türkiye'nin bu riskleri ve tehditleri yakından hissettiğini belirtti.   
Küresel terörizm, kitle imha silahlarının yayılması, kültürel 
çatışmalar, gelir dengesizlikleri gibi tehditlerin bunlardan sadece 
birkaçı olduğunu da belirten başbakan Erdoğan, "böyle bir ortamda 
Türkiye, bölgesinde bir istikrar sembolü olarak, kalıcı barış, güven ve 
refahın oluşmasına katkıda bulunmayı başlıca hedef olarak 
belirlemiştir" diye konuştu.    TERÖR   
"Son yıllarda Türkiye'de, ABD'de ve İngiltere'de ve diğer Avrupa 
ülkelerinde yapılan terörist saldırıların üzüntüsünü hepimiz derinden 
hissettik" diyen başbakan Erdoğan, "İngiliz toplumu inanıyorum ki, hem 
İstanbul'da hem İngiltere'de yaşanan terörist saldırılar yüzünden 
herhalde bizimle aynı hassasiyeti taşıyordur" şeklinde konuştu.   
Başbakan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: 
"Küreselleşme çağında terör ve terörist artık sınır tanımıyor. Bu sınır 
tanımamazlık karşısında terör mağduru olsun veya olmasın her ülkenin 
teröre karşı işbirliği yapması kaçınılmaz bir hal almıştır. Küresel 
teröre karşı küresel bir işbirliği geliştirilmesi, ortak bir mücadele 
platformu oluşturulması tüm toplumlar için hayati derecede önem 
taşımaktadır. Şu gerçeği kesinlikle görmek zorundayız. Herkesin güvende 
olmadığı bir dünyada, kimse kendisini güvende hissedemez. Gerçek anlamda 
güvende olamaz. Türkiye her zaman ve zeminde teröre karşı net bir tavır 
ortaya koymuş, güvenlik ve insani yardım amaçlı görevlerde aktif roller 
üstlenmiştir. Türkiye Afganistan'da iki kez ISAF komutası üstlendiyse, 
Bosna'ya, Somali'ye, Kore'ye asker gönderdiyse bu sorumluluk duygusunun 
sonucudur. Türkiye bu çabaları ve samimi gayretlerine karşılık maalesef 
aynı samimi yaklaşımı dost ve müttefiklerden yeteri derecede 
görememiştir. Türkiye terörizmle mücadele konusunda meşru müdafa hakkını 
en üst düzeyde kullanmak konusunda son derece kararlıdır." 
"Hiç kimsenin, hiçbir ülkenin teröre destek vermesine, teröre göz 
yummasına, terörü finanse etmesine ya da teröre zemin hazırlamasına 
tahammülümüz kalmamıştır" diyen başbakan Erdoğan, örgütleri terörist 
olarak adlandırmak ya da tanımanın yetmediğini, "terörist örgütlerle ve 
yan kuruluşlarıyla birlikte mücadele etmek, finansal, diplomatik, askeri 
ve siyasi desteğini kesmek gerekiyor" dedi.    IRAK'IN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ   
Irak'ın Türkiye açısından son derece önemli bir konu haline geldiğini, 
Türkiye'nin Irak'ın toprak bütünlüğünün korunmasına özel önem 
atfettiğini de vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:: 
"Irak'ın bölünmesine kesinlikle karşıyız. Siyasi birliğinin, 
bütünlüğünün korunmasından yanayız. 5 yıllık iktidarımız döneminde 
ulusal ve uluslararası platformlarda bunu sürekli seslendirdik ve bunun 
özellikle adeta lobisini yaptık. Bugün de aynı şekilde bakıyoruz. Bu 
nedenle Türkiye Irak'a elinden gelen her türlü yardımı yapmaktadır.   
Ancak terör örgütü PKK-kongragel'in Irak'ta faaliyetlerini sürdürerek 
buradan ülkemize yönelik terör eylemlerinde bulunması, ülkemizde büyük 
rahatsızlıklara neden olmaktadır. Halkımızın içinde bulunduğu bu ruh 
halinin terör saldırılarına hedef olmuş İngiliz halkı tarafından gayet 
iyi anlaşıldığına inanıyorum. Bu çerçevede Irak Başbakanı Nuri El 
Maliki'nin Türkiye'yi ziyareti sırasında varılan anlaşma uyarınca 
Irak'ta terör örgütü faaliyetlerine son verilmesine yönelik somut 
adımlar atmasını umud ettik. Ancak bu konuda ilerleme sağlanamaması, 
Türkiye'nin uluslararası hukuk çerçevesinde meşru müdafa hakkını 
kullanmasını kaçınılmaz kılmaktadır." 
Başbakan Erdoğan TBMM'nin Kuzey Irak bölgesine bir yıl süreyle sınır 
ötesi harekat konusunda gerekli yetkiyi hükümete verdiğini de 
hatırlatırken, alınan bu önlemin Irak'ın toprak bütünlüğünü veya halkını 
asla hedef almadığını vurguladı..   
Bunun sadece terör örgütü PKK'ya yönelik olduğuna dikkat çeken Başbakan, 
terör örgütünün Kuzey Irak'ta açık bir destek gördüğüne işaret etti.   
Buradaki kamplarda eğitim alan teröristlerin Türkiye'ye sızarak masum 
halkın ve güvenlik güçlerinin hayatlarına kastettiğini de belirten 
başbakan, "artık sabır taşı çatlamıştır. Türkiye gereken işbirliğini 
göremese de terörizmle mücadelesine azim ve kararlılıkla devam 
edecektir" dedi.   
Başbakan Erdoğan, Kerkük'ün bir etnik unsurun veya bir mezhepsel 
topluluğun toprağı olamayacağına, tüm Irak halkına ait bir kent olduğuna 
dikkat çekerek, bu çerçevede Kerkük'ün statüsüne ilişkin referandumun 
ertelenmesinin mantıklı bir adım olduğunu vurguladı.   
Türkiye öncülüğünde başlatılan komşu ülkeler sürecinin önemine de işaret 
eden başbakan Erdoğan, Irak'ta yaşanan sorunların çözümüne ilişkin 
olarak Irak hükümeti ile bölge ülkeleri arasında görüş alış-verişi 
yapılmasının bu sayede mümkün olduğuna dikkat çekti. Erdoğan, Irak'a 
komşu ülkelerin Şarm El Şeyh'deki ilk toplantısının ardından ikinci 
toplantının 2-3 kasım tarihlerinde İstanbul'da yapılacağını, toplantıya 
ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyacaklarını ifade etti.      14 AY ÜÇLÜ MEKANİZMAYLA OYALANDIK   
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "14 ay üçlü 
mekanizma ile oyalandık. Şimdi Amerika'ya da, Irak'a da gerekenleri 
söyledik. Artık kendi başımızın çaresine kendimiz bakacağız. Eğer şu bir 
kaç gün içerisinde o beklenen gelişmeler olmazsa" dedi.   
Başbakan Erdoğan, Oxford Üniversitesi çatısı altında bulunan ve dünyanın 
en prestijli akademik platformlarından biri olarak gösterilen Oxford 
Union'da Türk dış politikası ile ilgili yaptığı konuşmanın ardından, 
öğrencilerin sorularını yanıtladı.   
Erdoğan, "Türkiye'nin, Avrupa Birliği (AB) ve ABD ile yakın ilişkileri 
olduğunu ve bu bağlamda Kuzey Irak'a yapılacak herhangi bir operasyonun 
bu ülkelerle ilişkileri bozup bozmayacağı" yönündeki bir soruyu şöyle 
yanıtladı: 
"Avrupa Birliği süreciyle, Kuzey Irak'a yönelik operasyonun birbiriyle 
bağlantısı yok. AB ülkelerinin tümü PKK'yı bir terör örgütü olarak ilan 
etmiştir. Böyle bir terör örgütünün komşu ülkeye zarar verecek şekilde, 
oradaki kamu düzenine zarar verecek şekilde bir girişimi olduğu 
takdirde, gerek NATO, gerek Birleşmiş Milletler (BM), gerekse 
uluslararası hukuktan kaynaklanan zaten tedbirler var. Ve bu tedbirler 
paketi içerisinde, uluslararası hukuku çiğnemeden terör örgütüne yönelik 
olarak yapılacak olan bir harekettir. Ve burada sivil hedefler 
kesinlikle söz konusu değildir. Irak'ın toprak bütünlüğü kesinlikle söz 
konusu değildir. Hedef sadece terör örgütüdür.   
Şüphesiz ki, Irak merkezi yönetiminin veya Irak'ın kuzeyindeki yerel 
yönetimin de alması gereken tedbirleri bir an önce almasında biz fayda 
görüyoruz. Bütün çerçeveyi de bu istikamette çizmiş durumdayız." 
Başbakan Erdoğan, "Türk Devleti neden Kürtlerin self determinasyon 
haklarına karşı geliyor? Ayrı bir devlet olma haklarına neden karşı 
çıkıyor?" sorusuna şu yanıtı verdi: 
"Buradaki sorunu zannediyorum ki karıştırıyorsunuz. Irak'taki Kürt 
Devleti olayı bizim sorunumuz değil. Irak'ın toprak bütünlüğünden yana 
olduğumuzu bugüne kadar söyledik. Irak'ın kuzeyinde terör örgütünün 
konuşlanmasıdır. Orada eğitimlerini alıp ondan sonra da Türkiye'ye 
girmek suretiyle Türkiye'de halkımıza, vatandaşlarımıza, hatta hatta 
Kürt orijinli vatandaşlarımız da olmak üzere bunların ölümüne neden 
olmaktadırlar, öldürmektedirler. Acımasızca bu süreci devam 
ettirmektedirler. Ama Türkiye'mizin Güney Doğu Anadolu Bölgesi, Doğu 
Anadolu Bölgesi bir defa terör örgütünün Kürt vatandaşlarımızı temsil 
diye bir durumu ya da böyle bir hakkı veya yetkisi de söz konusu değil.   
Türkiye'nin Güney Doğusunda, Doğusunda benim partim şu anda birinci 
parti konumundadır. Benim partimin içerisinde de 50, 60 civarında Kürt 
orijinli milletvekili arkadaşım vardır. Yani bizim bu noktada herhangi 
bir sorunumuz yok. Burada esas konu, terör örgütünü Kuzey Irak'ta 
konuşlanmasıdır. Orada eğitimini alıyor olmasıdır. Hiçbir ülke kendi 
ülkesinde terör örgütünü barındırarak bir komşu ülkeye onu bir tehdit 
unsuru olarak saklayamaz. Sakladığı takdirde zaten uluslararası hukukun 
çiğnenmiş olduğunu belirtmek isterim." 
Erdoğan, bir öğrencinin İstanbul'da son 2 yılda yapılan kentsel dönüşüm 
uygulamalarında, Roman vatandaşların mağdur edildiğine yönelik sorusu 
üzerine de, böyle bir durumun kesinlikle söz konusu olmadığını, 
hükümetin attığı adımlarla vatandaşın kira öder gibi ev sahibi 
olduklarını söyledi.   
Başbakan Erdoğan, "Bu konuda bir Roman ayrımı, bir siyah beyaz ayırımı 
bizim kültürümüzde zaten yoktur. bizim idarecilik anlayışımızda da böyle 
bir şey asla söz konusu değildir" dedi.   
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin Irak'taki teröre destek veren İran'la 
ilişki kurmasının bir çelişki olup olmadığına ilişkin bir soruyu da, 
"İran siyasi ve ekonomik ilişkiler noktasında stratejik olarak bu 
ilişkilerimizi sürdürmemiz gereken bir ülke" şeklinde cevapladı.   
Erdoğan, Türkiye'nin doğal gaz ihtiyacını Rusya'dan sonra ikinci ülke 
olarak İran'dan karşıladığını belirtti.     
Başbakan Erdoğan, Oxford Üniversitesi'nde öğretim gören Lale Can isimli 
bir Türk öğrencinin sorusunu da yanıtladı. Lale Can, Başbakan Erdoğan'a, 
"Son dönemdeki terör olaylarından ben özellikle etkilendim. Çünkü bir 
subay kızıyım. Eğitim hayatıma Siirt Mehmetçik İlköğretim Okulu'nda 
başladım. Hayatımda beni en çok etkileyen olay, 7 yaşımda Üsteğmen Erol 
amcamın bana kestane şekeri alıp, PKK'yla savaşmaya gidip geri 
dönmemesidir. Bunu hala unutmuyorum. Geleceğim, dedi ama asla geri 
dönmedi. Bu nedenle son dönemdeki olaylar beni çok etkiledi. Benim 
öğrenmek istediğim şu, müttefikimiz Amerika'nın terör konusundaki 
hassasiyeti ortada. Neden bizimkisi Amerika'nın gözünde terör 
sayılmıyor. Neden bir bir şey yapamıyoruz. Neden bizim subaylarımız 
şehit oluyor?" sorusunu yöneltti. Erdoğan da bunun üzerine şunları 
kaydetti: 
"Amerika da terörü halledebilmiş bir ülke değil. Dünyanın herhalde en 
korunaklı yeni Pentagon'dur. Pentagon da teröristten korunamadı. Şu anda 
Amerika'ya girerken herhalde elinizi kolunuzu sallayarak giremiyorsunuz.   
Ayakkabılarınızı, mayakkabılarınızı her şeyinizi çıkarıyorlar.   
Bir hassasiyet ortaya çıkmış vaziyette. Bu konuda Amerika ile olan 
görüşmelerimiz devam ediyor. Dün Dışişleri Bakanı sayın Condelezza Rice 
ile de bu konuyu görüştük. Bugün sayın Cumhurbaşkanımız, Başkan Bush'la 
görüşmelerini yaptılar. Burada bir çalışmanın içine müşterek olarak 
gireceğiz.   
Siz, bir subay kızı olduğunuz için aslında bununla ilgili mücadeleyi 
babana soracaksın. O da size askeri boyutunu anlatacak. Niye kızım bu 
böyle oluyor, diye. Çünkü biz işin siyasi ve diplomatik boyutuyla daha 
çok uğraşıyor ve bu konuda tabii verilmesi gereken talimatlar varsa bu 
talimatları veriyoruz, vereceğiz. İhtiyaçlar nelerse bunları 
gidereceğiz. Ama güvenlik güçlerimiz de malum bununla ilgili olarak 
arazide yapılması gereken neyse içeride, sınır ötesinde. Bunları vakti 
saati geldiğinde yapacaklardır. Ama bizler "birileri istiyor" diye, 
"birileri bu noktada tahrik ediyor" diye bu tür olayların içerisine 
giremeyiz. Bu konu, askeri gerekçeler oluştuğu anda, bunlar bizlere 
iletildiği anda, orada da hiç tereddüt etmeden gereken neyse onu 
yaparız. Çünkü terörle mücadeledeki kararlılığımız sonuna kadar devam 
edecektir. Bir yavrumuzu dahi feda etmeye cüret etmeyiz, buna müsamaha 
ile bakamayız. Bunu burada açıkça söylemek isterim." 
Başbakan Erdoğan, "Türkiye'nin yapacağı olası bir sınır ötesi 
operasyonun Irak'taki merkezi hükümeti zayıflatacağı ve teröristleri 
güçlendirip güçlendirmeyeceği ve bunun bir çelişki olup olmadığı" 
yönünde sorulan bir soruya da şu yanıtı verdi: 
"Maliki hükümetine biz gerekli desteği vermeyi her zaman söylüyoruz.   
Terör konusunda üçlü bir mekanizma oluşturalım dedik. Bunun içinde 
Türkiye, ABD ve Irak vardı. 14 ay biz bu üçlü mekanizma ile oyalandık.   
Ve artık oyalanmaya tahammülümüz yok. Maliki ile yaptığımız görüşmelerde 
'teröre karşı mücadelede ne yapılması gerekiyorsa, biz bunu yapmaya 
hazırız' dedik. 'Askerinizi ve polisinizi eğitmek gerekiyorsa, eğitelim' 
dedik. 'Ama ülkemizi huzursuz edecek terörist kamplarını topraklarınızda 
barındırmayın' dedik. Barındırdıkları zaman bizim de artık buna tahammül 
etmemiz mümkün değil. 14 ay üçlü mekanizma ile oyalandık. Şimdi 
Amerika'ya da Irak'a da gerekenleri söyledik. Artık kendi başımızın 
çaresine kendimiz bakacağız. Eğer şu bir kaç gün içerisinde o beklenen 
gelişmeler olmazsa." 
Erdoğan, bir öğrencinin, "Geçen sene İsrail, Lübnan'a saldırdı. Çok 
tereddüt taşımadı. Şimdi Türkiye bekliyor. Niye bekliyor? Niye Türkiye 
İsrail gibi aynı şeyi yapmıyor? Niye bekliyor?" sorusu üzerine de, 
"İsrail-Lübnan arasındaki sorun farklı, Türkiye-Irak arasındaki sorun 
farklı. Olayların şekli farklı, coğrafi koşulları farklı. Bunları bu 
şekilde değerlendirmek gerekir" dedi.        
				__________________   '' BİR DERDİM VAR. BİN DERMANA DEĞİŞMEM ASLA !!! ''       |