Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13-01-2008, 15:41   #1
|RespecT Me|
Banned
 
|RespecT Me| - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
futbolcu günlüğü edouard cisse

EDOUARD CİSSE
Futbol Takımımız’ın başarılı orta saha oyuncusu Edouard Cisse, Cola Turka ile Futbolcu Günlüğü’nün konuğu oldu. Futbola dair sorularımızı cevaplandıran Cisse, Türk futbolu hakkında ilginç tespitlerde bulundu.

Click the image to open in full size.
İlk haftaya kulübede başlayan Edouard Cisse, yavaş yavaş takıma monte edildi ve ilk yarı itibari ile Siyah Beyazlılarımız’ın en istikrarlı oyuncuları arasındaki yerini aldı. Saha içindeki agresif oyunu, mağlubiyeti hazmedemeyen tavırları, tekmeye kafasını uzatan futbol anlayışıyla kısa süre içinde tribünlerimiz tarafından benimsendi sonrasında ise kendi adına yapılan uzun bir tezahüratla tribünlere çağırıldı. Mevkiisini biliyorsunuz; orta sahanın ortasında defansa yönelik bir futbolcu. Pozisyonunu bulduğu anda uzaktan şutlarıyla etkili olmak isteyen bir yapısı var. Nitekim Fortis Türkiye Kupası’nın 2. maçında Diyarbakır DİSKİ karşısındaki 4-0’lık galibiyetin açılış golünü attı. Yaklaşık 20 metreden attığı gol, Türkiye’deki ilk golüydü aynı zamanda. Ekran başındakilerin dikkatini çekti mi bilinmez, golden sonra herhangi bir sevinç gösterisi olmadı. Bunun sebebi rakibin zayıf olması mıydı, yoksa gol attıktan sonra rakip oyuncular üzülür diyerek sevinmeyen Piendibene’nin anlayışı hala devam mı ediyordu?
Cisse: Türkiye’de attığım ilk goldü, ama sorunuzda belirttiklerinizin ikisi de yoktu o anda. Sadece sessiz bir şekilde sevinmek istedim.
Cisse, istikrarıyla en fazla forma giyen isimlerin başında geliyor. Ancak “en fazla kart gören oyuncu” istatistiğiyle takımda ilk sırayı alıyor. Kart görmek hoş bir şey değil ama takımı için kendisini feda ettiğini söylüyor Fransız oyuncumuz:
Cisse: Oynadığım mevkii gereği rakip takımların atağını ilk anda kesmem ve defansa yardım etmem gerekiyor. Dolayısıyla bazı durumlarda kart görmem kaçınılmaz. Tehlikeli bir bölgede görev yapıyorum ama gördüğüm kartlar takım için olan kartlar, takıma faydası olan kartlar. Click the image to open in full size.
“Benim için hedefleri olan bir takım her şeyden önce gelir” diyen Cisse’nin futbol geçmişine göz attığımız zaman ilginç bir grafik ortaya çıkıyor. Futbola Paris Saint Germain’de başlamış ve genç olduğu için maç tecrübesi niyetiyle bir başka Fransız takımı Rennes’e kiralık olarak gitmiş. 1 sezon Rennes’de görev yaptıktan sonra tekrar PSG’ye dönmüş. Burada 3 sene görev yapmış, Ligue 1’da şampiyonluk kovalamış. Fransa’da başlayan futbol macerası tüm hızıyla devam ederken West Ham United, Cisse için PSG’nin kapısını çalmış. O da “farklı bir tecrübe olur” diye İngilizler’in teklifini kabul etmiş ve Birleşik Krallığın yollarına düşmüş. Adadaki 1 yıllık tecrübenin sonrasında ise tekrar Fransa’ya dönmüş ama bu sefer Monaco’ya… Monaco’da ise kariyerinin zirvesine çıkmış. Gittiği ilk sezonda Şampiyonlar Ligi’nde final oynayan Cisse, devamını da şöyle anlatıyor:
Cisse: Monaco’da final oynamamıza rağmen sene sonunda büyük bir mali sıkıntı yaşadık. Takım arkadaşlarımın bir çoğu büyük takımlara gitti. Mesela Morientes, Real Madridli oldu. Giuly, Barcelona’ya gitti. Ben de tekrar Paris Saint Germain’e döndüm. 3 yıl oynadıktan sonra ise Beşiktaş’a geldim.
Cisse, Kulübümüz’ün teklifi geldiği zaman hemen Pascal Nouma’yı aramış ve Beşiktaşımız’ı ondan dinlemiş. Anelka’nın Türkiye hakkındaki yorumlarına Siyah Beyazlılarımız’ın Şampiyonluk adayı bir takım olması da eklenince düşünmeden kabul etmiş Beşiktaş formasını giymeyi.
Cisse: Benim takım değiştirme yönündeki en önemli kriterim hedefi olan bir takımdır. Beşiktaş’ta da bu vardı. Ligde 2. olmuş ve Şampiyonlar Ligi’nde ön eleme oynayıp gruplara katılmak isteyen bir takım olması çok etkiledi beni. Ben performansımı devam ettirmek için heyecanımı korumalıyım. Fransa’da da durum böyleydi. Monaco ve PSG sürekli şampiyonluk hedefi olan takımlardı. İngiltere’de kalmak isterdim ama orada Arsenal, Chelsea, Liverpool ve Manchester United’ın dışında kimsenin şampiyon olma şansı yok gibi. 24 yaşında İngiltere’ye gidip bu takımlarda oynamayan futbolcuların da İngiltere’de kalmasına gerek yok. Nitekim, Şampiyonlar Ligi’ne katıldık ve şimdi de Şampiyon olmak için mücadele ediyoruz.
Şampiyonlar Ligi’nde içeride çok iyi mücadele ettiniz ama deplasmanda durum bunun tam tersiydi. Siz neye bağlıyorsunuz bunu?
Cisse: Liverpool’u ve Marsilya’yı yenerek iç sahada iyi futbol ortaya koyduğumuzu gösterdik. Ama deplasmanda bir türlü istediğimiz oyunu ortaya koyamadık. Bunun genç bir takım olmamızla, dolayısıyla tecrübesizlikle ilgili olduğunu düşünüyorum. Tecrübesizliğin etkisiyle rakiplerimize mağlup olduk. Sanki üzerimizde biraz ürkeklik vardı. Ama iyi bir performans ortaya koyduğumuzu düşünüyorum. 8-0’lık bir mağlubiyet almamıza rağmen bir üst tura çıkabilirdik.
Fransa Milli Takımı için neler düşünüyorsun. Makalele ve Patrik Viera gibi oyuncular arasında tercih edilir misin?
Cisse: Şu anda A takım teknik direktörlüğünü yapan Raymond Domenech, ümit milli takımı çalıştırdığı zamanlarda beni de kadroya çağırıyordu. A takıma geçtiği zaman beni aradı, düşüncelerini söyledi. Makalele ve Viera’ya şans vereceğini ve beni de takip ettiğini belirtti.
Bir gün çağrılacağını düşünüyor musun?
Cisse: Ben sahaya çıkıp elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Her zaman gitmek isterim tabii ki, ama önümde çok kaliteli oyuncular var. Ben yine futbolumu sürdüreceğim davet ettikleri takdirde tabii ki giderim.Click the image to open in full size.
Avrupalıların Türk futbolu hakkında fazla bilgi sahibi olmadıklarını biliyoruz. Avrupa Kupaları’nda oynayan takımlarımız aldıkları başarılı neticeler sonrasında Türkiye’nin adı birkaç kere gündeme geliyor o kadar. Biz Avrupalı futbol kulüplerinin tarihini sular seller gibi biliyoruz, hatta yıldız bir oyuncunun ise seceresini ezbere sayabiliriz, ancak onlar böyle değiller. Dolayısıyla Türk futbolu hakkında bir çok olumsuz düşünceleri var. İkinci sınıf gibi görüyorlar diyebiliriz lakin Türkiye’de forma giyen yabancı oyuncular işin içine girdikleri zaman aşağı yukarı Cisse’nin söylediklerini söylüyorlar.
Cisse: Türkiye gerçekten heyecan veren maçlara ev sahipliği yapıyor. Üst düzeyde teknik ve kaliteli oyuncular var. Ama Türkiye’de herkes oyunun hücum yönüne ağırlık veriyor. Sorunun en önemli kısmı defansif anlamda. Ayrıca oyun disiplini Türk futbolunda biraz yok gibi. Mesela saha içinde herkes yerini kaybedebiliyor bir anda. Herkes görevine tam anlamıyla sadık kalmıyor. Sağ tarafı koruması gereken oyuncu bir bakıyorsunuz bir anda sol açık mevkiine geçmiş oluyor. Bunlar Fransız gazetecilerin bana söyledikleri. Ben de bu görüşlerine katılıyorum.
Cisse kendisine Edgar Davids’i örnek alıyormuş. Atakları kesmesi, top kontrolü, tekniği, hızlı ve olumlu pasları, ofansif etkinliği Cisse’yi çok etkilemiş. Aklındaki futbolcu profilinin Davids olduğunu söyleyince; Davids’in hücuma olan katkısını ve kendisinin ofansif yönünü göstermediğini hatırlattık. (Cisse bir açıklamasında Türkiye’de bütün takımın hücuma katıldığını ancak defansa aynı özenin gösterilmediğini söylemişti. )
Cisse: Evet, Türkiye’de hücumu herkes yapıyor ama defansa herkes yardım etmiyor. Burada herkes atak yapmayı düşünüyor. Sen de benim golle ilgili sorduğun soru da atağı düşünüyorsun. Ben defansif bir oyuncuyum ve öyle yetiştirildim.
Sık sık ileri çıkıp gol denemesi yaptığın için bundan bahsettim. En iyi savunma hücumdur diye bir şey var.
Cisse: Bunu ben de biliyorum ama Mourinho ve Capello gibi teknik direktörlerin hiç birisi böyle düşünmüyor. Onlar defansa daha çok ağırlık veriyorlar. Ama tabii ki futbolda tek bir düşünce tarzı yok. O haklı bu haksız diye değerlendirmek yanlış olur. Ben defansif bir oyuncuyum, ama burada birkaç ayda gördüğüm kadarıyla ileri çıkan ve gol atan oyuncular seviliyor. Ben de deniyorum, alışıyorum. Çok gol atan bir futbolcu değilim ama 2008’de gol atmak için uğraşacağım.
Futbolun amatör ruhunu sevenlerin hepsi benim gibi düşünüyor. Endüstriyel futbolda ise bir çok şey değişikliğe uğradı. Artık skorlar önemli futbolda.
Cisse: Evet endüstriyel futbol kaybetmemeye dayalı bir anlayışı ortaya çıkardı. Avrupa’daki maçlara baktığımız zaman 0-0, 1-0 gibi kısır skorlar alınıyor. Paranın futbola girmesinin mutlaka yararları oldu ama bu tür zararları da dokundu tabii ki.
Sen hangisini tercih ediyorsun?
Cisse: Amatör futbolu tercih ederim ama para da kazanmak isterim. Bu kadar kötümser olmamak lazım endüstriyel futbolda da güzel şeyler bulunabilir.
Cisse, İstanbul’da olmaktan Beşiktaş’ta oynamaktan son derece memnun olduğunu söylüyor. Büyük kızının okulu olduğu için ailesi Fransa’da kalmış ama İstanbul’u sık sık gezmeye çalışıyor. Yoğun bir dönemden geçtiğimiz için boş vakitlerini daha çok dinlenmeye ayırıyor. Ara sıra dışarıya yemek yemeye çıkıyormuş. Müzeler ise en çok ilgisini çeken yerlermiş.
Senegalli bir anne ve Fransız bir babanın çocuğu olarak dünyaya gelen Cisse de Tigana gibi ülkesine yardım eden isimlerden. Tigana bunu çok büyük bir organizasyonla yapıyordu, ama Cisse daha çok yardım isteyen ailelerle ilgileniyor.
Cisse: Zaten iyi bir futbolcu ve örnek bir insan olarak Senegal’in reklamını yapmaya çalışıyorum. Bunun yanı sıra yardım isteyen ailelere de elimden geldiği kadar hizmet etmeye çalışıyorum. Yardımlarımı sürdürmeye devam edeceğim.
2000 Dünya Kupası’ndaki Senegal-Fransa maçında (Senegal yıllardır sömürgesi altında yaşadığı Fransa’yı grup maçında yenmişti) kimi desteklediğini merak ediyoruz ama ne şiş yansın ne kebap diyerek “İyi olanı desteklerim” diyor ve politik bir cevabın sonrasında konu yine BJK İnönü Stadı’nın tribünlerini dolduran taraftarlarımıza geliyor.
Cisse: Oynadığım bütün takımlarda taraftarlarla çok iyi bir ilişkim vardı. Burada, tıpkı önceden olduğu gibi bana adımla tezahürat yapılıyor. Ama ilginç olan bu değil. Önemli olan çok özel ve çok büyük bir kitlenin sizi desteklemesi. Beşiktaş taraftarı gerçekten çok özel bir taraftar grubu. Dünyada belki benzerini göremezsiniz.
Türkiye’ye daha önce hiç gelmemiş ama kısa sürede Türkiye’ye alışan isimlerden birisi. Mayıs ayında ailesi ile birlikte Antalya’da tatil yapmayı düşünüyor. Kısa ve uzun vadedeki hedeflerini soruyoruz ama o da bu konudan muzdaripmiş. Carpe diem’i hayat felsefesi haline getirenlerden; “Bir türlü plan yapamıyorum. Proje üretemiyorum. Anlık yaşıyorum” diyor.
Böyle söyleyen bir futbolcuya doğal olarak “Teknik direktörlük gibi bir hedefin var mı” diye soramayınca “Aklındaki on biri isiyoruz.”
Buyrun Cisse’nin kadrosu:
Kale: Lama
Defans: Cafu, Blanc, Baressi, Roberto Carlos
Orta Saha: Figo, Zidane, Davids, Ryan Giggs
Forvet: Ronaldo ve Cruyff

Taktik: 4-4-2
__________________
ARKADAŞLAR SİZLERİ SALAK YERİNE KOYMAYA ÇALIŞTIM ANCAK BAŞARILI OLAMADIM. FORUM YÖNETİMİNİ ENAYİ YERİNE KOYMAYA ÇALIŞTIM ANCAK BAŞARAMADIM. SİZDEN DİLENEREK ALDIĞIM REPLERİ FORUM YÖNETİMİ SİLDİ. ŞİMDİ İSE BEN BUNA İSYAN EDİYORUM. BEN BİR MALIM!
Click the image to open in full size.
|RespecT Me| Ofline   Alıntı ile Cevapla