Ne gülünç.. Dünya senlerle doluymuş fakat ben yıllardır sen ve kaybettiğim diğer senlerle uğraşıp durmuşum. Düşünsene; senler denizinde bir sen uğruna yanan canımı. Hepiniz aynı sensiniz aslında, uzak veya yakın, akrabasınız. Maskeleriniz değişiyor durmadan, kıyafetleriniz, burnunuzun şekli belki veya saçınızın rengi! Arada bir özne ve yüklem yer değiştirse de, sözleriniz birbirini takip eden dizeler gibi. Ya gözleriniz; içlerinde anlamlar büyüttüğüm ıslak bakışlarınız!
“Sensizlik içinde kıvranıyorum” diye başlayan bütün cümlelerimi geri alıyorum. “Seni özledim” lerimi ise aklına bile getirme..
Bir insan aynı filmi kaç kez seyreder? İki veya üç diyelim. Fakat bir oyuncu; izleyicisi olduğu sürece oynar aynı oyunu. İşte ikilem tam da burada! Aynı sahneyi defalarca seyredip de, her defasında ilk kez görmüşüm gibi davranmamda sorun! Sorun bende, senlerde değil. Her yerdesiniz çünkü. Kafede yan masada, sokakta, plajda, karşı apartmanın penceresinde... Hep aynı oyunlar ve aynı bakışlar; aynı basmakalıp sevgi sözcükleri. Ezberin öze işlemiş haline, her sahnede daha çok kapılansa, ben.
Senlerin çokluğunda, senin yokluğundan eser yok. Bunu anlamanın, algılamanın ve beklememenin huzurunun doruğundayım bugün.
Anlamadın biliyorum ama senlerin hiçbirisi anlamadı; yani sizce değişen bir şey yok.
__________________ Sen her şeyi biliyorken, Ben her şeyi göze almışken, Sana uzaktan kıvranmak, Nasıl acılı bir kanserdir bilemezsin! |