[kartal36]

Bu satırları; Oftaş maçından çok önce yazdım.
Hatta iki gün önce yazdım.
Bakalım ne yazmışım;

***
Şu anlaşıldı;
Saraçoğlu ve Ali Sami Yen’de ki çirkinliklere gözlerini kapayanlar, Alex’e atılan yarım şişe su ile Beşiktaş’ın sahasını kapattılar. Amaç; Beşiktaş’ın yolunu kesip şampiyon olmasını engellemek.

Bakınız;

1- Beşiktaş-Trabzon maçında Barış Meriş-İbrahim Toraman yanlış iki sarı kart yorumu ile oyundan atıldı. Sadece Memiş affedildi.
2- Sivas-Beşiktaş maçın da Holosko tertemiz gol attı. Golü de iptal edildi, üstelik bir de sarı kart gördü.
3- Hakem Sivriservi, Bobo’ya yapılan (iki kez tutma ve çekmeye) faulü görmemezlikten geldi. Ama; Bobo’nun faulünü hemen gördü. Aynı hakem Deviet’in olmayan faulüne penaltı verdi.
Beşiktaşlıların sinirini bozmamak için, Beşiktaş’ın nasıl puanlarının çalındığını, şampiyonluğun elinden alındığını yazmıyorum!

***

Peki ne oldu?
Beşiktaş ikinci bile olamayacak.
Yani Beşiktaş’ı ikinci bile yapmayacaklar.

***
Şimdi soru şu;
Beşiktaş’ın hiç mi kabahati, kusuru yok.
İşte en önemli nokta burada.
Asıl suçlu Beşiktaş.
Beşiktaş diye yazınca elbette Başkan Sayın Demirören’i yazacağım.
Şunu diyorum;
Yeter artık Başkan.
Beşiktaş’ı seviyorsan çek git.
Beşiktaş’ın parasını sokağa attın, kulübün geleceğini ipotek ettin.
Yani Beşiktaş’a yapılacak en büyük kötülükleri yaptın.
Yeter artık.
Ne olur bırak git.
Beşiktaş tribünlerinden geldim diyorsun. Beşiktaş’ı birazcık seviyorsan bırak git.

***

Elbette menecer Sinan Engin’i de yazacağım.
Yazacağım da...
Adamın hiç suçu yok ki.
Suçlu, onu oraya getirenlerde.
Söyleyin lütfen?
Menecer Sinan Engin’e ne özelliği var.
Bana bir tane şu özelliği iyidir deyin. Susayım.
Bakınız;
Ali Gültiken’i yollayıp Sinan Engin’i göreve getiren düşünce çağ dışıdır, taş devridir. Taaaaş!...

****
Şimdi gelelim hoca efendi Ertuğrul Sağlam’a.
Sezon başında inanılmaz destek verdim.
Verdiğim bu desteğe ben bile bazen şaşırdım.
Beşiktaş’ın iyiliği için sustum, kaldım.
Ama şu gerçek var;
Beşiktaş’a antrenör olduğu gün o antrenör kursunda öğrenciydi.
Hala da öğrenci...
Hala da diploması yok.
Öyleyse....


İKİ ÖZEL KONU VE İKİ ÖZEL YORUM
BİRİNCİSİ; ABDULLAH AVCI;

John B. Toshack, Real Madrit’den teklif alınca, “Ne diyorsunuz siz dedi. Gerekirse İspanya’ya koşarak giderim”dedi.
Yani Beşiktaş’ı bir dakikada bıraktı.
Yılmaz Vural, Trabzon’dan teklif alınca bir anda Sarıyer’i bıraktı.
Peki ne oldu?
Beşiktaş o yıl kötü günler geçirdi.
Sarıyer’de küme düştü.
Anlatmaya çalıştığım nokta şu;
Bir otobüs dolusu taraftarı bile olmayan Belediye antrenörü Galatasaray gibi bir büyük takımdan teklif alınca herkes koşarak gelir sandı. Ben de ısrarla atv’de ki Santra’da, “Sporculuğundan tanıdığım Abdullah Avcı Galatasaray’ın teklifini kabul etmez”dedim. Gerekçem de şuydu. Avcı gibi ilkeli bir antrenör ahlaki ve etik değerleri çöpe atmaz.
Yanılmadım...Avcı; Galatasaray’a hayır diyerek gelecekte ki büyük kapıları da şimdiden sonuna kadar açtı.

İKİNCİSİ KEMAL DİNÇER;<

Dikkatli okurlar hatırlattı. Kemal Dinçer Fenerbahçe meneceri iken sahaya atılan bir bıçağı saklayıp, gizleyip cebine sokarken TV kameralarına yakalanmıştı.
İşte o Kemal Dincer bu gün gözlemcilerin başı.
Yani;
Sahada olanları görüp rapor yazanların başı.
Başka söze gerek yok!