Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı döneminde inkılaplar ve iç politika Daha çok bilgi için: Atatürk İnkılapları
Atatürk,
CHP IV.Kurultayı'nda,(
Mayıs 1935)
Gazi Mustafa Kemal, kendi deyişiyle Türkiye'yi "muasır medeniyet seviyesine çıkarmak" amacıyla bir dizi radikal dönüşüme imza attı. Söz konusu düzenlemeler başlangıçta Osmanlıca "reform" veya "dönüşüm" anlamına gelen "inkılap" adıyla anıldılar. 1960'lı yıllarda, inkılap karşılığı olarak Öztürkçe "devrim" kelimesi kullanıldı. Ancak 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra, "devrim", kanlı bir düzen değişikliğini (Fransızca: révolution) ve sol dünya görüşünü çağrıştırdığı gerekçesiyle resmi kullanımda yeniden "inkılap" sözcüğü benimsendi.[
kaynak belirtilmeli].
Siyasal alanda inkılaplar Toplumsal alanda inkılaplar
Gazi Mustafa Kemal'in
Atatürk soyadını aldıktan sonraki imzası

Başöğretmen
Gazi Mustafa Kemal Latin alfabesini tanıtıyor,
Sivas,
20 Eylül 1928 Hukuk alanında inkılaplar - İslam vakıflarının devlet idaresine alınması (1924)
- İsviçre Medeni Kodundan çevrilerek hazırlanan Medeni Kanun'un kabulü (1926).
- İtalyan Ceza Kanunu'ndan çevrilerek hazırlanan Türk Ceza Kanunu'nun kabulü (1927).
Eğitim ve kültür alanında inkılaplar Çok partili demokrasi denemeleri
Atatürk, bir vatandaşın derdini dinlerken
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, 1925 Daha çok bilgi için: Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası
Cumhuriyetin ilanından sonra, Milli Mücadeleyi başlatan beş kişilik kadronun Mustafa Kemal dışındaki dört üyesi (Rauf Bey, Karabekir Paşa, Refet Paşa ve Ali Fuat Paşa) muhalefete geçerek
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı kurdular. 1925 Martı'nda çıkan
Genç Hâdisesi (Şeyh Sait İsyanı, Doğu İsyanı) üzerine sıkıyönetim ilan edilerek TpCF kapatıldı. Partinin lider kadrosu tutuklanarak önde gelenleri idam edildi.
Serbest Cumhuriyet Fırkası, 1930 Daha çok bilgi için: Serbest Cumhuriyet Fırkası 12 Ağustos 1930'da
İsmet Paşa'nın hükûmetine alternatifleri sunmak amacıyla çok partili demokratik hayata kavuşmak için Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın yakın arkadaşı
Fethi Bey (Okyar)'e
Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı kurdurarak kız kardeşi
Makbule Hanım (Boysan, Atadan), çocukluk ve okul arkadaşı
Nuri Bey (Conker)'leri de üye yaptırdı. Ancak
17 Kasım 1930'da rakibi istemeyen
İsmet Paşa'nın baskısı ve İslâmcıların aleti olma endişesinden dolayı partiyi fesh etti.
Bu demokrasi denemesinin biraz önce, ordu'nun siyasete müdahale etmesinin demokrasiye zarar verebileceğini düşünerek
Askerî Ceza Kanunu (
22 Mayıs 1930 tarih ve 1632 Sayılı Kanun)'nu meclisten geçirdi. Bu kanunun 148. maddesine Ordu mensubunun siyasi toplantılar ve gösterilere katılmasını siyasi partiye üyesi olmasını, siyasi maksatlarla şifahi telkinatta bulunmasını, siyasi makale yazmasını ve siyasi nutuk söylemesini yasaklanan hükmü koydurdu.