Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03-03-2008, 09:44   #1
Pritt
 
Pritt - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Arrow İlker Ateş:Tepeden bakış

Beşiktaş'ınki Everest'e tırmanmak gibi bir şey oldu. Biliyorsunuz dağa tırmanırken geri adım atılmaz. Tam 137 hafta sonra Beşiktaş zirveye bayrağını dikti. Peki galibiyeti hak etti mi? İnanın maçın ilk yarısına derbi demek için bin tanık çağırmak gerekirdi. Siyah-beyazlı takımın sabıkalı savunmasının her an hata yapması bekleniyor ve bu bölgede oynayan oyuncular da beklentiyi haklı çıkarıyordu. Çünkü savunmadakiler her hava topunu bilinçsizce ileriye gönderiyor ve bunlar çoğunlukla Galatasaraylı futbolcuların ayaklarına gidiyordu. İbrahim Toraman hayatında ikinci kez ön libero oynuyordu. Cisse'nin yerini doldurmak kolay değildi. Toraman öyle aman aman tekniği olan, topu yere indirip ileriye isabetli gönderebilen bir oyuncu değil. Ancak kendisine mademki bu görev verilmiş bunu yapabileceğinin en iyisiyle başarmaya kararlı gibiydi. Tribünler o unutulmaz Liverpool maçının atmosferini yaratmak için hazır bekliyordu. Ancak Beşiktaşlı futbolcuların savunmayı toparlama telaşları tam 45 dakika sürünce derbinin bu sevimsiz ilk yarısı golsüz kapandı. Eğer aynı futbol ikinci yarıya yansıyacaksa maçın başladığı gibi biteceği kesindi.

Uzun ince bir yolda
Ne olduysa ikinci yarının onuncu dakikasından itibaren olmaya başladı. Beşiktaş sürekli korner kazanıyor ve top Galatasaray ceza sahasının dışına çıkmıyordu. Beşiktaş atacaksa bu fırtınada atacaktı. Sonunda Delgado'nun hünerli sol ayağı ve Nobre'nin alışkın olduğumuz golcü kafası topu ağlara gönderince maç birden bire koptu. Artık sahada tamamen Beşiktaş vardı. Çünkü Galatasaray, Beşiktaş'ın en yumuşak karnı olan savunmasını aşmakta zorlanıyordu. Böyle olunca Holosko fırtınası esmeye başladı. Bu çocuk Beşiktaş'ın son yıllardaki en büyük transferi. Top ona geldiği zaman Galatasaray kalesine ok gibi giden bir Holosko vardı. Sadece o değil, Nobre de tüm Galatasaray maçlarında olduğu gibi döktürmeye başlamış ve başta Servet olmak üzere rakip savunmada kim varsa hepsini ipe diziyordu. Bunlara Tello'nun ayağa pasları, Delgado'nun ustalığı eklenince artık Beşiktaş'ın galibiyeti kaçınılmaz olmuştu. Galatasaray koskoca doksan dakika içinde Hakan Şükür'ün kornerden gelen topa vurduğu kafa şutu dışında pozisyon bile bulamadı. Beşiktaş uzun ince yolda kazanması gereken maçlardan ilkini kazandı. Hem de hak ederek kazandı. Bu fikstür avantajını böyle devam ettirirse liderliğin şampiyonluğa dönüşmesi kesinlikle sürpriz olmaz. Beşiktaş yıllar sonra lige tepeden bakıyor.
Pritt Ofline   Alıntı ile Cevapla