Alen Markaryan İle Röportaj | | Beşiktaşlılık, doğumuyla mutluluk getiren bir bebek, kazanırken de kaybederken de sevgiyle büyütülen bir çocuk ve asırlık ömrünü şerefle haysiyetle ve gururla taçlandırmış ölümsüz bir anıttır.
Beşiktaşlı doğan insanların Beşiktaşı öğrendikleri yer ise hiç kuşkusuz kapalı yani Çarşı tribünleridir. Ünü sınırlarımızı bile aşan, dünya taraftarlarına örnek olarak gösterilen ve İnönü'yü bir futbol mabedine çeviren coşkunun başkentidir Çarşı...
Beşiktaş deyince akla Çarşı, Çarşı deyince de Alen Markaryan gelir. Maçtan önce çektirdiği üçlülerle, maç sırasında söylettiği kendi imzalı sloganlarıyla ve kanter içinde kalarak tezahürat ederken, hem seyircileri hem de futbolcuları ateşleyen, yaşayan bir efsanedir Alen Markaryan. Sadece o kadar değil. Usta kalemiyle ve engin genel kültürü ile diğer tribün liderlerinden ayrılan, sosyal sorumluluk projelerine ve toplumsal olaylara yaklaşımıyla Çarşı'yı sadece spor seyircisi olmaktan çıkaran, eşi ve çocuğuyla tam bir aile babası profili çizen adam gibi bir adam Alen Markaryan. Onun için forumlarda, babacan, saygılı, adam gibi adam tanımlarının yapılmasının boşuna olmadığını onu tanıyınca daha iyi anladık. Sadece Beşiktaşlıların değil Galatasaraylıların ve Fenerbahçelilerin onu böyle sevmesini de ...
Biz de Vedat Okyar'ın deyimiyle 'bu güzel adamla' kendisine ait Aleni Restaurantta bir röpörtaj yaptık.
Alen Markaryan gündem yaratacak sözlerine nasıl Beşiktaşlı olduğunu belirterek başladı Beşiktaş'a olan kara sevdanız nasıl başladı ?Beşiktaşlılık bana babadan miras. Babam koyu bir Beşiktaşlıydı. Yetiştiğim çevre ve tüm arkadaşlarım da öyle. Ben kendimi bildim bileli siyah beyaz renklere aşığım
-Beşiktaş'ın bu hafta Gençlerbirliğini 2-1 yendiği maç hakkınızda ki yorumunuz...
-Cezalı olduğum için maçı tribünden değil camların arkasından izlemek zorunda kaldım. İzlediğim kadarıyla ilk yarı istenen oyun malesef yoktu.Özellikle Ali Tandoğan'ın kanadı hiç işlemedi. Delgado'ya istediği oyunu oynatmadılar. Holosko da sahada yoktu...
Ama 2. yarı hepsinde inanılmaz bir hırs vardı.Her şeyden önce bizim için en önemlisi, bir oyuncunun teknik kapasitesinden öte canını dişine takarak oynamasıdır.Bunu da dün rahat bir şekilde izleyerek gördük.Her şeyden öte gollerden sonra sevinç yumağı vardı.Futbolcuların böyle toplanmaları bizim içimize su serpti. Taraftarlar ve camia şampiyonluğa iyice inanmaya başladı. Taraftarların tribünleri artık iyice doldurması buna bir işaret. Çok uzun süreden beri, 19 Mayıs Stadı'nı hiç bu kadar doldurmamıştık. Bu da inancımızın bir göstergesidir
Son dakikada ki penaltı pozisyonu hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce hakemlerin Beşiktaş'a bakış açısı nedir?
G.birliği maçındaki penaltıya 3 pencereden bakılmalıdır.. Penaltı verilir miydi,verilmez miydi derseniz, herkesin gördüğü gibi yan hakemle orta hakem arasında büyük bir sorun yaşandı. İnisiyatif denen olgu sezon başından beri Beşiktaş'a hiç kullanılmadı ve son örneği de Gençlerbirliği maçında çıplak gözle görüldü.Yan hakem resmen penaltı diye bağıracaktı. Ama orta hakemin penaltıyı vermemesi ve Ankaraspor maçında nizami golün verilmemesi, bu durumun göstergesi..
Hakemler Bjk maçına peşin hükümle çıkıyorlar.Neden böyle çıkıyorlar bilemiyoruz. O günkü maçta Fenerbahçe veya Galatasaray olsaydı çok yüksek ihtimal penaltı noktası gösterilecekti..Özellilke G.Saray'ın seyircisiz oynadığı 5 maçın ardından bu durumu telafi edercesine garip penaltılar garip faul düdükleri çalındı..
Artık atanan hakemlerin futbolcularımıza davranışı hep aynı. Sanırım bizi yükselen bir güç olarak görüyorlar. Şu anda hem teknik bakımından hem finans bakımından birçok takımdan güçlü durumdayız. Şu anda medya sayesinde karşımızda çok şişirilmiş bir Fenerbahçe var. Ama unutulmamalıdır ki, şişirilmiş balon çabuk patlar. Aslında Fenerbahçe'nin mal varlığına bakıldığında Beşiktaş'ın karşısında onda bir kadar bile değil; ama bu tabi basın yolu ile abartılıyor. Şu anda Avrupa'da adından söz ettiren hatta Galatasaray'ı geçen bir Fenerbahçe var.Tabi bunun basınla da ilgisi büyük.. Bizim senelerdir dediğimiz bir lafımız var; Eğer şampiyon olmak istiyorsan, maça çıktıktan sonra rakibini de yeneceksin,hakemi de yeneceksin,federasyonu da yeneceksin...
-Göreve yeni başlayan federasyon hakkında düşünceleriniz...
Yeni gelen kurum ve kişiler hakkında yorum yapmak bence yanlış. Görevde kaldığı sürede yaptıkları işlerle haklarında yorum yapılmalı. Çünkü vaadettikleriyle icraatları pek örtüşmeyebilir. Ama ilk göstergeler de pek olumlu değil. Mesela bizim maçtaki penaltı posizyonunda MHK hakem hakkında 'aferin inandığı şeyi yaptı,yan hakeme uymadı' dediler. Tabii ki bu bir kaos çıkartacaktır.. Beşiktaş'a hep böyle uyumsuz hakemler mi gönderilecek diye kafalarda soru işaretleri olacaktır. Bunu da spor programlarında göreceğiz. Bu böyle olmazsa Ahmet Çakar gibi bikini giyemem ama fare yerim. Bu lafımın da arkasındayım...
.
__________________ KIZLARIN GÖZÜ HEP YÜKSEKLERDE ZENGİN PARALI ŞIK ERKEKLERDE BİZİM ONLARDAN NE FARKIMIZ VAR BEŞİKTAŞLIYIZ ! İŞTE O KADAR..
Konu taKi_bJk tarafından (14-03-2008 Saat 16:17 ) değiştirilmiştir..
|