Tekil Mesaj gösterimi
Alt 19-02-2008, 10:53   #1
bjk_bjk
 
bjk_bjk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Son saniye golleri şans değildir (Fatih Uraz)

Nedendir bilinmez son dakikalarda, son saniyelerde atılan goller sporseverler arasında 'balık goller, ballı goller, şanslı goller' diye anılır. Daha çok isteyenin, daha diri kalanın, daha fazla zorlayanın son saniye gollerine ulaştığı gerçeği ısrarla göz ardı edilir.
Son senelerde futbol maçlarıyla bilgisayar yazılımları arasında kuvvetli dostluk tesis edilmesinin ardından 'Ben iyi oynadım; ama kasıtlı olarak görmediler!' mazereti tarih oldu. Tarih oldu; zira artık kimin ne kadar koştuğu, kaç hatalı pas verdiği, kaç isabetli şut attığı noktasına varıncaya dek gözler önüne seriliyor. Günümüz futbolunda iddialı konuma gelmek ya da iddiasını sürdürmek isteyen takımların oyuncuları bir-iki spesifik mevki hariç topyekün 10 kilometrenin üzerinde koşmak zorunda. Rakiplerde onların koşularına ve hareketliliğine ellerinden geldiğince karşılık vermek durumunda. Hal böyle olunca maçların bitimine doğru antrenmanlarını daha iyi yapan, hafta içinde kendisini fiziken ve zihnen daha iyi hazırlayan futbolcular uzatma anlarında rakiplerine nazaran daha diri kalabiliyor. İşte seyirci baskısı, şampiyonluk yahut da düşmeme yolunda puana daha çok ihtiyaç duyulması, korku-endişe, üç puana endekslenmiş ödüller ile fizikî kalite farkı ortaya çıkınca son saniye golleri de kaçınılmaz oluyor.
Elbette bunun istisnaları da yok değil! 'Ya hep ya hiç' sloganıyla tüm güvenlik önlemlerini hiçe sayarak aynen İkinci Dünya Savaşı'nda bomba yüklü uçaklarla düşman hedeflerine intihar saldırısı yapan Japon pilotları gibi davranırsanız tüm avantajlarınıza karşın sahadan başınız yerde de ayrılabilirsiniz! Bildiğiniz üzere ölümü hiçe sayan kamikaze pilotları bile Japonların kötü gidişini durduramamıştı. Yani demek istediğimiz odur ki risk almakla intihar etmek arasındaki farkı anlayamazsanız son dakika gollerine hasret kalmakla yetinmez, bir de üstüne kalenizde gol görürsünüz.
Hemen her takımda nöbetçi memur vazifesi ifa eden kimi futbolcular vardır ve de bunlar iki kale arasında sık sık gidip geldikleri halde bir işe yaradıkları görülmemiştir! İşe yaramazlar; zira onlar inanarak, iş yapacağım diye değil adet yerini bulsun diyerek gider ve gerisin geriye dönerler. Son saniye golleri hiç şüphesiz hayatın sayısız yansımalarından küçük bir karedir; ne denli istekli, arzulu, şevkli olursanız topun sizinle buluşma ihtimali de o derece artar. Örneğin Beşiktaş takımını ele alalım; doyurucu futbol oynamadığı, defansının sezon başından bu yana sürekli açık verdiği, transfer dönemlerinin iyi geçirilmediği ayan beyan ortada. O yüzden eleştiri yağmuruna uğramaları kaçınılmaz; ama derseniz ki 'Beşiktaş mücadele etmiyor,' orda durun deriz. Çünkü Konya, Gaziantep, Ankara maçları derken Siyah-Beyazlı ekibin oyunun son saniyelerinde kurtardığı kaç tane maç var. Kimilerine göre o goller şans olabilir, saygı duyarız; ancak bizim ölçülerimize göre o goller maçı bırakmamanın, kondisyon olarak ayakta kalmanın, kazanmayı rakipten daha çok istemenin karşılığıdır. Aslında Beşiktaş takımının en başta tenkit edilmesi gereken tarafı hemen tüm maçlarda rakiplerinin hünerinden ziyade kişisel hatalar ya da yanlış oyuncu tercihleri sonucunda gol yiyor olması. İşin daha vahim yanı ise bunu maçların ardından Beşiktaş hocasının itiraf ediyor oluşu! Beşiktaş hocası ağlayıp sızlanmayı, serzenişte bulunmayı, adres göstermeyi bırakarak çözüm üretmek durumundadır. Çünkü hocalık ağlama duvarı değildir ve 8 aydan beri devam eden aksaklıklar 'Kader, şanssızlık ve çalışarak bunları telafi edeceğiz!' sözleriyle artık açıklanamaz.
bjk_bjk Ofline   Alıntı ile Cevapla