Tekil Mesaj gösterimi
Alt 12-02-2008, 11:16   #1
bjk_bjk
 
bjk_bjk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Ağır ama teknik (Talay Erker)

Gordon Schıldenfeld adlı “yarı Hırvat, yarı Alman” gencin Beşiktaş’a transferi olayı biraz tuhaf başladı. Hikayeyi hepimiz biliyoruz; “Kime niyet, kime kısmet” gibi birşey oldu. Önce, Antalya’da kamp yapan Dinamo Zagreb’in öbür stoperi Drpiç’le anlaştıkları açıklanmış, Hırvat futbolcuya Beşiktaş forması bile giydirilip röportajlar yapılmıştı... Derken “O fotoğraf!...” Adamla tam imza atılacağı sırada, Drpiç’in mukaveleye imzası değil İnternet sitelerine “Kabak gibi poposu” düşüverdi! Hırvat futbolcu ülkesindeki bir maçta seyircilere kızmış, ayağındaki şortu boca edip poposunu göstermişti... Yani sabıkalıydı! Sütten dili yanan, hani yoğurdu üfleyerek yermiş!.. Dolmabahçe’de bir “Nouma utancı” yaşayan Beşiktaş herhalde “popolu” gösteriyi de kabul etmezdi, etmedi de... Madem Dinamo Zagreb’in bir stoperi olmamıştı Ara transferin son saatleri de yaklaşmıştı... Diğer stoperine imza attırıldı. Yani “Biri olmazsa, öbürü mü” denmiş. Yoksa bu “Yarı Hırvat, yarı Alman” genç için araştırma yapılmış mıydı? Hani Beşiktaş’taki “tuhaf transferler” örneğin Diatta, örneğin Higuain transferleri “kılçık” gibi batmıştı. Beşiktaş sevdalılarının boğazlarına!..Yoksa genç Gordon Shildenfeld de öyle bir “kılçık” mıydı?.. SİNAN DİYORSA Bu konuda en “sağlıklı bilgiyi” kimden alabilirdik?.. Galiba önce Sinan Engin’i aramamız gerekiyordu... Çünkü Sinan benim çok yakından tanıdığım “futbol hergelelerinden” birisiydi... Eğer bu “hergele” kelimesi “argo” sayılıyorsa özür dilerim... Argo anlamında değil “Futbolun her türlü hergeleliğini bilmek” anlamında kullanıyorum... Sinan Engin bu alemde hem futbolculuğunda, hem teknik adamlığında, hem de menajerliğinde “kulağına kar suyu damlamışların” başında gelirdi... Öyle tuzağa düşmez, oyuna gelmez bir yapısı vardı Sinan dostumun... Telefonla aradığımda “bu ne hal?” dedim ... -”Hangi hal” dedi. Sonra konuştuk : “Popo olmadı tufa mı (!) oldu?” Gülmeye başlamıştı: -”Yok abi” dedi “Biz ikisinide izliyorduk... Öbürünün defosu çıkınca bizim kitaba uymaz dedik, Gordon’u aldık...” “Kulüpten bu futbolcuyu izleyen oldu mu? -”Hepimiz izledik... Zaten Antalya’da kamptalardı... Takibimiz altındaydı...” “Ne gibi teknik özellikler gördün sevgili Sinan?...” Sinan Engin kendisinin de izlediğini söylediği Gordon’u özetle şöyle anlattı: -”Topla iyi oynuyor... İki ayağınıda iyi kullanıyor... Geriden topu oyuna sokması mükemmel ... Çok kuvvetli... Hava toplarında hiç sektirmiyor... Yani bir stoperde ne gibi özellikler olması gerekiyorsa, Gordon’da var... Beğendik ve aldık...” Sordum Sinan’a: “ Eksiğini söyleyebilir misin ...” Dürüstçe yanıtladı: -”Elbette söylerim... Zaten görücüye çıkınca herkes görecek... Bana göre tek eksiği biraz ağır oluşu... Ama unutmayalım; bu çocuk daha 22 yaşında... Eksiğini tamamladığında zaten Avrupa piyasasında yüksek bedeli olur... Beşiktaş; bu futbolcudan para kazanır ...” Sinan Engin memnundu ... Alan razı, veren razıydı... Fakat elbette bu futbolcunun bir “gelişimi” vardı. Nasıldı acaba? TANIYANI AZ Çok araştırdık “çevresi” henüz çok dardı genç futbolcunun ... Menajer dostlarımdan “sağlıklı bilgi” çıkmayınca, aklıma geldi Hikmet Dağlı’yı aradım... Dağlı İsviçre’de yaşıyordu. FİFA lisanslı bir menajerdi. Aradığımda o da bu futbolcu hakkında bilgi sahibi değildi... “Sen beni sonra ara... Hırvatistan’daki dostlarımı arayıp senin için bilgi toplayalım” dedi... Bir gün sonra aradığımda da anlattı: -”Hırvatistan Sibenik doğumlu... Futbola da bu şehrin HNK Sibenik takımında başlamış... Bir süre 2. Ligde forma giydikten sonra, aynı takımla 2005-2006 da 1.Lige çıkmış... Sibenik formasıyla 94 maç oynamış iki gol atmıştı...” Hikmet kardeşim özel yaşamını da araştırmıştı. Gazetelere düşen kulaktan kulağa dolaşan bir yanı yoktu... Onu yakından tanıyan kime sonra, şu yanıtı almıştı: “Mükemmel bir yaşantısı var. Çok çalışıyor ve bu işten ekmek yiyeceğini biliyor...” Nitekim geçtiğimiz sezonun ortalarında gönlünü kaptırdığı Ivana Skugor ile evlenmişti... Bir çocukları olmuştu çok mutlulardı. HOCASI ÇOK SEVİYOR Antalya’daki bir spor yazarı arkadaşım kanalıyla Dinamo Zagreb’teki hocası Zvonimir Soldo’ya ulaştık... Zvonimir Soldo bir futbolcuyu değil sanki evladını anlatır gibi anlatmıştı onu : -”Dürüst, çalışkan, görev adamı ve sağlam bir karakterdi ...” Devam ediyordu : -”Ben onu Sibenik’te oynadığı ilk günlerinden beri izliyordum... Hava toplarında kuş uçurtmuyordu... Tekniğide bir savunma oyuncusunu aranandan fazlaydı... En büyük avantajı da çok genç oluşuydu... Başlangıcı beğenilen bir futbolcuda hayat var demekti... Onu çok beğendiğim için de yöneticilere ısrar ettim, rakibimiz Hajduk’a kaptırmadık onu ... Takım arkadaşı Rukavina ile Gordon’u biz aldık ... 2 Ocak 2007’den bu yana da birlikte çalışıyoruz... Kendisinden son derece memnunum...” Memnunsa, neden Beşiktaş’a bırakmışlardı ? Arkadaşım bunu da sormuştu Dinamo Zagreb’in hocasına o da yanıtlamıştı : -”Biz zengin bir kulüp değiliz. Paraya her zaman ihtiyacımız var, alttan gelip sıra bekleyen gençlerimizde var...Bedava bırakmadık ... Beşiktaş, bizi tatmin eden bir bedel ödedi...” DRPİÇ’TEN GARANTİ Arkadaşım kampa gitmişken “poposu” yüzünden Beşiktaşlı olamayan Drpiç’le de konuşmuştu... Bir sezondur birlikte oynadığı Gordon’u sormuştu: -”Gordon Beşiktaş’ta başarılı olur mu? Drpiç “ Bir gençlik hatası” yüzünden başına gelenlerden çok üzgündü... Maalesef Beşiktaşlı yöneticiler bana savunma hakkı tanımadılar... O başıma iş açan fotoğraf , rakip seyircilerin beni çıldırttığı bir an çekilmişti ... Neyse Beşiktaş kısmetimizde yokmuş ...” Peki Gordon hakkında ne ne diyecekti: -”Biraz ağır... Ben çabuk olduğumdan birbirimizi tamamlıyorduk... Ama yüksek toplarda iyidir... Tekniği ve dayanıklılığı da iyidir... Beşiktaş’a hayırlı olsun ...” “Beşiktaş’a hayırlı olacak” diyen bir başkası vardı; bir zamanlar Beşiktaş’ta forma giyen Mrsiç’e göre bu genç Hırvat, Beşiktaş’a mutlaka hayırlı olacaktı... İnşallah... Beşiktaş aradığını bulmuş olsun ...
bjk_bjk Ofline   Alıntı ile Cevapla