Üyelik tarihi: Apr 2006 Yaş: 55
Mesajlar: 716
Tecrübe Puanı: 20  | teşebbüsüne geçildiği zaman nakliye gemilerindeki düşman askerleri merdivenlerden inerken subaylarının kılıç zoru ile indiriliyorlardı. Tabur müdafaa ettiği cephesinde düşmana adım artırmazken düşman Teke burnunun 2 kilometre ilerisine bir tabur çıkarmıştı. Bu durum üzerine ihtiyatta bulunan 9. bölük iki t kımı ile Teke burnu kuzey doğusuna açılıp yayılarak burada beliren düşmanın kuşatma hareketini durdurmaya mecbur etti. Düşman korkunç bir ateş altında bulunduruyordu erlerimizi. 9. Bölük Kumandanı bu ateş sırasında yaralandı. Teke burnundaki müdafaa zayıflamıştı. Düşman buraya bir kısım kuvvet daha çıkardı ve ağır makineli tüfek ateşi altında kalan 12. Bölüğümüz iş yapamaz durumdan kurtulmak için çekildi. O zaman düşman Tekke Koyuna rahatça çıkarma yaptı. Saat 07:00'yi geçtiği sıralarda Seddülbahir ve civarı adeta cehenneme dönmüştü... Düşman Ertuğrul Koyu'nda da üçüncü ve dördüncü çıkarmayı yapıyordu. Böylece Tabur 2 cephede muharebe yapmak zorunda kalmıştı. Kuvvetlerin ikiye ayrılması tabii ki aleyhimize oldu. Seddülbahir ve civarı kuvvet bakımından takviye edilmesini istiyordu. Fakat elde burayı takviye edecek kuvvet kalmamıştı. Mevcut kuvvet 25 Nisan akşamına kadar dayandı ve çıkarma kuvvetlerinin büyük bir kısmını imha etti. Ertuğrul Koyu'ndaki tel örgüleri imha için düşman ateşe başladı ve tel örgülerin büyük bir kısmı imha edildi. Tekke koyuna çıkan düşman kuvvetleri bitmeyen sayıda ölüler vererek saat 15.00'de Aytepe'yi işgal edebilmişti. Ezineli Yahya Çavuş'un mevzileri düşmanın arkadan ateşi altında kalmıştı. Böylece düşman Ertuğrul Koyu'na çıkabildi ama, cesetlerine basa basa... Ezineli Yahya Çavuş, 12 saatlik şerefli bir müdafaasından sonra Harapkale'deki bölüğüne iltihak etmekten başka çare kalmadığını anladı ve düşündüğünü yaptı. Taburundan da 4 0 kişi muharebe dışı olmuştu. Düşmanın ise 2 taburunun tamamı 2000 kişi imha edilmişti. "Bir kahraman takım ve de Yahya Çavuştular, Üç Alayla da burada gönülden vuruştular. Düşman Tümen sanırdı, bu şahane erleri, Allah' ı arzu ettiler, akşama kavuştular." "Çanakkale Valisi Namık Bey" Hülâsa bu destan anlatılamaz. Bu destan insanın gözü önünde kaynayan bir cehennemin içinde yazıldı. Burada şehit olanlar son nefesini verirken bile vatanımın selâmeti diyordu. Böyle bir manzarayı kim unutabilir ve kim nasıl izah edebilir? Tekke Koyu Çıkarması: Bu bölgeyi 12. Bölük savunuyordu. Karşısında 3 savaş gemisi destekli 6 bölük, çıkarmayı plânlıyordu. Öyle de yaptılar ama gene de perişan olmaktan kurtulamadılar. İkiz Koyu Çıkarması: Tekke Koyu'nun hemen sağ ilerisinde daracık bir kum şerididir, l tabur çıkarmayı plânlıyordu. 4 yedek kafile ve 2 savaş gemisi ile desteklenecekti. İkiz Koy'a çıkan düşman kuvvetlerine 12 kişilik Türk gözcü birliği karşı koyacaktı. Karşı koydular ve İngilizleri de şeytan çarpmış gibi sersemleştirdiler. 25 Nisan 1915 Günü Santepealtı Çıkarması: Buraya çıkan 2.000 kişilik İngiliz birliği çok büyük tehlike arz etmiştir. Sabah 04.3 O'da karaya ayak basan bu 2.000 kişilik Tugay, Türk savunmasının tam arkasında idi. Her an Kirte'ye ulaşabilirlerdi. Karşılarında hiçbir Türk birliği yoktu. Buna rağmen hiçbir varlık gösteremediler. Sonuçta 25 Nisan akşamı, 25 Alaydan gelen yedeklerle giriştikleri savaşta 700 kişi savaş dışı oldu. Kalanların da cepheyi boşaltıp kaçıp gitmeleri ile bu çok tehlikeli çıkarma bölgesi bertaraf edilmiş oldu. Kısacası bu kadar az bir Türk askeri ile savunulan savaş bölgesine çok iyi şartlarda çıkan İngiliz kuvvetlerinin Kirte'ye ulaşma hayalleri rüzgar gibi uçup gitmiştir. Morto Koyu Çıkarma Noktası, Müttefikler için çok önemli, kritik bir yerdi. Türk savunmasının buraya ayırdığı kuvvet ağır silahlardan yoksun 150 kişilik bir takımdı. Karşı taraf ilk kademede 3 bölük çıkaracak ve sonra l muharebe ve 4 balıkçı gemisi ve 4 yedek kafile ile desteklenecekti. 25 Nisan sabahı 04.30'da Nelson ve Vengens Savaş Gemileri ile refakat gemilerinin topları Morto Koyu sırtını dövmeye başladı. İki saat kadar süren top ateşinden sonra filikaların içi asker dolu olduğu halde kıyıya yaklaştıkları bir sırada, Türk takımı öldürücü bir ateşe başladı. Düşmanı en kritik anında yakalamış ve derinliklerde ilerlemelerine şans tanımamıştı. Ancak Abide cihetinde 3 kişinin gözetlediği bölgeden düşman askeri çıkıp, kahramanları arkadan kuşatmaya başlamıştır. Takım Komutanı durumun farkına varıp yavaş yavaş geri çekilip tedbirini alsa da akşama kadar takviye alamaması sebebiyle 80 kişilik takımının hemen tamamına yakını savaş dışı olmuştur. Ta ki akşama doğru 25. Alay'ın 8. Bölüğünün bölgeye yetişmesi sonunda tehlike atlatılmış ve 25 nisan Morto Koyu çıkarması Türk savunması lehine sona ermiş oluyordu. 28 Nisan 1915 Birinci Kirte Savaşları: 28 Nisan 1915 günü sabahı saat 08.00'de başladı. Akşama kadar sürdü. Ancak başarılı olamadılar ve 3.000"i bulan kayıplarla geri çekildiler. 1-2 ve 3-4 Mayıs günleri tekrarladılar. Ancak yine başarılı olamadılar. Yalnız bizim 15. tümen de erimişti. Tümen Komutanı Yarbay Zoderstren görevden alındı. Bu savaşlarda düşman istediği neticeyi elde edemedi. Ancak güneyde Cephe kuruldu ve bölgeye ayak bastı. İstanbul'a ulaşamadılar ama Alçıtepe'ye kesin ulaşmak istiyorlardı. Heyhat! Mehmetçiğiaşmak ne mümkün... 6-9 Mayıs 1915 İkinci Kirte Savaşları: General Hamilton, Türkler mevzilerini tahkim edip takviye almadan Kirte bölgesini kesin ele geçirmek istiyordu. Bunun için Arıburnu bölgesinden 2 Tugay Anzak Askeri Seddülbahir'e getirildi. 6 Mayıs günü 11.30'da taarruza başladı ve 7-8 ve 9 Mayıs günlerinde taarruzlar yenilendi. Bu saldırılar İngilizlere 6.500 insana mal oldu. 7.000 kaydı da vardır. Türk tarafının kaybı da ağırdır. Biz vatan toprağını savunuyorduk da; onların neye ve niçin öldükleri bilinmiyordu. Ancak büyük bir hainlik içinde artniyet taşıdıkları biliniyordu. 4-6 Haziran 1915 Üçüncü Kirte Savaşları: General Hamilton, 2. Kirte Muharebelerinin yarattığı ezikliği ve moral çöküntüsünü atmak için başlattığı III. Kirte Muharebeleri başarılı görünse de Kirte önlerinde Türk karşı taarruzları ile geri atıldılar. Yani İtilâf Devletlerinin, Seddülbahir bölgesine 5. taarruzu da neticesiz kaldı ve hayallerindeki Kirte'ye / Alçıtepe Köyü / ulaşamadılar. Halbuki 100 yıldır bunun hesabım yapıyorlardı. Mehmetçiğin kahredici azmi, asırlık hayali Çanakkale Siperlerine bir daha hortlaınamak üzere gömüp bitirmiştir. Ill.Kirte Savaşlan'nda Fransız Kolordusunun insan gücü 30.000 kişi idi. İngilizlerin ise 31.000. Oğlander, 20.000 gösterir. Türk tarafında ise çeşitli Tümenlerden toplanmış 3 Alayın 8 piyade taburunda 7.000 er bulunuyordu. 6.000 kişi de ihtiyatta destek için vardı. Toplan 13.000 kişi. Bunun 9.000 kadarım kayıp verdik. Yani 9. kişilik 9. Tümen hemen tamamıyla erimişti. Cephe tamamıyla yarılmıştı. Yalnız muharebe sahası olan Sığınsırt'ta 12'lik muhasara bataryası ile 5. Alayın 2. Bataryası ve 150 Mehmetçik cepheyi savunmaya çalışıyorlardı. Sonuçta 150 yiğit birbiri ile helalleşip 3 gruba ayrıldılar, l .Grup, Teğmen Ahmet'in emrihde Kirte Deresinden, 2. grup, Teğmen Mehmet'in komutasında Kanlıdere'den, 3. Grup da Batarya Komutam Arif Tanyeri'nin emrinde merkezden derhal taarruza geçtiler. Karşılarında gördükleri manzara ise şu idi: Yaralı ve şehitlerle dolu olan Türk siperlerine düşman topluca saldırıyor ve ölmek üzere olan bir şehidimizin üzerine sekiz on süngü birden saplanıyordu. İşte bu manzara karşısında s ldırıya geçen erlerimizin Allah Allah seslerine, Batarya Komutanının genç ve gür sesi karışıyordu; "- Yetiş, vur. Vur ha vur." Hülâsa Üçüncü Kirte Savaşlarının son taarruzunu yapan 150 kişilik Türk Grubu 5-6 dakika içinde düşmanı Türk siperlerinden temizledi ve kendileri yerleştiler. Aradaki mesafe 150 m. kadardı. 5 Haziran günü artık düşmanın da savaşacak hali kalmamıştı ama gene de 150 kişinin 10 katı idi. İşte o, on misli kuvvete karşı koyan ruh, subaylarına güvenen ve vatanı için ölümü hiçe sayan Türk askerinin Çanakkale'de şahlanan karakteri ve inancının tezahürleri idi. Sonunda 15. Tümen birlikleri yetişip cepheyi 12'lik batarya birliklerinden teslim almıştır. Kısacası, 3. Kirte Zaferini 150 kişilik bu kahramanlar sonuçlandırmıştır. Bugünkü Son Ok Şehitliği, o kahramanların anısını taşır. Savaş bugünkü Son Ok Şehitliği'nin 600 m. kadar güney batısında yaşanmıştır. Kahramanların ruhları şad olsun. 21-22 Haziran 1915 Kerevizdere Savaşları: Bu Savaşların Hedefi, Fransız Kolordusu Kerevizdere sırtlarındaki 83 rakımlı tepeyi ele geçirmekti. 21 Haziran günü, Türk mevzilerine 32.450 top mermisi kullandılar. Cepheyi 2. Türk Tümeni savunuyordu. 12. Tümen de yedekte bulunuyordu. Fransızlar üçer taburlu 3 Alayla hücuma geçti. Türk savunması 6.000 kayıp verdi. Yani 2. Tümen üç Alayından ikisini zayiat vermişti. Fransız kaybı isi 2.500 idi. Ordu Komutanı Sanders, bu savaşları kastederek 22 Haziran 1915 günü çok gizli ve kişiye özel olarak Enver Paşa'ya gönderdiği raporunun özeti: "Düşman, öteden beri ve özellikle son zamanlarda yaptığı taarruzlarda anlatılamayacak kadar çok cephane ve az sayıda insan harcıyor. Biz ise pek çok insan ve az cephane feda ediyoruz." Bu sual asıl Enver Paşa kadar Sanders'in kendisine de biri tarafından sorulmalı ve bu da Enver paşa olmalı idi. Elhasıl, iki gün süren bu kanlı boğuşmalarda göze çarpan en büyük özellik; " Türk Komuta kademelerindeki soğukkanlılık, alınan karalardaki ustalık, karşılıklı işbirliği zihniyeti, uygulamaların noksansız yapılışı ile uygulayıcıların yarattıkları yiğitlik ve vatan toprağının savunulmasında sarsılmaz inanç ve içtenliğin dillere destan, dost ve düşmana parmak ısırtması olmuştur." 28 Haziran-5 Temmuz Arası Zığındere Muharebeleri: Çanakkale Savaşları'nın en kanlı sahnelerinden biri Zığındere'de yaşanmıştır. Saldırının ilk ateşi 28 Haziran 1915 saat 09.00'da başladı. 29 ve 30 Haziranda devam etti. Zığındere, Sargıyeri'nde bulunan Sahra Hastanemiz yerle bir oldu. Binlerce yaralı parçalanarak şehit oldu. Savaşa katılan 7. ve 12. Tümen birliklerimizdi. Yaralı ve şehitlerle dolu Zığındere batısındaki siperlerimizi işgal eden düşmanın hesabı görülemedi. Anadolu yakasından 3. Tümen, Arıburnu'ndan 5. Tümenler yardıma geldi. Bu yedeklerle 5 Temmuz günü yapılan savaşlarla da sonuç alınamayınca, Grup Komutanı Alman Weber Paşa görevden alındı. Yerine Kuzey Grubu Komutanı Esat Paşa'nın kardeşi Vehip Paşa getirildi. Bu savaşlara katılan!., 7., 12., 6., 4., 3., 5. ve 11. Türk Tümenleri 28 Haziran-5 Temmuz arası 16.000 kayıp vermişlerdir. 12-13 Temmuz Muharebeleri: İngiliz ve Fransız birlikleri saat 04.30'da Güney Grubu ceephesinin sol kanadındaki 4. ve 7. Tümen cephelerine karadan, denizden ve 14 kadar uçakla da havadan bombardıman etmeye başladı. Bombardıman üç saat sürmüştü. Bu zaman zarfında 4., 6. ve 7. Türk Tümenlerinin ilk iki günlük çarpışmalarda verdiği kayıplar, 113 subay ve 9.462 erdi. Kanlı Zığındere Muharebelerinden kısa bir süre sonra başlayıp iki gün süren Kerevizdere Muharebeleri, Seddülbahir Cephesinde hatta Çanakkale'nin diğer muharebe bölgelerindeki bütün komuta kademelerinde bir rahatlık yaratmıştır. Karşı tarafta ise bir bezginlik seziliyordu. Hele enerjik bir kişiliğe sahip olan 2. Ordu Komutanı Miralay Vehip Paşa'nın Grup Komutanlığına gelmesi Türk savaş gücünü ve güvenini iyice pekiştirmiştir. Ancak 13 Temmuz 1915 savaşlarından sonra İngiliz 157. Tugayının sağ kanadında başlayan bazı küçük geri gidişler, birden tüm cephedeki erlere kadar yayılarak sel gibi geriye doğru bir akış başlamıştır. Ne yazık ki, bizim ileri birliklerimiz bu durumdan faydalanamadılar. Bu panikten kayıpsız kurtulmaları bu defa İngilizler için büyük bir şans olmuştur. Hülâsa, İstanbul'a ulaşamadık bari Alçıtepe'ye ulaşalım özlemiyle girişilen bu taarruzları boşa çıkarmanın verdiği rahatlık ve kendine güveniyle Türk direnme ve moral gücünü kat kat arttırmıştır. İngiliz ve Fransızlara da iyice hazırlanmadan yer yer yaptıkları taarruzlardan vazgeçerek daha tedbirli ve ihtiyatlı hareket etmenin bilincini de öğretmiştir. Ayrıca 6-13 Ağustos 1915 günleri arasında yapılan muharebelerde de toplam 7.519 kaybımız vardır. Kısaca belirtmek gerekirse, Seddülbahir Bölgesinde yapılan muharebelerde binler şehit ve ölü verilmesine rağmen her iki taraf için de istenilen netice elde edilememiştir. En son olarak da düşmanın 9 Ocak 1916'da kaçıp gittiği bölge, Seddülbahir Savaş Cephesi olmuştur. 16. Seddülbahir'de Emre İtaat Etmiyen Yüzbaşı Hüseyin Hüsnü'nün Hatıraları: Aylarca devam eden çok kanlı muharebelere rağmen düşmanın bir türlü zaptedemediği "Alçıtepe"nin ismini kendisine soyadı olarak alan Önyüzbaşı Hüseyin Hüsnü Alçıtepe Çanakkale'de Seddülbahir'e çıkan 20.000 kişilik düşmana karşı koyan 26. Alay, 3. Tabur, 9. Bölük komutanı idi. Hüseyin Hüsnü Alçıtepe'ye neden bunu soyadı olarak aldığı sorulunca, şöyle cevap verdi: "- Düşmanın bütün emeli Alçıtepe'yi almaktı. Alçıtepe'ye giden yol üzerinde dövüştük, dövüştük. Birçok subay arkadaşlarım ve Mehmetçikler şehit oldular, ben de ayaklarımdan yaralandım, sakat kaldım. Alaydan gelen geri çekilme emrini dinlemeyerek dövüştüm. Eğer düşman Alçıtepe'yi alsaydı, şehit düşmesem bile, idam edilmekliğim muhakkaktı. Türk Ordusunun şan ve şerefini arttıran bir muharebeden, sakatlığımla beraber bu isim de hatıra kalsın, dedim. Alçıtepe, üçüncü taburun dövüşmesini şöyle anlattı: 25 Nisan 1915... Öğleden evvel iki zırhlı ile bir denizaltının süratle Boğaza gi diğini Morta limanındaki 9. Bölükten gözetleme postamız haber verdi. Efrat silahbaşı edildi. Bu esnada Arıburnu istikametinden de top sesleri geliyordu. Biraz sonra düşman gemileri Morto Limanını, Ertuğrul Koyunu ve tabyasını, Harapkale'yi, tabur karargâhını şiddetle bombardımana başladı. Kesif gemi ateşlerinden, siperler üzerinde parçalanan mermiler ve şarapnellerden çıkan gaz ve dumanların tesiriyle hiçbir şey görülemiyordu. Ağaçlar yerlerinden fırlıyor, taşlan havalarda uçuyor, toz duman birbirine karışıyordu. Sanki kıyametten bir sahne idi. Bu kadar ufak bir bölgeye yapılan ateş altında nakliye gemileri Tekke ve Ertuğrul Koylarına yaklaşmıştı. Tayyareler de pek alçaktan, tepemizde uçuyordu. Bölükler bu cehennemi ateş altında hiçbir şeye ehemmiyet vermeden vatan ve namus vazifelerini yapıyorlardı. Gösterilen bölgelere, telefata bakmayarak, siperler içinde kalan arkadaşlarına yetişmek için koşuyorlardı. Dokuzuncu Bölük, Tekke Burnuna yaklaştığı zaman bîr tabur kadar düşmanın Zığınderesine doğru süngü takmış olarak ilerlediğini, Tekkeburnu'na çıkarmış olduğu iki bölük kadar, makineli tüfekli bir kuvvetin de Tekkeburnu'nu işgal etmekte olduğunu gördük. Yedi yüz metre kadar bir mesafeden düşmana ilk ateşi açtık. Düşman makineli tüfek kullanmaya fırsat bulamadan kaçmaya başladı. 12. Bölük kumandanı yaralanınca, kumandasız kalan efrat, 9. Bölük emrine girdi. Zığındere' sindeki bölüğe taarruz eden düşman da hücuma uğrayınca kaçmaya başlardı. Yaralılarını almadan gidiyorlardı. Sahile vardıkları zaman onları alacak vasıtalar açılmıştı. Bunun üzerine düşman mukabil hücuma kalktı. Muharebe ileri geri şeklinde devam etti. Dört defa denize kadar sürmüştük düşmanı! Tekke Koyu siperleri şiddetli bombardıman neticesinde berhava edilmişse de sağ kalan efradımız ihraç hareketine müthiş surette karşı koyuyordu. Buraya çıkmaya muvaffak olmuş düşman ise eriyordu. Ertuğrul tabyasının cephanelik civarındaki Ertuğrul Koyu'nü yandan ateş altına alan Yahya Çavuş ismindeki kahraman, arkadaşlarıyla düşmana pek ziyade telefat verdiriyordu. Seddülbahir Kalesi içine çıkmaya çalışan düşman öyle bir mukavemete maruz kalmıştı ki, kayıkları sahile sağlam gelmiyor, vapurlardan kayıklara efrat kamçı ile indiriliyor ve biz bunu görüyorduk. Öğleden sonra Tekke Koyu'na ihraca muvaffak olan düşman, Ay Tabya'yı ve Ertuğrul Tabyası'nı işgal etti. Böylelikle Tekke Burnu'ndaki bölüklerimiz yandan ateş altına girdi. Harapkale'yi aşan mermiler de geriden bölükleri taciz ediyordu. Bu durum üzerine, tabur kumandanı telefatı azaltmak için biraz geriye çekilme emrini verdi. Tabur Komutanı Binbaşı Mahmut Bey, gece bütün cephede hücuma geçerek karaya çıkan düşmanı denize dökmemizi, şehit ve yaralıların intikamının alınacağını söyledi. Buna hazırlandık. Gece olmuştu. Düşman bütün bölgeyi karadan ve denizden kurşun yağmuru altına aldı. Fasılalı olarak dumdum kurşunu da gönderiyordu. Bölgemiz fişeklerle aydınlatılıyor, bu arada top ateşi de yapılıyordu. Bu hal şafak sökünceye kadar sürdü. 26 Nisanda her taraftan yine ateş başladı. Zığındere'ye taarruz eden düşman burasını ve Hisarlık Burnu'na çıkan düşman da Hisarlığı aldı. Seddülbahir Kalesi içinde pek kanlı muharebeler oluyordu. 40 saat fasılasız devam eden muharebe neticesinde taburun mevcudu yarıya inmişti. Kalanlar yarı beline kadar su içinde Kanlıdere'den Kirte civarındaki siperlere çekilmeye başladı.
__________________ UMUTLANDIRIP [ U T A N D I R M A Y I N ] aLPay by C@RSI Since 1970 |