Ay Düştü Gülüşüne Yanlışlar da vardı
Doğrular gibi
Gemilerin yelkenleri
Maviydi...
Bir çocuk her sabah
Ortalık ağarmadan
Islık çalar
Göğe bakar
Yürürdü ağırdan...
Sesi acılarını
Sokağa taşırdı hep...
İnce bir gül kanardı
Avcumda bir avuç
Deniz tuzu
Belki bir tren sesi...
Ellerim yalnızken
Martılar da ağlardı
Ağlarken yüreğimde
Hep gülüşün açardı.
Düşleri sektirerek
Uçarken kuşlar
Hiç varılamayan yerlere,
Çocuk gül satardı...
Bir çınara sabahla
Rüzgar vururdu
Sallanırdı yüreğim...
İnanç yiğit işiydi
Yürek işiydi
Sen taşırdın inancı
Oysa ihanet vardı
İhanet vardı, ihanet...
Sevgili bir ışıktı
Ben çok uzaktaydım
Ama ışıktaydı gözlerim
Sevgilim benim
Yaralı kuzum benim
Seni özledim...
Her ay karanlığında
Gözlerini düşledim.
Şimdi yakınız işte
Soluğun yüzümde
Sevgilim benim
Uçarı yelim benim
Ay düştü gülüşüne... Meltem Kaya ..................................
İHANET Nereye Düşer? ... kimisi güç kuşanır
kimisi düş
kimi dişiliğini
kimi erkekliği
-at avrat silah- diyerek
ihanet nereye düşer peki
sorulmaz cehennem zebanisinden
ademoğlu sabıkalıyken ihanetten!
biter sorgu sual aşk indiğinde
beyazdan erguvana her bir dönüşte
geç saat yokuşlarında suskun
çığlıklar yükselir gülün dikeninden
silah susar
mengene sıkışır
yalnızca tuzaklara düşülür
düşülür süngülenircesine
kara yele vurduğunda gece
tutuşan kıyamettir artık
sunturlu bir sevdadır yapışan
ve fışkıran yürek çeperlerinden
tanrının kutsal emaneti bu
azgındır yağmur bereketinden!
ihanet nereye düşer peki
sorulmaz mahşerin dört atlısından
aşkın küheylanı yazılmamış kitapta
yoksa sadakatten mi sorulur?
sorulur elbet!
yürekliler gezegeninde
ancak yüreğin kuşanıldığı yerden!
ihanet mahşerin beşinci atlısı...
(02 Mayıs 2003) Naime Erlaçin
__________________ Türküler Sustu , Halaylar Durdu Hüzün Geldi Baş köşeye kuruldu
Yoruldu Yüregim , Yoruldu |