[tyler durden]

Anwar El Ibrahimi (Omar Metwally) çocukken ailesi ile birlikte Amerika'ya göç etmiş, Mısır asıllı Amerikalı bir kimya mühendisidir. Güney Afrika Cumhuriyeti'nden Washington'a giderken bindiği uçakta aniden ortadan kaybolan El İbrahimi, aslında CIA tarafından sorgulanmak üzere kaçırılmıştır.

CIA Kuzey Afrika analisti olan Douglas Freeman (Jake Gyllenhaal), onun merhametsizce ve alışılmışın dışında tekniklerle sorgulamasına tanık olduktan sonra kendi görevini sorgulamaya başlar.

Bu arada hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolan kocasını aramaya başlayan El Ibrahimi'nin hamile karısı Amerikalı Isabella (Reese Witherspoon) Senator Hawkins'in (Alan Arkin) yardımcısı olan, okul arkadaşı Alan Smith (Peter Sarsgaard)'den yardım ister.

Çok geçmeden de kocasının CIA terörizm yöneticisi Corrinne Whitman (Meryl Streep) tarafından sorgulanmak üzere üçüncü dünya ülkelerinden birine gönderildiğini öğrenir. Ancak bu araştırmaları esnasında CIA için muhtemel terörist eylem şüphelisi haline gelmekten de kendini kurtaramaz.

Anwar El İbrahimi, götürüldüğü gizli hapishanede zor günler geçirirken, hapishane müdürü Abasi Fawal (Igal Naor)'ın da başı isyankar kızı Fatima (Zineb Oukach) ve onun islami köktendinci erkek arkadaşı Khalid (Moa Khovas) ile derttedir.

Başrollerini Jake Gyllenhaal, Reese Witherspoon, Alan Arkin, Peter Sarsgaard ve Meryl Streep gibi yıldızların paylaştığı, yönetmenliğini ise “Tsotsi” adlı filmiyle “En İyi Yabancı Film” dalında geçen yıl (2006) Oscar ödülü kazanan Gavin Hood'un gerçekleştirdiği “Yargısız İnfaz - Rendition” politik bir gerilim öyküsünü konu alıyor.

Film, yabancı vatandaşlarını ulusal güvenliğe bir tehdit varsayıp zorla alıkoyarak, göz altına alan ve gizli denizaşırı hapishanelerde sorgulama yapan Amerikan Hükümeti'nin “sıradışı hüküm“ ilkesine ve politik sorunlarına provokatif bir bakış açısıyla yaklaşıyor.

Prodüksiyon Notları

Film, Oscar ödüllü Reese Witherspoon, Meryl Streep ve Alan Arkin'ın yanısıra Oscar'a aday olmuş Hollywood'un başarılı genç kuşak aktörlerinden biri olan Jake Gyllenhaal, Peter Sarsgaard, Omar Metwally, Igal Naor, Moa Khouas ve Zineb Oukachgibi isimlerden oluşan seçkin bir oyuncu kadrosuna sahip.

Çekimleri Amerika Birleşik Devletlerinde Los Angeles ve Washington DC'de, Güney Afrika Cumhuriyeti'nin başkenti Cape Town ile Fas'ın Marakeş kentlerinde yapılan . filmin görüntü yönetmeni ise “Bir Geyşanın Hatıraları/Memoirs of a Geisha” ile Oscar kazanmış olan Dion Beebe.

Senaryo yazarı Kelley Sane “Rendition”ı ilk olarak arkadaşı Mark Martin'le birlikte Amerikan hükümetinin yabancı vatandaşlarını ulusal güvenliğe bir tehdit varsayıp zorla alıkoyorak, göz altına alan ve gizli denizaşırı hapishanelerde sorgulama yapmasına izin veren, az bilinen “sıradışı hüküm” ilkesi ile ilgili bir sohbet sonrası yazmaya karar vermiş.

Sane “Filmin ortak yapımcısı Mark Martin ile “sıradışı hüküm” ilkesinin suistimale ne kadar açık ve Amerikan ideallerine ne kadar ters olduğundan bahsediyorduk. Mark birsenaryo yazmamı önerdi. Üstünde düşünmem gerekiyordu. Çünkü birinin CIA tarafından kaçırılması ve işkence görmesi sinematik olarak bana pek de ilginç gelmiyordu. Ailenizden sevdiğiniz birinin aniden ortadan yok olması ve olayla ilgili hiç kimsenin en ufak bir fikrinin dahi olmaması bana daha etkileyici geliyordu. Bu ülkede her yıl çeşitli nedenlerle binlerce insan yok oluyor ve sevdiğiniz birinin nerede olduğunu ve başına neler geldiğini bilememenin ne kadar büyük bir üzüntü ve kaygı kaynağı olduğunu tahmin edebiliyorum” diyor.

Senaryoyu ilk aşamalarında gören yapımcı Steve Golin “Üstünde yaklaşık olarak bir yıl çalıştık. Yönetmen arama aşamasına gelince hemen “Tsotsi” ile “En İyi Yabancı Film” dalında Oscar kazanmış olan Gavin Hood aklımıza geldi. Politik bir çevrede yetişmiş olması sebebi ile meseleye en hassas onun yaklaşabileceğini düşündük. Onun da geçmişte hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolmuş arkadaşları ve tanıdıkları olmuş.” diyor.

CIA analisti Douglas Freeman'ı canladıran Jake Gyllenhaal ise film hakkındaki görüşlerini “Bu prodüksiyon şimdiye kadar çalıştıklarıma benzemiyor. Fas çekimleri ayrı bir film gibi hissettirdi, gerçekte ise daha büyük bir filmin küçük bir parçası. Filmin farklı parçalarını Gavin'in nasıl birleştirdiğini görmek çok heyecanlı olacak” diyerek özetliyor.

Hikayeden hemen etkilenen Reese Witherspoon projeyi “Benim için ilginç olan bütün kahramanların hikayesinin bir izolasyon üstüne kurulmuş olmasıydı. Özellikle Isabella rolü beni çok cezbetti, Amerika'da müslüman bir ailenin parçası olmanın nasıl bir şey olduğunu çok merak ettim” şeklinde değerlendiriyor.

Yönetmen Gavin Hood için ise filmin en keyifli yanı dünyanın birçok ülkesinden farklı kültürlere ait bir grup insanın bir araya gelerek çalışmış olmasıydı. Hood'a göre ekibin senaryo ve çekimler üzerine yaptığı tartışmalarda eninde sonunda ortak bir nokta da buluşması çok önemli ve keyifli gelişmelerdi.