Tekil Mesaj gösterimi
Alt 09-08-2008, 09:52   #1
HandaN
hüngürella
 
HandaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Altın makaslar Sanlı Sarıalioğlu

Beşiktaş'ta en çok merak edilen konu 8 yabancının nasıl kullanılacağı. Kimler banko, kimler altın makas. Seric yabancı kontenjanının dolu olması nedeniyle şu anda beklemede. Gordon postalandığında yine Beşiktaş'ın resmi oyuncusu olacak.
Önce bankolara bakalım. Holosko tartışılmaz. Ancak bu oyuncuyu serbest bırakmak gerekir. Sağ çizgiye yapıştırıldı mı oynayamıyor. İkinci bankom Delgado. Takımın gole dönük tek orta alan oyuncusu. Üçüncü sırayı şu andaki form durumuna göre Zapotocny'e veriyorum.
Havada karada iyi görüntü sergiliyor.
Dördüncü tercihim Bobo. İyi gününde oldu mu yeme de yanında yat. Umarım bu sezon istikrarı yakalar. Beşinci tercihim defansın solunda Tello. Beşiktaş'a gelmeden önce de kendi takımında zaten bu bölgede oynuyormuş. Savunması da var, hücuma katılışı da.
Gelelim altıncı tercihime. Maçına göre ya Sivok ya da Cisse'yi seçerim. Mutlak kazanmam gereken maçlarda 4-1-3-2 oynar, orta alandaki Cisse'nin yerine ileride bir fazla santrfor kullanırım (Holosko-Bobo). Bu durumda da altıncı yabancı olarak Sivok'u oynatırım.
İlk izlenimlere göre kulübe yolu önce Seric'e gözüküyor. Bu oyuncu topu iyi kullanıyor ama savunmaya dönüşleri biraz gecikmeli. Tello-Seric defansın solunu ortaklaşa kullanır. Kim başarılıysa o oynar.
Şu görüntüye göre ilk dört bankom Holosko, Degado, Bobo ve Zapotocny. Diğer ikisi de Cisse veya Sivok'tan biri ile Tello ve Seric'ten biri. Durum aynen böyle.

OLTAYA TAKILANLAR

Yetti gayrı
Sıktı ama... Hem de çok sıktı. Nedir bu İbrahimlere çektirilen ızdırap. Tamam kavga ettiler, çirkin çok çirkin... Peki yetmedi mi bu kadar işkence.
Para cezası aldılar, kadro dışı kaldılar, özürler dilediler, nedir yahu dizlerinize mi kapanacaklar. Ertuğrul hoca sen de futbol oynadın... Sinan sen de bu işin göbeğinden geldin... Sakın yönetime atmayın topu. İkiniz “Okey” dediniz mi biter bu iş. Haydi uzatmayın. Yetti gayrı.
Kavanoz dipli dünya
Fenerbahçeli futbolcular müthiş açıklamalarda bulunmuşlar! İlk kez 2 saat 15 dakikalık idman yapmışlar. Aragones'in antrenmanları ağırmış ama zinde kalıyorlarmış. Zico döneminde tatilde gibiymişler! Geçen sezon şampiyonluğu bu yüzden kaybetmişler! Eskiden kaytaran çok varmış. Şimdi herkes asker gibiymiş. Bu da Aragones farkıymış! Zico'da sistem ve taktiksel anlatım da hiç yokmuş. Aragones'in rakip analizi muazzammış. Onun söylediklerini sahada uygularlarsa kazanmamaları imkansızmış. Selçuk da kendisini Zico'nun yaktığını söylemiş. Aragones adalete çok önem veriyor, herkese eşit şans tanıyormuş. Hey gidi kavanoz dipli dünya hey! Giden ağam, gelen paşam! Gidenin arkasından konuşmak ne de kolay değil mi! Ayıp ayıp çok ayıp!
Ağlamak faydasız
Aykut ve Orkun'da moral sıfır. Bir anda geri plana düştüler. Vitrinde haliyle yeni transfer İtalyan kaleci Sanctis olacak. Aykut ve Orkun ikinci ve üçüncü kaleciliği paylaşacak.
Düşünebiliyor musunuz bir anda tüm dünyanız kararıyor. İnanılmaz bir irtifa kaybı. Yedek kulübesi ve hele hele on sekizin dışında kalmak futbolcu için feci bir olaydır. Moral olarak çökersin. İçinde fırtınalar kopar ve sen bunu dışarıya yansıtmamak için çırpınır durursun. Bir de işin parasal yönü vardır. Hem maç başı sabit paraların hem de primlerin büyük bölümünden olursun.
Hayat işte böyle inişli çıkışlı. Kendini kapıp koyuverirsen bir anda kaybolursun. Ancak işine eskisinden daha büyük bir azimle hırsla sarılırsan tekrar ayağa kalkarsın. Aykut ve Orkun “Gelecek çizgilerini” kendi performanslarıyla belirleyeceklerdir. Ağlayarak sızlayarak bir şey elde edilmez. Tek yol yılmadan çalışmaktır.


Lincoln'e formül

Çok iyi bir oyuncuyu transfer edersin ama uyum sağlayamaz. Lincoln işte böyle biri. Adam anormal yetenekli fakat çıtkırıldım. Çabuk sakatlanıyor, çabuk küsüyor, darılıyor. “Disiplin” kelimesi de pek ona göre değil.
Takımın diğer oyuncuları bu tipteki adamlara çok kızarlar. “Hem bizden fazla para kazanıyorlar hem de sıfır katkıyla sezonu kapatıyorlar” şikayetinde bulunurlar. Bu söylemlerin önünü kesemezsiniz. Hatta söylem zamanla eyleme de dönüşebilir. Dolaylı yollardan, “İstemiyoruz, gitsin” lafları ortalığı kaplar. Takım birliği ciddi biçimde yara alır.
Bu gibi durumlarda teknik direktör çok önemlidir. İyi bir psikologsa, “orta yolu” bulma zekasına ve becerisine sahipse problem üst boyutlara gelmeden hemen çözülür.
Maestro kimliğini ele geçirmiş oyuncular biraz kaprislidir, biraz nazlıdır, biraz havalıdır. Hagi öyle değil miydi? Sergen öyle değil miydi? Bunlar hep ilgi odağı olmak isterler. Hep sivri işler yaparlar. Aşırı duygusal ve hassastırlar.
Bunlar teknik direktörün yakın ilgisinden müthiş mutlu olurlar. Bir eliniz okşamak için sırtında, bir eliniz de hafif çekmek için kulaklarında olmalıdır. Bu dengeyi sağladığınız anda en üst düzeyde randıman alabilirsiniz. Asıp kesmeyle, ağır para cezasıyla sonuca ulaşamazsınız.
Kalli geçen sezon hitler tavrıyla Lincoln'den hiç verim alamadı. Skibbe daha ılımlı, daha esnek ve sanki futbolcu ruhundan daha iyi anlayan biri. “Atın, satın” çığlıkları ortalığı kaplamış durumdayken o, yumruğunu masaya vurarak futbolcusuna sahip çıktı, ve “Lincoln bizi gol yollarında rahatlatacaktır” şeklinde konuşarak futbolcusuna güvenini belirtti. İşte mükemmel bir sırt okşama. Skibbe-Lincoln birlikteliğinden ben umutluyum.


Vah Fenerim vah!

Aragones Emre Belözoğlu'na yer arıyor... İspanyol hoca Emre için “O benim jokerim” dedi... Emre, Alex ile oynar mı? Emre ilk on birde yer alırsa Uğur mu, Semih mi, Alex mi, Selçuk mu makası yiyecek? Süper bücür ihtiyaca göre forvet arkası, sol kanat ya da ön liberoda oynayacak...
Yukarıdaki cümleler çeşitli gazetelerde yer aldı. Bu işlere medyamız doğrusu çok meraklı. Teknik direktörlerden daha fazla kafa yoruyorlar. Kafa yormalarına lafım yok da problem haline getirmelerine itirazım var.
Yıllardır ülkemizde saçma sapan tartışmalar yapılıyor. Bir ara Sergen-Şifo Mehmet konusu gündemdeydi. Neredeyse tabancalar çekilecekti. “İkili bir arada oynar” diyenlerle, “Oynamaz” diyenler birbirlerine düşman kesilmişlerdi.
Futbolda kesin çizgiler yoktur. Futbol kaliteli futbolcularla güzelleşir. İki iyi oyuncu neden bir arada oynamasın. Geçen hafta yazdım, Kewell, Lincoln ve de Arda bir arada oynayamazlar mı? Sakat olmasınlar, şakır şakır oynarlar. Emre ile Alex de zil takarak döktüre döktüre oynarlar. Emre, Alex, Semih, Güiza, Uğur, Selçuk da bir arada oynarlar. Sol ayaklılar solda, sağ ayaklılar sağda oynayacak diye bir kural yoktur. Sol ayaklı Messi Barcelona'da sağ kanatta oynamıyor mu? Emre ve Uğur da aynı şekilde sağda oynayamaz mı? Elinde fazla sayıda yetenekli oyuncu varsa gel keyfim gel. Fenerbahçe işte bu lüksü yaşıyor. Onu mu oynatsam yoksa öbürünü mü? Derdi işte bu! Vah vah vah!


HAFTANIN İNCİLERİ


Efsane başkan Süleyman Seba, Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal tarafından yaptırılan heykeli için şunları söyledi: “Bu heykel beni sevenleri mutlu edecek, sevmeyenleri ise üzecek.”
-- Ah Süleyman ağabey ah. Hep şüphecisin. Anlaşılıyor bundan vazgeçmeyeceksin. Seni sevmeyen neden olsun.

Aziz Yıldırım, “Aurelio gitti kıymete bindi. Daum onu göndermek bile istemişti” yorumunda bulundu.
-- Başkanın da içinin yandığı belli. Kuş elden uçup gittikten sonra ne etsin ne eylesin.

Trabzonspor Başkanı Sadri Şener, “İnsan yaptığı yatırımın karşılığını görünce mutlu oluyor. Belli ki aşımız tuttu” dedi.
-- Sayın başkan, “Erken öten horoz” sözünü unutmayalım. Bin kez yazdım, hele durun bir bakalım. Milleti neden dolduruşa getiriyorsunuz.

Sinan Engin, tekrar geri dönen Gordon için, “Anlaşıldı bu adam kaşınıyor” diye söylenmiş.
-- Sevgili Sinan çok merak ettim, bu nasıl bir kaşıma olacak acaba!

Zico, Aragones'e İspanya'dan mesaj yollamış, “Ligi kazanamazsan bir ayağın çukurda demektir” uyarısında bulunmuş.
-- Burası Türkiye, tek ayakta kaldın mı bastona tutunmaya bile vaktin olmaz.

Ersun Yanal, “Transfer bitmedi. Gerekli olursa futbolcu alırız” açıklamasını yaptı.
-- Eh be hocam, Allah gözünü doyursun.

Ertuğrul Sağlam, “İbrahimlerin kavgası takıma olumlu katkı sağladı. Ekip ruhunu kazandık” değerlendirmesinde bulundu.
-- Haydi yok mu takım ruhuna tavan yaptıracak iki kavgacı daha!

Antalyaspor'un teknik direktörü Hikmet Karaman dertli mi dertli. Transfer yetersizmiş, kadro zayıfmış, taraftar bile takımın düşeceğini söylüyormuş.
-- Hocam daha işin başında yelkenleri indirmişsin. Komutan cephede hüngür hüngür ağlarsa askerler ne yapar?
__________________
Click the image to open in full size.
HandaN Ofline   Alıntı ile Cevapla