bu savaş çok kişinin yaşayacağı türden değildir sanmam... bu savaş yaş getirir tebessüm götürür. bu savaş sırasında krize girersin bir nefes kokusunu içine çekmek için... krize girersin aynı anda kalkıp o iki kişilik masadan gitmek için...
vazgeçiş barındıramayacak yaşanılası bir durumda başlangıç için son lazım evet ama sonu yok...
ucu açık bir koca uzun yoldur bu... bembeyaz... her adımda farklıdır manzaran. her adımda içindekiler bir başka kıpırdanır...
ya ağlarsın ya gülersin. ortasını asla göremezsin.
ya pes edeceksindir. ya da kaleyi toparlayıp gidecek...
bu savaş çok kişinin yaşadığı türden değildir sanmam...
umut sırtüstü sarkmış koca binanın tepesinde. sen sanıyor musun ki inat bir köşede bekliyor...
hayır elbette.
yaşanmış tüm kötü anlara. dündeki çıkış yoklara. üzüntülere. dertlere inat! doya doya içine çekiyor savaşın tarafları şu "mis" kokuyu...
sizler sanıyor musunuz ki savaş demek dağılmış sokaklar, taş taş üstünde kalamamış binalar demek...
son derece düzenli bu şehir... evlerin pencerelerinden içeri bakabilendir bu savaşı yaşamış olan...
biri kolunu kesmeye çalışır... biri kalbini sökmeye.. biri kendini boğmaya çabalar.. biri elinde bıçak bakar öylece... amaçsız... bitkin...
__________________ Sen her şeyi biliyorken, Ben her şeyi göze almışken, Sana uzaktan kıvranmak, Nasıl acılı bir kanserdir bilemezsin! |