Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07-05-2008, 12:46   #1
HandaN
hüngürella
 
HandaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Laktat Testi nedir?

Her insan "uniqe" yani eşsizdir ve doğal olarak farklı bir organizmaya sahiptir. Bu organizmadan en yüksek performansı almak içinde öncelikle bu organizmanın kapasitesini ölçmeli ve ortaya çıkan sonuca göre bu organizmaya yüklenmeler yapılmalıdır. Tüm dünyada organizmanın kapasitesini belirlemede ve bireye özgü antrenman yükü belirlenmede en çok kabul gören ve kullanılan yöntem Laktat Testidir. Laktat testi egzersiz sırasında sporcunun kanındaki laktik asit seviyesinin takip edilerek sporcunun kondüsyon durumunun ve dayanıklılık kapasitesinin belirlenmesini sağlayan bir testtir. Bu testin bu derece yaygın kullanılmasının başlıca sebebi diğerleriyle kıyaslandığında toplamda en güvenilir , en kolay ve en ekonomik yöntem olmasıdır.

Bilim dünyasında sıkça tartışılan bir konu bu testleri hangi koşullarda yapmak gerektiğidir? Laboratuarda mı sahada mı? Bizce bu sorunun cevabı sporcu hangi şartlarda antrenman yapıyorsa testinde o şartlarda yapılması gerektiğidir. Çünkü her zeminin ve koşulun kendine özgün şartları vardır ve bunlar başka koşullara aynen uymayabilirler. Örneğin dayanıklılık koşularınızı çim zeminde yaptırıyorsanız testide o zeminde yaptırmalısınız çünkü çim zeminde elde edilecek sonuçlarla koşu bandında elde edilecek sonuçlar farklılıklar gösterebilir. Bunun sebebi bu iki zeminde koşu biyomekaniğinin birbirinden farklılıklar göstermesidir. Ya da kış dönemi soğuk hava koşullarında antrenman yapıyorsanız testinde bu hava koşullarında yapılması gerekir. Oda sıcaklığındaki laboratuar koşullarında organizma egzersize doğal olarak farklı yanıtlar verecek ve bu sonuçlar dışardaki hava koşullarıyla örtüşmeyecektir. Bu sebeplerle biz bütün testlerimizi sahada sporcuların antrenman yaptığı şartlarda yapmaktayız.

Peki bu laktik asit nedir? Laktik asit (Laktat) kaslarda oksijensiz ortamda enerji üretimi sırasında oluşan bir maddedir. Ilımlı bir egzersize başladığımızı düşünelim. Çok düşük tempolarda gerekli enerjinin büyük bir kısmı oksijenli yoldan sağlanır. Solunum ve dolaşım sistemimiz bu esnada dokulara yeterince oksijen taşıyabilmekte ve metabolitleri de uzaklaştırabilmektedir. Daha önceki konularımızda tüm enerji sistemlerimizin istirahatte bile devrede olduğundan bahsetmiştik . Bu sebeple Laktik asit istirahat halindeyken bile az bir miktarda da olsa kanımızda bulunur (0,5 - 1,5 mmol kadar). Egzersizin başlamasıyla beraberde laktik asit üretimi de artmaya başlar. Üretilen laktik asit kaslardan alınarak karaciğere taşınır ve yeniden enerji kaynağı olarak kullanılmak üzere parçalanır. Bu yoğunlukta laktat yapım ve yıkımı arasında bir denge vardır ve bu şekilde egzersiz glikojen depoları boşalana kadar sorunsuz bir şekilde sürdürülebilir.

Egzersiz şiddetinin artmasıyla beraber kasların oksijene olan ihtiyacı da artar. Daha fazla oksijen alabilmek için solunum derinliği ve şiddeti artmış, kalp kaslara daha fazla kan pompalamak için daha hızlı bir şekilde atmaya başlamıştır. Oksijen sıkıntısının başladığı bu aşamada kaslar anaerobik (oksijen kullanılmayan) yolu da daha fazla kullanmaya başlamıştır. Laktik asitin anaerobik enerji yolunun bir ürünü olduğundan daha önce bahsetmiştik. Bu yolun kullanımının artmasıyla beraber kandaki laktik asit miktarıda artmaya başlar.

Egzersiz şiddeti belli bir aşamaya gelinceye kadar laktat yapım ve yıkım dengesi korunur. Ama bu aşamanın üzerine çıkılınca üretilen laktat miktarı yıkım kapasitesini aştığı için bahsettiğimiz denge bozulur ve kaslarda laktik asit göllenmeye (birikmeye) başlar. Beraberinde H iyonlarının da artışıyla asidik bir ortam oluşur ve bunun sonucu metabolik asidoz denilen tablo oluşur. Asidozdaki yüksek asidik ortam dokuların tahrip olmasına ve bir süre sonra da egzersizin sürdürülmesini engelleyen bir tabloya sebep olur. İşte bahsettiğimiz bu yapım ve yıkım dengenin oluştuğu maksimum laktik asit miktarına Laktat Eşiği denir. Bu miktar kişiden kişiye değişiklik göstermekle birlikte ortalama 3,5 ila 5,5 mmol/l arasındadır.

Aşağıdaki grafikte artan koşu hızıyla birlikte kanda laktik asit oluşumu görülmektedir. Egzersizin başlayıp artmasıyla birlikte kandaki laktik asit miktarı da artmaya başlar. Koşu hızı belli bir noktaya gelinceye kadar laktat miktarındaki artış ılımlı bir şekilde sürer. Fakat hız bu noktanın biraz daha üstüne çıkınca laktik asit miktarında çok hızlı bir artış görülür ve göllenme başlar. İşte bu hızlı artışın başladığı nokta laktat eşiğidir ve bu noktaya karşılık gelen hızda Anaerobik Eşik Hızı olarak kabul edilir.





Hız arttıkça birikim devam eder ve maks. bir noktaya ulaşır. Bu noktaya Maks. Laktat Seviyesi denir ve bu noktada egzersiz ancak bir süre daha devam ettirilebilir ,sonra da tükenme meydana gelir. Dinlenmenin başlamasıyla laktik asit seviyesi düşmeye başlar. Laktik asit seviyesindeki azalmanın miktarı süreye bölünerek Laktat Eliminasyon Hızı (Toparlanma) bulunur.

Sporcunun dayanıklılığı değerlendirilirken en önemli kriterlerin başında Anaerobik Eşik Hızı gelir. Eşik hızı diğerlerinden yüksek bir sporcu diğerlerinin zorlandığı tempolarda zorlanmayacak, daha yüksek tempoda bir oyun ortaya koyabilecektir. Diğer sporculara göre sahada daha çok koşup daha geç yorulacaktır.


Maks. Laktat Seviyesi de önemli bir kriterdir. Bu seviye ne kadar yüksekse sporcunun zorlayıcı şartlarda devam edebilme kapasitesi de o kadar yüksek olacaktır. Yüksek tempolu oyunlarda devamlılığın sağlanabilmesi için önemli bir faktördür.


Bir diğer önemli kriterde Eliminasyon (toparlanma) hızıdır. Bir sporcunun dinlenme periyotlarında kalp atım sayısı ve kanındaki laktik asit seviyesi ne kadar hızlı düşüyorsa o kadar hızlı toparlanıyor demektir. Arka arkaya zorlayıcı yüklenmeler için iyi bir toparlanma şarttır. Futbolda özellikle ard arda bindirme yapabilen kanat oyuncularının yüksek bir eliminasyon hızı olduğu ortaya konmuştur.
__________________
Click the image to open in full size.

Konu HandaN tarafından (07-05-2008 Saat 12:48 ) değiştirilmiştir..
HandaN Ofline   Alıntı ile Cevapla