Tekil Mesaj gösterimi
Alt 24-01-2008, 00:51   #1
VeysTube
Can't Forget
 
VeysTube - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Babanın Diyarbakır Saldırısında Ölen Oğlu İçin Yazdığı Şiir(Okumalısın)

Arkadaşlar öncelikle Rıdvan Süer arkadaşımın mekanın cennet olsun

Ailesine başsağlığı diliyorum
Şiiri Rıdvan Süerin Babası Şemsettin Süer Msn aracılığı İle Bana İletmiştir...



DİYARBAKIR’DA MATEM


Günlerden 3 Ocak 2008
Başlayan güne sanki, bir başka merhaba dedi Diyarbakır.
Tüm gizemliliği üzerindeydi yine.
Henüz çökmüştü akşamın karanlığı, şehrin üzerine,
Saatler 16.50 yi gösterirken.
Sarsıldı Diyarbakır’ın kalbi, müthiş bir patlamayla.
Bu patlama farklıydı,
Bu patlama bambaşkaydı.
Alev topu yükseliyordu gökyüzüne.
Sirenler eşlik ediyordu bu patlamaya.
Yırtıyordu bağrını Diyarbakır’ın,
Sirenler, çığlıklar, insan sesleri,
Koşturmacalar, yanan araçlar,
Adeta habercisiydi bir felaketin.
Alışkındı belki de Diyarbakır
Ambulans sirenlerine.
Ama bu sirenler bir başka idi,
Bir başka çalıyordu sirenlerini ambulanslar
Bir başka koşturuyordu insanlar.
Gözlerim alışkın değildi,
Böylesi korkunç manzarayı görmeye,
Belki de hiç duymamıştı kulaklarım,
Araçların böylesi acı acı çalan sirenlerini.
Belliydi bu patlamanın, çok canlar yaktığı,
Çok ocaklara ateşler düşürdüğü.
Korkmuştum, ürpermiştim.
Ama nerden bilecektim ki,
Gencecik fidanların o anda
O patlamayı göğüslerinde karşılayacağını.
Nerden bilecektim ki,
O alev topunun körpe fidanların göğsünde söneceğini.
Ve nerden bilirdim ki,
Bir bir dalından kopup toprağa düşeceklerini o fidanların.
Ve çaresizce yardım bekleyişlerini,
Son kez uzanacak yardım elini aradıklarını,
Ve nerden bilebilirdim ki,
O toprağa düşen fidanın Rıdvan olduğunu.
Nerden bilirdim ki,
Önümden geçen ambulansın, Rıdvan’ımı götürdüğünü.
Ey oğul,
Nasılda karşılayabildin o alev topunu,
Körpecik sinende.
Nasıl da sığabildi o körpecik bedenine,
Etrafa dağılan parçacıklar.

---------------------------------------------------------------------------------

Nerden bilirdim yavrum,
Metrelerce önümde can verdiğini.
Hiç mi hiç konduramadım Rıdvan’ım
O kör olası patlamanın seni bizden ayıracağını
Bilemedim oğlum, orada olduğunu, inan ki, bilemedim.
Yoksa koşmazmıydım sana,
Ateşe atılan Hazreti İbrahim misali.
Olmazmıydım o an yanında.
Dedim ya, bilemedim Rıdvan’ım,
Konduramadım hiç, o an senin orada olacağını.
Ve son kez baktım o mahşeri kalabalığa,
Ayrıldım oradan, üzüntülü ve başım öne eğik.
Artık feryatlar, ağıtlar ve kapkara bulutlar
Çökmüştü Diyarbakır’ın üstüne.
Ama hak etmemişti Diyarbakır,
Bu kör olası akşamı.
Hak etmemişti bu alevleri, bu korkunç patlamayı.
Ve ayrıldım o mahşer yerinden,
Çünkü, dayanamazdı hiçbir yürek bu manzaraya
Hep seni düşünerek tuttum evin yolunu,
Arıyordum telefonundan seni, bıkmadan usanmadan.
Ama her seferinde yine aynı ses,
“Aradığınız kişiye şuan ulaşılamıyor”
Söylesene çok mu uzaklara gitmiştin,
Yoksa gelmeyecekmiydin bir daha.
İçimden bir ses, evde olduğunu söylüyordu hep bana.
Yüreğim çarparak eve geldim,
Zili çaldım ve içimden inşallah Rıdvan açar kapıyı dedim.
Bekledim çaresizce kapıda, seni görebilmek ümidiyle,
Ama sen açmamıştın işte kapıyı,
Hemen seni sordum annene,
Gelmediğini söyledi ya, cız etti içim birden.
Sen hiç böyle yapmazdın,
Gelmezdin benden sonraları hiç eve,
Çoğu kez de sen karşılardın kapıda beni.
Sonra bekledik durduk evde seni,
Bak sofrayı da kuramadı annen sen yoksun diye
O gün de sen seversin diye,
Kurban etinden yemek yapmıştı annen,
Senin kurban olduğunu bilmeden.
Hep bekledik seni Rıdvan
Oturmadık inan ki, sensiz sofraya.
İlerliyordu saatler, ama sen halen yoktun,
Delicesine arıyordum durmadan, usanmadan seni,
Her defasında kulaklarımda aynı ses çınlıyordu,
“Aradığınız kişiye şuan ulaşılamıyor”
Hiç böyle yapmazdın Rıdvan

-------------------------------------------------------------------------------

Sen haber vermeden bize, ayrılmazdın hiç,
Bu sefer yoksa süprizmi yapacaktın bize
Saatler törpülüyordu zamanı, ilerliyordu vakit.
Ateş düşmeye başlıyordu yüreğimize
Korkutuyordu bu belirsizlik, bu gelmeyişin bizi.
Meğer akşamki patlamanın parçaları,
Çoktan düşmüştü evimize.
Artık karar verdim seni aramaya,
Hastane, karakol, cadde, sokak
Karış karış, adım adım, seni soracaktım Diyarbakır’a
Gelmeyişin çoktan ateş salmıştı yüreğimize
Hastanelerin acillerine baktım bir bir
Karakollara sordum seni,
Ama hiç birisinde çıkmıyordu ismin
Bulamıyorlardı adını listelerde
Bir an seviniyordum listelerde isminin olmayışına
Ama bir o kadar da korkuyordum
Çünkü halen yoktun sen.
Artık bakacak yerim kalmamıştı,
Diyarbakır adeta saklıyordu seni
Kim bilir vermek istemiyordu belki de seni bize
İçin için söylüyordu kim bilir,
Rıdvan benim sokaklarımda gezdi
Caddelerimde dolaştı bir bir
Parklarımda soluklandı, oturdu, dinlendi.
Nice zaman sonra haberin geldi, yaralıymış diye.
Ümitlendim bir anda
Olsun dedim, seni bulacağım ya,
Görebileceğim ya seni, buna da şükür.
Sonra yeni baştan dolaştık hastaneleri bir bir
Artık acı habere bir adım daha yaklaşmıştım,
İşte seni bizden ayıran yerde idim,
Karşımda komiser, yanında memurları,
Tanıtıldım Rıdvan Süer’in babası diye,
Ortalığı matem havası bürümüştü adeta
Gözyaşlarını salıvermek için,
İşaret bekliyordu sanki herkes.
Sonra sordular bana,
“Rıdvan’ın üzerindeki elbiseleri tarif edermisiniz”diye
Nasıl derim kefenler giymişti diye,
O sabah seni son görüşümdeki, elbiselerinle tarif ettim.
İşte gecenin bağrını yırtarcasına,
Yüreklere ateş düşercesine bir söz çıktı ağızdan
“Tarifinize uyan bir genç var morg da, ama teşhis etmeniz gerekiyor”
İşte bir babanın alabileceği en acı haber,
Diyemedi ki, komiser “ orada yatan oğlun Rıdvan” diye.

-------------------------------------------------------------------------------------------

Nasıl versin ki, böylesi kara bir haberi,
Biliyorum ki, oda bir baba idi.
Ve hangi yürek dayanırdı ki,
Böylesi bir haberi duymaya.
Ama ben dayandım Rıdvan’ım
Belki o an taş bastım yüreğime,
Ama dayandım.
Ve tüm metanetimi, tüm soğuk kanlığımı topladım
Yürüdüm o soğuk morgun yoluna doğru,
Hangi baba dayanır, böylesi bir haberi duyunca
Hangi baba durur dimdik ayakta,
Ben dayandım ve dimdik ayakta idim Rıdvan’ım
İşte birkaç adım ötemde, yatıyordun o soğuk odada,
Sonra kapıda beklettiler beni,
Ve bir memur belirdi o an kapıda,
Elinde o çok sevdiğin spor ayakkabısı ile.
Göstererek bana ve dedi ki,
“Bu onun ayakkabısı mı”
Evet diyebildim sadece.
Ve içeriye aldı beni memur,
İşte seninle benim aramda,
Sadece bir duvar kalmıştı,
Yöneldim sana doğru,
Son kez de olsa, görecektim ya seni
Belki de sarılacaktım ya, son kez sana
Öpecektim ya o pamuksu yanaklarını doya doya
İşte o düşüncelerle ilerlerken sana doğru,
Bir memur kesti yolumu.
“Abi dedi, beni dinlersen hiç bakma yüzüne,
Hep onu, bu sabah evden çıkarken gülen yüzüyle hatırla”
Olmadı Rıdvan’ım giremedim yanına,
İşte o ana kadar olan metanetim, o soğukkanlılığım
Ve o duruşum kaybolurdu belki de,
Kırılırdı dizlerim, belki çöker kalırdım oracığa,
Ama ben yine de sabrettim,
Senin o melek yüzünü ahirette görmeye tehir edercesine.
Ve eyvallah dedim memura,
Sen nasıl diyorsan öyle olsun,
Çünkü ben seni hep o gülen yüzünle hayal edecektim,
Ve hep o sabah ki, çıkışınla hatırlayacaktım.
Onun için girmedim, giremedim yanına.
Sonra benim yerime, seni tanıyanlar baktı o gül yüzüne,
Seni teşhis edebilmek için.
Evet bitmişti artık her şey,
Oturmuştu taşlar bir bir yerine.
Sen takılıp gitmiştin ecelin peşine.
Meğer onun için ulaşamıyormuşum sana.
Sofrayı onun için kurmamıştı annen.

---------------------------------------------------------------------------

Onun için yememiştik, yemeğimizi.
Belki de gelmeyeceğini bilmeden,
Yine üç ekmek aldım marketten,
Ne bilirdim ki, o severek giydiğin spor ayakkabını,
Seni teşhis için karşıma getireceklerini.
Ne bilirdim ki, Kurban Bayramında aldığım kontörlerini,
Bitirmeden bize veda edeceğini.
Artık kiminle gideceğim, Fener’in maçlarına,
Kiminle sevineceğim Fener’in her gol attığında.
Kiminle gideceğim halı saha maçlarına
Kiminle gurur duyacağım,
Maçlarda giydiğin o Fener formasını görünce.
Kime soracağım cep telefonumun özellikleri,
Kime kurduracağım,
Bilgisayara yeni çıkan proğramları
Ben kime alacağım, o çok istediğin gitarı,
Yetim kaldı bütün hayallerim, silindi gitti düşlerim,
Yoksun artık işte, ansızın çekip gittin
Oysa ne hayallerimizi gerçekleştirecektik
Ne hayallere imzalarımızı atacaktık.
Artık anıların yaşayacak bizlerle
Ama şunu bil ki, Rıdvan’cığım,
O kadar çok sevenin varmış ki,
Hayatta olsan belki buna sende inanmazdın.
Seni böyle anlatmaları var ya,
Ve ismin gibi melek olduğunu söylemeleri,
O kadar çok sevindirdi ki, bizleri
İnan ki, gurur duyduk seninle Rıdvan’ım
Bizler inanıyoruz ki,
İsmine layık olarak cennettesin,
Bizleri orada bekleyeceksin.
Ne mutlu sana ki,
Dalmadan bu dünyanın çirkinliklerine
Kanatlanıp gittin Rabbinin cennetine
Şahitlik edecek şehadetine
Diyarbakır ve yirmi yedi sahabe,
Biliyorum unutmayacak bizler gibi,
Ve hep arayacak seni Diyarbakır.
İnan adın ve hatıran hep kalbimizde yaşayacak
Kabrin nur, mekanın cennet olacak.
Yaşatacağız seni hep anılarımızda
Ve olacaksın inan ki, bütün dualarımızda
Şunu da çok iyi biliyoruz ki,
Yalnız bırakmayacaksın sen bizi rüyalarımızda.

21 OCAK 2008
Şemsettin SÜER
DİYARBAKIR
__________________

ŞafakLa Tanış Saya Saya Biter Mi ?


ANTALYA / Gazipaşa İLçe Jandarma KomutanLığı

Şafak:253

Konu VeysTube tarafından (24-01-2008 Saat 00:55 ) değiştirilmiştir..
VeysTube Ofline   Alıntı ile Cevapla