[bjk_bjk]

Tatlı bir bahar güneşi ısıtıyor birkaç günden beri İstanbul'u. Tembel düşleri kışkırtan bu gündüz hercailiğinde Dolmabahçe'de maç seyretmek eşsiz bir bahtiyarlıktı benim için.
Göklerin güneşli maviliği martılara sonsuz özgürlük ateşini yakarken, İnönü'nün yeşil çimleri de sarı parıltılarla tribünlere doğru nazlı nazlı gülümsüyordu. Beşiktaş taraftarı ise 'bir yandan pikniğini yap, bir yandan maçını seyret' havasındaydı. Sahaya baktıkça 'keyifli oyun' olur diye geçiriyordum içimden.
Maç başladı ve karşılaşmanın henüz 13. dakikasında Ertuğrul Sağlam'ın planlarını bozan bir gelişme yaşandı. Savunmanın önündeki orta sahanın merkez adamı Cisse sakatlanınca, Ertuğrul hoca Baki Mercimek'i oyuna aldı. Baki savunmada Gordon'la birlikte tandemi şekillendirirken, İbrahim Toraman, ön libero pozisyonunda oynamaya başladı. Dörtlü Beşiktaş orta sahası, beşli Ç.Rize orta sahası karşısında üstünlük ve üretkenlik fotoğrafı veremezken, takımda yöneten ve de pas servisi yapabilen bir lider oyuncu eksikliği hissediliyordu.
Böyle olunca Ertuğrul hoca, yeni bir hamleye soyunmak zorunda kaldı. 31. dakikada Gordon'u kenara aldı. Ricardinho'yu ön libero olarak sahneye sürdü ve İbrahim Toraman'ı klasik stoper pozisyonuna çekti. Ricardinho yüksek oyun zekası ve teknik kapasitesi itibarıyla belki parlak bir tercihti; ama görev yaptığı pozisyon itibarıyla defansif rol üstlenmesi de gerekiyordu. İşte bu onda yoktu. O, savunmanın önünde, Delgado ise Holosko ve Nobre'den oluşan ikili forvetin arkasında oynuyordu. Bu iki çıtkırıldım top ustasının tamamlayıcı unsuru pozisyonundaki diğer orta saha adamları da şenlikli bir gezinti halindeydi.
Fizik kapasitesi ve mücadele yönü daha iyi olan Ç.Rize orta sahası ise yerden ayağa pas yapmaya özenli bir oyun sergilemeye çalıştı. Konuk takımda özellikle Mustafa Çiçek'in kaleyi cepheden gördüğü noktalardan soyunduğu şut denemeleri dikkat çekiciydi. Beşiktaş, 19. dakikada Holosko ile bulduğu gole rağmen zengin ve efektif bir oyun hüneri yakalayamamıştı. Ç.Rize, Siyah-Beyazlı savunmanın zaafını iyi değerlendirerek eşitliği sağladı.
Beşiktaş ikinci yarıda daha hareketli bir oyun sergiledi. Tribünlerin çağrısına tüm takım kulak vermişti. Bu hareket ilk yarının sessiz adamlarından Tello'nun hünerli sol ayağıyla gole dönüşünce tur umutları yükseldi. Ancak oyuna müthiş bir inatla asılan konuk takım, bir kere daha skora denge getirmeyi başardı. Siyah-Beyazlı takım, bir süre bu golün şokunu yaşadıysa da daha sonra tempoyu yükseltti, rakip kaleyi ablukaya almaya başladı. O baskı, sonuç verdi. Yardımcı hakem, Nobre'nin vuruşunun çizgiyi geçtiğine hükmedince Beşiktaş yeniden öne geçti ve çok tempolu, çok heyecanlı bir son 15 dakika izledik. Beşiktaş, rakip kalede müthiş bir baskı kurdu, pozisyonlar buldu; ama tur golünü bulamadı. Ç.Rize ise temiz ve akılcı mücadelesinin karşılığını aldı. Beşiktaş'ın son bölümlerdeki tutkulu futbolunu alkışlıyorum, İnönü'den tur çıkaran Erdoğan Arıca ve talebelerini ise tebrik ediyorum