Tekil Mesaj gösterimi
Alt 04-02-2008, 23:28   #9
tyler durden
Banned
 
tyler durden - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Hava çok soğuktu. Paltosunun yakasını kapadı. Atkısını, boynuna daha sıkı sarılması için bastırdı. Beresini kulaklarına doğru kuvvetle çekti. Burnunu çekti ardından. Bu ne soğuktu, böyle… Ellerini cebine soktu ve adımlarını büyüttü. Cadde boyunca mağazaların vitrinlerine baktı. Işıklar göz kıpıyordu sanki. Rengarenk… İnsanlar bir telaştır tutturmuşlar. Omzuna, koluna çarpan çarpana. Tramvayın sesini duyuyor. Kendine benzetiyor tramvayı; sakince kalabalığın içinden geçmeye çalışan bir suret gibi…

Yürüdükçe ısınmaz mı insan? Daha çok üşüdüğünü hissetti, yürüdükçe. Tünel’ e yaklaştıkça içi daralmaya başladı. Soğuk… Yazın gelmesini ne çok isterdi. Sere serpe güneşlense. İçine kadar işlese sıcaklığı. Böyle üşümese…
"Soğuktan değil o üşümek"
Birisi mi konuştu? Etrafa bakındı. Sanki birisi ona bir şey söylemişti. Yanından geçen insanlar ise umarsız yollarına devam ediyorlardı. Ürperdi . - Uykusuzluktan herhalde - dedi ve yürümeye devam etti.
“Hayır, uykusuzluktan da değil “

Neler oluyordu. Yine aynı ses… Delilik hırkasını vücuduna pek bir yakıştırdı bir an. Bir akşam önceki izlediği film geldi aklına. Eşini ve 3 çocuğunu terör saldırılarında kaybeden bir adamın hayattan nasıl soyutlandığını ve kendi iç aleminde nasıl yaşadığını anlatan filmde, her kula nasip olmasını temenni edebileceği bir okul arkadaşı vardı ki, kıskanmadı değil. İnsan, sevdiği birisinin hayatını düzeltmeye çalışırken, kendi hayatını düzelttiğinin farkında olur mu? Filmlerde genelde yardım eden karakter, filmin sonunda yüzüne kondurduğu bir gülümseme ile ya da uzaklara dalıp mutlu olma mimiği ile belli eder farkındalığını. Ama ya gerçek kesitlerde…
“ Bırak filmleri, sen kendi hayatının senaryosunu yaz ve oyna! “


Artık etrafında kendisine seslenen bir suret aramaktan vazgeçmişti. İçinden, beyninin tam merkezinden gelen bu sesleri bir iki sefer daha duymuştu ama o zamanlar çok küçüktü.
“Ben hep seninleydim.”

Tüneli kullanmaktan vazgeçti. Yan sokağa döndü. Galata mevlevihanesi’nin bahçesine girdi. Arka tarafına doğru yürüdü. Mezarlıkların arasında dolaştı. Soğuk…
“ Soğuk olan hava değil”

-Şimdi susman için neler feda etmezdim- dedi.
Diğer cebine koyduğu fotoğrafı çıkardı. Parmaklarını saçlarında dolandırdı. Morluklara... Ve uzaklara, içinden geçip çok uzaklara bakan gözlerine baktı. Bir masalın kahramanı olmak ister miydi? Büyüklere masallar anlatılabilir miydi? Yalanlar, sahi yalan mıydı? Gerçekler ne kadar ve kime göre gerçekti? “ Beni harcama! “ demişti. “ Beni harcama, çünkü benim hayatım, senin düşlerine bedel olacak kadar ucuz değil! “

Fotoğrafa yeniden baktı. O gittiğinde, koskocaman bir fotoğraftı aslında elinde tuttuğu. Ama küçültmüş, cebine saklamıştı. Küçülmüştü, gittiğinde… “ hayat devam ediyor” dediklerinde…
“ senin ki hayat mı be?!”

Kaldırımlar da iter insanı, sevmediğinde
Adımlarını tez atadurursun
Koşarsın, varmak istediğin bir yer olduğunda
Ama
Sevmeyi öğrenmek başka şeydir, bu şehirde.
Çünkü ne sen gibi seven bulunur
Ne de sen sevebilirsin onlar gibi
"Sen sevmek nedir bilmiyorsun!"

Sus ne olursun…
__________________
Click the image to open in full size.

Sen her şeyi biliyorken,
Ben her şeyi göze almışken,
Sana uzaktan kıvranmak,
Nasıl acılı bir kanserdir bilemezsin!
tyler durden Ofline   Alıntı ile Cevapla