Konu: suskun
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 11-02-2008, 13:39   #1
tyler durden
Banned
 
tyler durden - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
suskun

"İki şey ruhumuzu karartır" der Sadi;
"Biri konuşacakken susmak, diğeri susacakken konuşmak".
İkinciler sebil etrafta...
Görmüyor musunuz, günler boyu din­mek bilmez bir laf çağlayanı, taşıyor dudak­lardan, sokaklardan, ekranlardan, sayfalar­dan...
Geveze süvarilerden gürültülü bir ordu, aczini dilinin altına saklayarak yalın kılıç üstü­müze yürüyor her gün...
Mızrak oluyor, iğne oluyor, yılan oluyor, saldırıyor, batırıyor, sokuyor da bir türlü sus­muyor dili...
Asıl düşmanı sessizlikmiş gibi... konuş­masa yenilecekmiş gibi...

Ya konuşacakken susanlar...?
O geveze ordunun palavradan tozunda boğulanlar...?
Onlar, ki konuşma özürlüdürler, tükürük­ler saçarak ve kimi zaman hakarete bulaşa­rak cümle cümle üstlerine yağan bu dilbazlığa sükutun kalkanıyla direnirler.
Biri diliyle kırbaçladıkça lafazanlık atını, diğeri gemler dilinin halatını...
Pervasızdır sözcükler; ve suskunlar, lafın zulmünü işittikçe hepten sesten kesilirler.
İnatçı bir çocuk gibi, kimi zaman başını öne eğerek, kimi zaman karşısındakinin gö­zünde anlayış bekleyerek, ama her daim sözcükleri boğazında düğümleyerek bakar ve susarlar.
Şişer dilleri ağızlarında; dudakları ısırıl­maktan yara olur; yine de çözülmez çenelerindeki mühür...
Çünkü bilirler ki, gürültü ormanında laf­lar kifayetsizdir ve hiçbir söz, o an sükut ka­dar manalı değildir.
Bakışlarının yeterince bağırdığını varsa­yarak ve bunun işitilmemesinden her defa­sında daha da ağır yaralanarak, anlaşılmayı beklerler tevekkülle...
Küfrederler ketumluklarıyla, yalvarır, haykırır, zulmederler.
Sanırlar ki suskunluklarındaki soyluluk örter, diyememe naçarlığını; konuşma aczi, konuşma azmini bastırır.
Lakin her daim ikrardan sayılır sükut...
Diyebilen, diyemeyenin sessizliğinde, ye­ni tüyler eker, tüyü bitmiş diline...
Diyemeyen, ağzında düğümlenmiş isyan halatlarıyla sessizliğe gömülür.
Susar, asıl düşmanı sesmiş gibi, dese ölecekmiş gibi...

Ah ses, baltasıdır acizin; onu allayıp pullayıp kah adam kandırmaya, kah fikir buda­maya gider.
Kulağından çok çalışır ağzı; duyduğun­dan çok söyler.
Dinlemez karşısındakini, dırdırıyla ezer.
Ve suskunun bir türlü dil vermez ağzı; yuttuğu laflar ağırlaşır boğa­zında zamanla, isyanını ruhunun uçsuz bucaksız dehlizlerine gömer, içine attıkça içi şişer.
İşte o zaman kapanır içine... Yıllar yılı çıt çıkarmadan, gık demeden, suspus olup yuttuğu sözcüklerle he­saplaşır içinde, kimseye diyemedikle­rini der kendine, dinler kendini; ken­dinin tek sırdaşı, dert ortağı olur.

Bir deniz kenarında, bir orman yolunda, bir hastane koridorunda ya da şurda burda, kendi kendine konu­şan ya da mütevekkil susup oturan birini görürseniz konuşun onunla...
Muhtemelen ruhu kanamaya yüz tutmuştur çünkü...
Susacakken konuşanların zulmün­den, konuşacakken susmuştur.

can dündar
__________________
Click the image to open in full size.

Sen her şeyi biliyorken,
Ben her şeyi göze almışken,
Sana uzaktan kıvranmak,
Nasıl acılı bir kanserdir bilemezsin!
tyler durden Ofline   Alıntı ile Cevapla