Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-07-2006, 09:36   #1
özgür_1903
Kıdemli Kartal
 
özgür_1903 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Beşiktaş’ın yeni yaşı - GÜVEN TANER

Bunu en son bugün final şansı arayacak Fransa kanıtladı. Grup maçlarında deneyimlerine güvenen bir çok yıldız, koşmayarak hayal kırıklığı yarattılar ve nerede ise turu geçemeyeceklerdi. Ancak, ikinci turda İspanya'yı aşarken azıcık kıpırdadılar ve çeyrek finalde Brezilya'yı elerken koşarak ustalıklarını gösterdiler.
Hem becerekli hem de fizik gücün yerinde olacaksın özetle.
Beşiktaş iki yıldır ayakları becerikli ağır adamlarına ve de maçın ancak bir kısmında koşabilen gençlerine bel bağlayarak oynadı. Hele şu son yıl, hiç bir şey yapamadı bununla. Ligde üçüncü olurken, ikinciden 27 puan fark yedi!
Bu durumdan kurtulmanın en kestirme ve etkili yolu, görüş gücü zengin bir teknik adamla, gençleştirmeyi başarmaktır.
Beşiktaş bu işi bu yıl Tigana ile yapıyor.
Dört yabancı dört genç oyuncu kattı kadroya.
Kaleci Runje'yi (10.02.1976) hesaba katmaz isek, öteki yabancıları Nobre (1980), Delgado (1982), Bobo(1985)'nun yaş ortalaması 24, yabancı ortalaması Kleberson (1979) ile 25'e çıkıyor.
Yeni yerliler, Baki (1982), Fahri(1983), Burak(1985), Serdar(1987) 'ın yaş ortalaması 22. Tüm yenilerin yaş ortalaması 23.
Bu "iyi" not alacak bir durum. Kuşkusuz bunun "pek iyi" çizgisine çıkabilmesi için, koşan gençliğin 'beceriklilik' göstermesi ve bu bireysel becerikliliğin, ortak bir beceri üstünlüğü üretmesi gerekiyor.
Beşiktaş'ın yeni yaşının yararlı olacağını umuyorum. Bu iyimserliğimi, zaman ya ortadan kaldıracak ya pekiştirecek.
Bir şu Lorant Robert konusu var...
Tigana, onca 'Beşiktaş'ta büyümeye aday' adam aldıktan sonra son üç kulüpten kavga dövüş ayrılan Lorant Robert'i, ki bu adam 31 yaşında, denemeye aldı! New Castle'da, Portsmouth'da ve Benfica'da sorun üstüne sorun yaşayan bu adamın kumaşının çok iyi olduğu da söylenmekte, ancak onun için tanıyan herkesçe "Aman elinizi sürmeyin, yakar" da denmekte!
Tigana bu bilinen adamı bir hafta 'denemekle' neyi amaçlıyor, onun huysuzluğunu nasıl bir değişime sokacak bilemiyorum. Adam Beşiktaş'ın yeni yaşını da bozabilir, canını da sıkabilir. Tigana'nın amacı, transfere sıcak bakmayan yöneticileri duruma ısıtmak olabilir. Bu kadarına değer mi, zaman gösterecek.

ÜÇ BÜYÜKLER DÜNYA KUPASI'NDA


Almanya'da Dünya Kupası hükmünü sürerken, ülkemizde de transfer ve yeni lige hazırlık çalışmaları egemen. Bizim ülkede transfer sezonu da özellikle üç büyüklerin yandaşları arasında bir 'yarıştır!'
"Onlar şunu aldı, biz daha iyisini... Genç transferlerimiz çok iyi. Onlar o ünlü futbolcuya boşa yatırım yaptılar..."
Yarışın hiç bitmeyişi güzel. Rekabet zindelik demek... Almanya'da Dünya Kupası izlemek de yazmak da tatlı bir iş. Heyecanı, çekiciliği tartışılmaz. Ne var ki Dünya haritada Türkiye'den büyük olsa da; Türkiye Dünya'dan çok mu çok büyük tatlılıkta, çekicilikte, heyecanda... Kim tutar Galatasaray'ın, Beşiktaş'ın, Fenerbahçe'nin yerini? Brezilya mı, Fransa mı, Arjantin mi?
Futbol peşinde koşmaktan yorgunluğum, yılgınlığım var ama, gene de bir gözüm Alamanya'da bir gözüm Türkiye'de... Bir tutku bu... Tutku, yılgınlığı yeniyor. Tutkuda mantık dayanağı pek aranmıyor. Bunda da aramayalım.
Şu interneti, cep telefonunu bulanlar çok yaşasın. Sabah kalkar kalmaz, bilgisayarımın başına geçip, tüm gazeteleri, haber sitelerini okuyabiliyorum. Hemen her yere telefonla ulaşabiliyorum.
Dünya Kupası bitmeden, Türkiye'deki çalışmalar başladı.
Almanya'dan, Türkiye'ye göz atmadan olmuyor. Siz kaçsanız, o sizi yakalıyor.
Berlin'de gittiğim Hasır'da o nefis işkembe çorbasını içerken, patron kardeşlerden Saim de, garson kardeşler de bir bir gelip, "No'lacak Beşiktaş?" diye sordular!
Pino'nun Opera İtaliano'sunda her hafta toplanan, yıllardır bu ülkede yaşayan Proflar, Müdürler, Avukatlar, Patronlar ile memleketin ağır meseleleri kadar, bizim süper ligin ve en doğrusu, ağırlıklı olarak üç büyüklerin söyleşisini yaptık.
Beşiktaş çok konu oldu sohbetlere. Transfer ilkelerinin doğruluğunu savundum. Katılmayan çıkmadı. Sıkı Fenerbahçeli bir yeni dost, Aziz Yıldırım'ın dönmesinden hem hoşnuttu, hem değildi. Duygusal yanıyla durumu okeyliyordu ama, mantığına ters geliyordu... Aralarındaki Galatasaraylılar, şampiyon oluşlarına hâlâ inanmaz gibiydiler!
Vurgu yapmak istediğim yer şurası:
Bizim ligdeki çekiciliğin ve 'üç büyükler' kavramının değerini bilelim. Onlara sahip çıkalım. Sahip çıkmanın, ne anlama geldiğini iyi bilerek yapalım bunu. Onlar Dünya Kupası'nda bile öne çıkabiliyor. Dün gene Almanya-İtalya maçı kadar bizim büyükleri konuştuk bizimkilerle
__________________
iLk ÇıĞLıĞıM SoN NeFeSiM TeK AşKıM BEŞİKTAŞ'ım....
HeRşEyİn BiR sOnU vAr AmA BEŞİKTAŞ SeVgİsİnİn AsLa...!
özgür_1903 Ofline   Alıntı ile Cevapla