Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-07-2008, 08:35   #1
HandaN
hüngürella
 
HandaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Gerçeğin bedeli ağır Ercan Güven

Bu bir dertleşme yazısıdır!..
Spor medyasının en güvenilir, en saygın “spor sayfası” ile en titiz, en dikkatli okuyucuları arasında bir dertleşme. Ama bu kez tersine... Bizden size.
Çok dertliyiz sevgili okurlar!
Dertten de öte, kan ağlıyoruz!
Çünkü, gün yok ki spor medyası “yalan haberle” suçlanmasın, büyük kulüplerimizin internet sitelerinde, televizyonlarında spor gazeteciliği “yalancılıkla” eş anlamlı hale getirilip bu mesleğe onuru ile hizmet edenler ve bu mesleği “kullanıp tüketenler” birbirine karıştırılmasın.
Bıktık..
Sussan doğru sanırlar, konuşsan kalp kırarsın.
Bakın size işin iç yüzünü anlatalım:
Aslında büyük büyük kulüplerin o kocaman koltuklarında oturanlar, o büyük büyük kulüplerden üç cumhurbaşkanı beş milletvekili maaşı alanlar, hiçbir “yalan” haberden “gerçek” haberden korktukları kadar korkmuyorlar.
Yalana şükrediyorlar!
Ayrım, doğru ile gerçek arasında değil; bir işlerine gelen var, bir de işlerine gelmeyen.
Okşayan haber doğru olmuş, yalan olmuş fark etmez.
Tekere çomak sokan gerçek haberin, en bariz yalandan büyük tepki görmesi bu yüzden.
Bir kısmının kaynağı bizzat kendileri oldukları yalan haberler, tanrı’nın bir lütfu sanki.
Çünkü yanlamasına giden işin doğası gereği yalanlar pembe, gerçekler zifir rengi. Yalan medyanın, gerçek onların dehşeti.
Evet... Baldıran zehriyle infazına hükmedilen Sokrates’in “yalanlar yüzünden ölüyorsun” diye sızlanan eşine söylediği “Şükret be kadın, ya söyledikleri doğru olsaydı” tespiti kadar dayanılmaz geliyor gerçekler onlara.
Şükrediyorlar “yalan”a!..
İspat mı istiyorsunuz?
Beşiktaş’a bakan Serdar Sarıdağ kardeşimizin yaşadıklarına bakın.
Kara Kartal’ın Avusturya kampı olaylı başlıyor. Takımın kaptanları İbrahim Üzülmez ile İbrahim Toraman yumruk yumruğa birbirine giriyor.
Sebep; terlik...
“Ben giymiyorum, sen de giyme” gibi “Roman”tik bir bahane. Mangal başında bir araya gelseler “maşa” yüzünden kavga edecekler belli ki.
Ama kaptanların “façasını” bozan yumrukların derininde Beşiktaş’ın yaşadığı birikmiş kaosun izdüşümü var. Bunu adı gibi biliyor Sinan Engin. Duyulmasın istiyor
İşte bu haberi Serdar Sarıdağ kardeşim yazıp geçiyor İstanbul’a.
Vay sen misin yazan!..
“Beşiktaş antrenmanına bile giremezsin”...
Neden?.. Yalan mı?
Daha fenası... En beteri... Affedilmez olanı: “Gerçek”!
Hani siz yalandan nefret ederdiniz beyler? Yalan haberlerle dalga geçer, kızar gibi görünür, alınır, üzülürdünüz. Medyaya talkım verirdiniz “lütfen doğru yazalım” diye.
Alın size doğru haber... Belki biraz üzer ama elini sıkacaksınız yakalayıp da yazanın. Plaket falan verin demiyoruz; hiç olmazsa saygı gösterin “doğrucu medya”ya
Ne gezer.
“Kaynağını açıkla”!
İşe bakın... İki kaptan kickboks yapıp kamptan kovuluyor; oraların sorumlusu kafasını taşlara vuracağına gazeteciye “kim söyledi sana” diye sorgu sual açıyor.
Ne işini yapabiliyor ne haddini biliyor. Gerçeğin bedeli neden yalanın yüz katı sizin kantarınızda sayın Engin?
Tabi geri adım atacaklar sonunda sevgili okurlar. Her kulüpte olduğu gibi Beşiktaş’ta da aklı başında insanlar tükenmemiştir mutlaka.
Doğrunun peşindeler
Atacaklar ve bizden değil asıl sizden özür dileyecekler. Çünkü doğrunun peşindeki gazeteciler sizin çalışanlarınız aslında.
Nasıl ki, yalan haberleri satın alan, okuyan, zevk duyan ve yazanları tirajla taltif eden spor okuyucuları varsa; doğrunun peşindekiler de sadece size karşı sorumlular değerli Milliyet okuyucuları. Yalanı sızdıran, sonra da sızlanan yöneticisi-profesyoneli ise kime çalışır; orası meçhul. O yüzden bu somut olayı sizlerle paylaşmak ve medyanın nasıl acı gerçekler yerine pembe yalanlara teşvik edildiğini görmenizi istedik.
Sizlere... En titiz, en dikkatli spor okuyucularına.
Sevgilerimizle.
__________________
Click the image to open in full size.
HandaN Ofline   Alıntı ile Cevapla