Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08-04-2008, 10:09   #1
aslihan7780
 
aslihan7780 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Icon4 Şerefli ikincilik ne demektir? çok süper bir yazı tüm beşiktaşlılar okusun

Futbolun bahar havasının dağılması, iki üç hakem kararına bakar diye yazmıştık. Benim verdiğim örnek senaryoda Selçuk Dereli ve Kuddusi Müftüoğlu isimleri vardı. Birini tutturmuşuz. Beyaz sayfa açıyoruz söylemi, simdi bambaşka anlamlar kazandı.

Geçtiğimiz haftasonu olan olaylara kendi penceremden baktığımda, hani oluyordu ya aynı şeyi yeniden yaşıyorduk filan… hatırladım, déjà vu diyorum.

Yalan söylemeyeceğim. Maç çıkışı Beşiktaşlı taraftarlar etrafımı sarmadı. “Yenilsek de Ertuğrul hoca gitse” diyen de olmadı. “Burak abi yaz bunları, içimiz kan ağlıyor” da demedi kimse. Fakat birçok Beşiktaşlı arkadaşımla konuştum, taraftar forumlarını okudum, Beşiktaşlı yazarları takip ettim. Benim gördüğüm, Beşiktaş’ın Cumartesi gece yarısı ‘online muhtıra’ vererek açık ofsayta düştüğüdür.

Şerefli ikincilik sözünü futbol literatürüne Sayın Seba döneminde Beşiktaş kazandırdı. O dönem hemen herkesin takdirle baktığı, hakkını teslim ettiği, imrendiği bir kulüptü Beşiktaş. Şerefli ikincilik ne demektir? “Beşiktaş hakkıyla ikinci oldu demektir” diyene, yılın göz bağcısı ödülünü uzatırım. Açıkça bu söz, söylenmeyeni söyler. Yani, “bizi geçip birinci olan takım -********ce demeyelim çok ağır olacak- hak etmeden aldı kupayı” demektir. Peki, bu sözün söylendiği (sanıyorum üç, belki de iki sezonda) Beşiktaş’ı şerefli ikincilikte bırakıp şampiyon olan takım kimdi? O takımın yöneticileri kimlerdi? Futbol şube sorumlusunun adı neydi?

Seba sonrası, Serdar Bilgili döneminde Beşiktaş harika bir 100. yıl yaşadı Lucescu önderliğinde. 2004’te açık farkla öndeyken ligi Fenerbahçe’ye kaptırmalarının psikolojik etkilerinden hala kurtulamadı birçok taraftar. Onlara göre, Papila önderliğinde bir Aziz Yıldırım operasyonu yapılmış, yönetim de buna göz yummuştu. Dedikodu kazanında, başkanın hangi şartlarla şampiyonluğu hediye ettiği konuşuldu. İşin içine mafya babaları, borç paralar, resmi dinleme kayıtları, pasaportlar bile girdi. Sonraları, perde arkasında Sinan Engin-Lucescu kavgalarının olduğu, Beşiktaş İlhan’ı satarken, Fenerbahçe’nin Nobre’yi getirmiş olduğu gibi nedenler de şampiyonluğun kaybında ana etken olarak gösterildiyse de, bunları duymak isteyen olmadı. Serdar Bilgili, apar topar, “küfür yedim” bahanesiyle bıraktı başkanlığı. Yerine, çocukluk arkadaşı, Yıldırım Demirören başkan oldu. Genç ve dinamik başkanlar serisi sürüyor sandım ben ilk önce. Ancak, daha ilk günlerinde Demirören farklı başkanlık yapacağının sinyallerini verdi. Birçok beyanatı var sayın başkanın akılda kalan. Bana göre en önemlisi, başkanlık anlayışını da şifreleyen “başka kulüp taraftarlarınca alkışlanan bir başkan olmayacağım” sözüdür. Bence bu söz, bugün herkesin takdirini kazanan Seba döneminden net bir kopuş yaşanacağının işaretiydi. Öyle de oldu. Seba’nın tüm kamuoyuna kendi şahsında öğrettiği “Beşiktaşlı duruşu” sözü, son yıllarda mizah unsuru oldu. Onun herkese öğrettiği şerefli ikincilik sözüne ne oldu peki?

Şerefli ikincilik yılarının “birincisiyle” ortak hareket etmeye başladı Demirören yönetimi. 2006’da önce “el değmemiş temiz bir lig istiyoruz “ pankartıyla sahaya çıktılar. Sezon sonuna doğru, “kupa bizim lig onların olsun istiyoruz” diye aile yemekli beyanatlar verildi. Benim kanaatim, Fenerbahçe’ye karşı yürütülen psikolojik harbin “en iyi yardımcı erkek oyuncu” rolünü oynadığıdır. Beşiktaş taraftarı, bazı anlarda ikiye bölündü. Türkiye’nin en renkli (Beşiktaşlılar bunu hakaret sayıyor gerçi ya, en gözde diyelim) tribün grubu, İnönü stadında satılmışlıkla suçlandı. Buna asla inanmadım. Çarşı grubunun “neden Demirören?” sorusuna verdiği yanıtları tatmin edici buldum. Ancak, şampiyonluk hedefinin yatıştırıcı etkisine rağmen, yönetim aleyhtarı sesler azalmadı. Bilhassa genç Beşiktaşlıları, Beşiktaş tarihini bilmeden, Beşiktaşlılıktan çok anti-Fenerli olmakla suçluyor benim nesildaşım Beşiktaşlı arkadaşlar.

İki yıllık görece sakinliğin ardından, Cumartesi akşamı Hakan Sivriservi Kadıköy’de maçı bitirdiğinde, büyük bir isyan dalgası yayıldı İstanbul’un Avrupa yakasına. Önce Galatasaray bir bildiri yayınladı web sitesinden. Çok geçmeden, aynı bildiri bir paragraf eklenerek kopyalandı 105 yıllık kulübün web sitesine. Beşiktaş, hakem hatalarına karşı Galatasaray ile bir kez daha saf tutmuş, TV ekranlarından “onlar zaten kardeş kulüp” gibi ithamlara maruz kalmıştı. Ancak, Pazar akşamı Ulusoy döneminin en tartışılan birkaç hakeminden biri Ankara’da öyle bir maç yönetti ki, Beşiktaş resmen ofsayta düştü.

Belki çok iyi oynamıyor Beşiktaş. Belki yönetim birçok yanlış yaptı. Bu, sahada onların hakkı yenebilir demek değildir. Çok kötü de oynasa, şampiyon olacaksa olmalı bir takım. En çok hakem mağduru olan onlar oldu. Bu mağduriyeti kamuoyuna en kötü anlatan yine onlar... Siz eğer, kendi mağduriyetinizi bile başkalarının cümlelerini kopyalayarak ve onların yönlendirmesiyle anlatırsanız, tek bir şey yapmış olursunuz: Bu sezon birçok maçta lehine “hakem hatası” yapılan rakibinizi aklamak. Onlara ‘alnımızın akıyla’ tişörtü bastıracak moral üstünlüğü vermek yani. Şampiyonlukta Fenerbahçe kadar Galatasaray da rakibidir Beşiktaş’ın. Üstelik her maçını kazanırsa şampiyon olacak Galatasaray. Bu durumda Beşiktaş mağdur olduğunu tek başına dillendirmeli değil miydi sizce? Şimdi herkes Galatasaray’ın Denizli ve Gaziantep maçlarından örnekle Galatasaray lehine yapılan hakem hatalarına atıf yaparak beyaz sayfacıları tümden suçluyor. Beşiktaş ne kazandı peki bu bildiriden?

“Bu duruma Beşiktaş camiası kayıtsız kalmaz” dedim bir arkadaşıma. O bana “40 milyon dolar” dedi. “Ödenir” diyecek oldum, “ya sayı saymayı bilmiyorsun, ya hiç dayak yememişsin” diye susturdu beni. “Seba, Bilgili ve 2004 yılı ile yüzleşmeden kulüp sağlığımız düzelmeyecek” diye de ekledi.
__________________
Kulübümüzde müceddet nücumu mevc vursun
Bu kainat bize hep gıpta ediyor isar
Biz onbir arkadaşız lakin arkamız daha var
Bu zevk alemi dar zannedip de aldanalım
Vekar hak gibi sakin nezih ve saf olalım
Fakat bu hal ile kuvvet gibi cesur olalım
aslihan7780 Ofline   Alıntı ile Cevapla