Tekil Mesaj gösterimi
Alt 19-03-2008, 12:13   #1
jaSmin
 
jaSmin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Sağlam ne kadar başarılı

Milliyet gazetesi yazarı Ercan Güven, Türkcell Süper Lig'de zirveye oynayan Galatasaray ve Beşiktaş'ın hocaları Karl Heinz Feldkamp ile Ertuğrul Sağlam'ı değerlendirdi.



Click the image to open in full size. Click the image to open in full size.
Click the image to open in full size.

Milliyet gazetesi yazarı Ercan Güven, Türkcell Süper Lig'de zirveye oynayan Galatasaray ve Beşiktaş'ın hocaları Karl Heinz Feldkamp ile Ertuğrul Sağlam'ı değerlendirdi.
Kalli ve Sağlam

Teknik direktörün oyuna, galibiyete, şampiyonluğa katkısı hiçbir zaman ölçülemese de yüzde 10’dan yüzde 30’a kadar tahminler vardır gününe göre.
“Yüzde 100” sadece hezimette.
Lakin, yeni bir moda çıktı artık; iyi günde bile hocaya iyi laf etmek “futbolu bilmemek” gibi ağır ithamlara muhatap olmak demek.
Kerameti kendinden menkul çakma futbol filozofları ve sıfırcı hocadan geçilmiyor memleket.
Yahu en büyük hatanın bile faydası olabilir, en kötü niyetli adam bile meymenetli işlere vesile olabilir; bu ne hoşgörüsüz atmosferdir?
Açık söylüyorum, henüz benzerine rastlanmamış bir final yapan Süper Ligimiz’de hangi takım şampiyon olacaksa teknik direktörü sayesindedir.
Stadı, parası, yöneticisi, futbolcusu, seyircisi, havası, kafası farklı takımlar için nasıl böyle iddialı bir genelleme yapabildiğime gelince:
Bardağın dolu tarafını görmek de bir meziyettir.
***
En sıra dışı gözüken Kalli’den başlayalım. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemi gibi “yaşlı ve hasta” yaftası boynuna asılmış Kalli’nin “asli” görevi neydi?..
Yerli hocaları geçin; başarı ve kariyer rotasında yürümeye çalışan hiçbir uluslararası Hoca’nın cesaret bile edemeyeceği bir “tasfiye”yi gerçekleştirmek.
Çünkü Galatasaray, “eski başarılı futbolcu cemaatinin” mülkiyetine geçmek üzereydi.
İşte böyle bir hedefte, “nokta” tabir edilen transferleri 74 yaşındaki Hoca’dan önce hasta veya sakat çıkarken, yönetimi pes ederken, üyeleri bölünme yaşarken, borç gırtlağa dayanmışken, şampiyonluk adayıdır takım.
Bakın... Kalli, Hakan’ı, Lincoln’ü, Sabri’yi küstürmüştür. Hasan Şaş’ı yok etmiştir. Ergün’den Necati’ye koca takım sürülmüştür. Golleri bile süründürdüğü Ümit atmaktadır. Takımın başında değildir. Falan filan...
Bilerek, bilmeyerek. Ama en iyi motivasyonu sağlamıştır Galatasaray takımına. Görünüşe göre “ters”, ama mevcut koşullarda olabileceklerin en iyisi.
Çünkü Galatasaray, UEFA’yı kazandıktan beri enerjisini olumsuzluklardan alan bir “arabesk” sürece girmiştir. En motive zamanları, futbolcuların borçla geçindikleri süreçtir.
Bir de “tempo” vermiş Hoca, Galatasaray’a...
Bundan sonraki maçları hastanedeki televizyonundan seyretse, düşmez Galatasaray’ın mücadele hırsı. Artar, düşmez.
***
Peki Beşiktaş...
Konjonktürle şanzıman dişlisi gibi uyuşan “muhafazakar” bir Hoca... Türkiye’de “yükselen değer” ne varsa hepsi Ertuğrul Sağlam’da.
İyi mi kötü mü bilemem. Lakin işe yaradığı kesin. Sinan Engin adı bu kadar az telaffuz edildiğine göre Beşiktaş şampiyon olacaksa Ertuğrul Sağlam’la...
Bir de sahada doğru tercihler, transferde şanslı seçimler ve hırçınlığa kaçmayan “poker face” otorite.
Son Trabzonspor maçının son düdüğünden sonra bir enstantene:
Seyirci Baki’yi tribüne çağırıyor; alkışlayacak. Ertuğrul Hoca “gel” diyor Baki’ye ve talebesi dönüyor. Tribünler gerçekleştiremedikleri dileklerine karşı çıkan, izin vermeyen Ertuğrul Sağlam’ı alkışlıyor.
Bakın; başarılı olmanın yolu tek değildir. Ama en güzel yolu insani değerlerden fedakarlık etmeden yürünendir. Beşiktaş seyircisi rakip oyuncunun atılmasını adaletsiz buluyorsa, Başkanı, kızıyla tribünde oturup her gole aile boyu sevinç gönderiyorsa, kaptanı kucağında bebeği ile çıktığı maç sonrası konuşmasında rakipten övgüyle bahsedebiliyorsa ve şampiyonluk muhtemel sonuçların başında geliyorsa, o takımın hocası işini iyi yapıyor demektir.
Sağlam’ın birkaç somut başarısı varsa, ilk ve en önemlisi “yuhalanan futbolcularından” yıldız yaratmasıdır bence. İkinci sırada ise spor yorumcularını ters köşeye yatıran Holosko.
Beşiktaş’ta bir futbolcu alınıp, ona ümit bağlanıp ardından hayal kırıklığı yaşamak gibi gelenekselleşmiş kuralı yıkmıştır Hoca.
Görüldüğü gibi bir hoca eleştirildikleriyle başarmak üzeredir, diğeri futbolun ikincil unsurlarıyla.
Zico’ya yer kalmadı; yarına.
Milliyet
jaSmin Ofline   Alıntı ile Cevapla