[bjk_bjk]

Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören, mali genel kurulda yaptığı konuşma sırasında; “Federasyon gidecek dedik, gitti” cümlesiyle çok ama çok büyük (!) bir iş başardığını dile getirdi. Bu sözü bir yerlerden hatırlıyor musunuz? Sakın Ali Şen’in, Şenez Erzik, Abdullah Kiğılı, Özkan Olcay için kullandığı cümleye benzemiş olmasın... Ya da bu cümle, Fenerbahçe’nin şu andaki başkanı Aziz Yıldırım’ın “sekiz senede yapamadığını yaptım” fiyakası mıdır? Gerisi mi? Teferruat!

>> Kalli çorbası ve Zico salatası!
Ne de güzel mönüler hazırlamışlardı, Galatasaray ve Fenerbahçe’nin teknik direktörleri, rakipleri için... Biri, bir lig maçında akıldan bile geçmesi zarar olan “İkinci takımından” bir salata sahaya sürdü. Diğeri, tadı, tuzu olmayan üstelik isminin konması imkansız bir çorbayla çıktı sahaya... Karşılarındakilerin, klasmandaki yerleri ne olursa olsun, birer Süper Lig takımı olduğunu unutmak bu teknik adamların bugünkü drumunu ortaya çıkardı. Biri hâlâ stajyer, diğeri çok yaşlı...

>> Denizli Hoca’nın sabıkası aklına geldi!
Mustafa Denizli Hoca, Aydın Üniversitesi’nde konuk idi... Konu yabancı futbolcu sayısından açılınca atlayıvermiş, “Ne 6 artı 2’si... Ya tamamen serbest olmalı, ya da artısı falan olmamalı...” Haklı da... Bizim ülkede artılardan ilk canı yanan Mustafa Denizli Hocadır... Fenerbahçe’nin başındayken, Beşiktaş maçından hükmen yenik çıkmıştı... Ama yine de şansı kurtardı... Çünkü saha skoru da 3-0 idi...

>> Hıncal Uluç’a şapka çıkarırım!
Efendim; yeni meselemiz Hıncal Uluç Ağabeyle, Şansal Büyüka arasındaki atışmalar. Bizim spor basını çokça Şansal’a hak veren yazılar döşendi... Hatta Hıncal Ağabeyin NTV’deki partneri de, tahterevalli bir yazı yazdı. Sonra Hıncal Ağabey geçen perşembe günkü yazısında, Digiturk Genel Müdürü ve Lig TV Genel Müdür Yardımcısı ile, hem de Digiturk binasında yemek yediğini yazdı... Ben bu müdürlerin Uluç’tan, yayınların güzelleşmesi adına fikir edinme için bu yemeği tertip ettiklerine hiç mi hiç ihtimal vermiyorum... Peki, nedir? Dağları bekleyen bir şey vardır, halk deyimi... Varın siz tamamlayın! Bir dakika bitmedi... Geçen hafta fakülteden çıktıktan sonra Taksim’e yürüdüm. Oradan da tramvayla tünele indim... Tramvayda iki gerçek İstanbul beyefendisi, biri benden beş yaş küçük, diğeri akran, Hıncal Uluç’tan yakındılar... Ama nasıl, tarif edemem... Ben de onlara Hıncal Uluç’la yakınmalarında Uluç’un zerre kadar suçu olmadığını anlattım... Nasıl haklı çıkmamış mıyım?

>> Sabah, önce yanlışlarını düzeltecek!
Önce Engin Ardıç ve Mehmet Barlas’a “hayırlı olsun” diyeyim. Gazeteye de, televizyona da ciddi katkılar yapacaklarını umuyorum... Ama aynı gazetelerinde bir spor sayfası var ki, aman aman... Geçtiğimiz salı günkü sayıda diyorlar ki, “Bugünkü Schalke-Porto maçından çıkacak takım, yarın Fenerbahçe-Sevilla eşleşmesinden turu geçecekle karşılaşacak...” Ayıp yahu! atv’de bu işlerin büyük uzmanı Selçuk Manav var. İki merdiven aşağıda... Bitti mi? Hayır! Baskette Fenerbahçe ve Efes’in Avrupa maçlarının anonsu yok... Şaşırdım!.. Acaba ben mi yanılıyorum diye... Açtım bizim gazeteyi sordum... Tabii ki ikisi de o akşam salona çıkacaklardı... Bu kadar pahalı maliyete, bu iş!.. Ne diyelim, Allah selamet versin!

>> Adnan Polat’a hayırlı olsun!
Galatasaray’da başkanlık yarışı kızışıyor... Adnan Polat, üçüncü aday oldu. Polat, başkan Canaydın’la yaptığı görüşme sonucu bu kararı aldığını belirtti. Kendisine de, diğer adaylara da hayırlı olsun! Ancak ne var ki, Polat’ın işi zor mu zor! Bir yanda, bir türlü aklımın kesmediği Seyrantepe, diğer yanda futbol takımının durumu... Kongreden nasıl bir sonuç mu çıkar? Orası Galatasaray... Muhalefetin olduğu yerde hayat var demektir... Borç mu? Bugüne kadar nasıl yaşandıysa, bugünden sonra da öyle yaşanır... “Üç Büyükler” saltanatının kuralı bu değil mi?

>> Canaydın döner mi?
Galatasaray Kulübü Başkanı Özhan Canaydın, mali genel kurulda, bundan böyle başkanlığa adaylığını koymayacağını açıkladı. Millet şaşkın! Ama yazar-çizer kısmı ağırlık olarak bunun, “Hadi omuzlayın” yatırımı olduğunu iddia etti. Ardından da Kasımpaşa felaketi gelmez mi? Bence bu devir bitti. Haaa yok bitmediyse, Canaydın da çıkar der ki; “Ne var yani, gidiyorum deyip de dönen ilk ben miyim? “ Haksız mı olur? Size bırakıyorum...

>> Basketbolda harika tablo!
Böyle bir lig yarışması olmadı basketbolda... Haftanın lideri bu defa beş yenilgi ile Beşiktaş... Hemen ardında aynı sayıdaki yenilgi ile Efes... G.Saray altı defa kaybetmiş... Antalya Büyükşehir Belediye, Fenerbahçe ve dünün lideri Telekom yedişer yenilgi ile sıralanıyorlar... Eskilerin büyük oyuncusu Reşat’a rastladım geçen gün... “Kalite yok ağabey, bu yüzden de inanılmaz sonuçlar alınıyor... Bu kadar dengesiz lig olmaz” dedi... Bu teknik bir yaklaşım... Ama ben, Efes’le Ülker’in domine ettikleri liglerden çok sıkılmıştım... Yine de bu yatırımları yapanlara teşekkürler!

>> Futbolcu kafasını taşlara vursun!
Futbol Federasyonu’nun dünkü genel sekreteri, bugünkü başkan vekili Lütfi Arıboğan basketboldan gelme...Bugünkü Temsilciler ve Gözlemciler Kurulu başkanı basketbolden gelme Kemal Dinçer... Var mı, basketbolda futboldan gelme bir vatandaş? Yok... Basketbol bu ülkenin, her devirde, kültür düzeyi en yüksek spor branşı olmuştur... Futbola buradan çıkan mesaj hala alınamazsa, yazık! Ama ne de olsa, işin ruhuna inildiğinde bir yerde aksaklık çıkıyor işte... Lütfi Asbaşkan, basınla sohbette, karda yine sarı-bordo toplarla oynanacağını söylemiş... Norveç’te oynanıyormuş... Vallahi ben, 60 yıldır maç izlerim, karda hep kırmızı topla oynanır... Siz gelin, yarınlar için sponsor firmadan belli bir miktar kırmızı top isteyin... Sonra yok yere başınız ağrır...

>> Oh be, bisiklet dönüyor mu?
Gazetelerde geçen hafta harika bir haber vardı. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nun tanıtımı yapılmıştı. Tur, Sultanahmet’ten başlayıp, Antalya’da sona erecekti. Ve de ciddi bir uluslararası yapıya kavuşturulmuştu. Çok sevindim... Tercüman Spor Servisi’nin bir numara olduğu yıllarda, Sevgili meslektaşlarım Altan Tanman’dan, Cemal Alkan’dan, Ergun Hiçyılmaz’dan turun sonuçları, kritikleri almak için kimseye telefon bırakmazdım. Bunu bir kere de yazmıştım. Vallahi sanki ben organize etmiş gibi oldum. Ama hâlâ bir turu yazamamış olmanın ezikliğini de yaşıyorum...

>> Yapma Şekip Bey!
Şekip Mosturoğlu, Fenerbahçe’nin asbaşkanlarındandır. Üstelik de avukat... Hani şu yabancı santrfor sözü dolaştığında sorulan soruya demişler ki, “Biz başka bir takımın oyuncusu ile sezon içinde oturup pazarlık yapmayız. Biz, ilkesi olan kurumsal bir yapıya sahibiz...” Vallaha mı? Peki, sezonun tam ortasında Trabzonsporlu Gökdeniz’le protokol yapıp, 400 bin dolar da para verilmedi mi? Bu sözleşmenin altındaki imzaları, isterseniz size gösteririm Sayın Mosturoğlu... Haaa az kalsın unutuyordum... Hani siz, kupanın artık sizin için rezerv lig olduğunu kendi sesiniz ve görüntünüzden açıklamıştınız ya... Gördünüz mü yaptığınızı şimdi? Neyi mi? Zico, ligle kupayı karıştırdı da...

>> Ya Krita bu işte Hakan Hoca!
Kaç defa ekranlarda söyledim, bu köşede yazdım. Önce Gaizantepspor’da Nurullah Sağlam’a, şimdi de Ankaragücü’nde Hakan Kutlu’ya... Yahu beyler, bu Krita denen adam Samsunspor’da orta sahanın ortasında oynadı, iyi işler yaptı, goller attı. Neden bu adamı stopere çektiniz? Hem adamı, hem takımı yakıyorsunuz... Baktım, Belediyespor maçında Krita ön liberoda... Sonuç mu? Ankaragücü 11 hafta sonra galip... Galibiyet golü de Krita’nın şutundan... Bu saçı değirmende ağartmadık ki...

>> Aydın Örs’ü soytarı yapamazsınız!
Aydın Örs, bu ülkenin en iyi basketbol teknik adamı olmanın yanı sıra, adam gibi adamdır da... Aile babasıdır... Sosyal yaşantısında bugüne kadar en küçük bir falsosu olmamıştır. Dimdik, dümdüz bir adamdır Aydın Örs... Gazetelerde okuduğuma göre, Fenerbahçe araya adamlar sokarak Aydın’ı yeniden göreve getirmeye çalışıyormuş: Ayıp! Aydın, hasta bir Fenerbahçelidir... Ama ona yapılan hiç de ilkeli kulüp anlayışına uygun değildir... Hele hele Deniz Derinsu’nun yazısına göre, Tanjeviç’in Basketbol Federasyonu’na olan maliyetini aza indirmek için Aydın’la değiştirilmiş olması daha da acı... Aydın, yüreğine taş basıp dönmemelidir... Çünkü Aydın Örs’lerden çok yok bu ülkede...