|  09-08-2008, 10:22 | #1 | 
  | Banned 
				  Üyelik tarihi: Nov 2007 
					Mesajlar: 9.862
				 Tecrübe Puanı: 0  | 
    Hazreti Muhammed (S.A.V)'in mezarı da  olmayacaktı.  Can ATAKLI/Vatan Atatürk olmasa bugün Hazreti Muhammed’in mezarı  da olmayacaktıPazartesi akşamı Avrasya Televizyonu’nda Lale  Şıvgın’ın sunduğu “Beyin Fırtınası” programına katılmıştım biliyorsunuz.  Programın diğer konukları Nevzat Yalçıntaş ile Erol Manisalı idi.
 
 Nevzat  Yalçıntaş program sırasında Atatürk’le ilgili küçük bir anekdota yer vererek  “Suudiler 1926 yılında sınırları içinde tüm mezarlıkları yıkıyorlardı. Atatürk  sıranın Hazreti Muhammed’in kabrine geldiğini öğrenince bir telgraf çekerek,  ‘Eğer bir tek taşına bile dokunursanız ordumu aşağı gönderirim’ demişti. Bunun  üzerine Suudiler Hazreti Muhammed’in kabrine dokunamamıştı. Ama bu telgraf yok  edildi” dedi.
 
 Programın ana konusu kapatma davası olduğu için bu konu  fazla uzun sürmedi. Programdan sonra Lale Şıvgın, yayının yapıldığı Doğatepe  tesislerinde bizlere birer çorba ikram etti. Bundan yararlanarak Yalçıntaş’a  “Hocam programda anlattığınız olayın ayrıntılarını söyleyebilir misiniz?” diye  sordum.
 
 1981 yılında 12 Eylül askeri yönetimi Atatürk’ün 100. doğum yılı  nedeniyle kapsamlı bir program hazırlamış. Prof. Yalçıntaş o dönemde İlim  Kurulu’nun başına getirilmiş. Amaç Atatürk’le ilgili çeşitli kaynaklardan arşiv  araştırması yapmak ve “bilinmeyen Atatürk’ü” ortaya çıkarmakmış.
 
 Yalçıntaş, “Dışişlerinde Münir Bey vardı. (Soyadını hatırlayamadı) İyi  bir araştırmacı ve arşivciydi. Ona Dışişleri Bakanlığı arşivlerinin  araştırılması görevi verilmişti” diyerek anlatmaya başladı.
 
 Sonra da  sürdürdü: “Bir gün Münir Bey aradı. Çok ilginç bir belge bulduğunu, bunu getirip  göstermesi gerektiğini söyledi. O sırada benim çalıştığım başbakanlık binası ile  dışişleri binası aynı yerde. Hemen atlayıp geldi. Çok heyecanlıydı.”
 
 Prof. Yalçıntaş, Münir Bey’in gösterdiği belgeye baktığında çok  şaşırdığını belirterek şöyle devam etti: “Belge bir telgraf metniydi. Henüz yeni  kurulan Suudi devletinin kralına gönderilmişti. Telgrafta ‘Hazreti Muhammed’in  mezarının yıkılacağını derin üzüntü içinde öğrendim. Bu kutsal emanete asla  dokunamazsınız. Bir tek taşının bile zarar gördüğünü duyarsam orduyu aşağıya  gönderirim’ anlamına gelen cümleler vardı.”
 
 Yalçıntaş, burada Hazreti  Muhammed’in mezarı ile ilgili kısa bir detay anlattı. İngiliz işgali sırasında  komutan olan Fahrettin Paşa’nın kabri terk etmemek için uzun süre direndiğini,  aç kaldıklarını bu nedenle çekirge yiyerek beslendiklerini, sonunda  İngilizler’in hiçbir şekilde dokunmamaları kaydıyla Hazreti Muhammed’in mezarını  terk ettiklerini ancak kutsal emanetleri de yanlarına aldıklarını söyledi.
 
 Şimdi gelelim belgenin bulunmasından sonraki gelişmelere, çünkü vahim ve  ilginç olan bu: Nevzat Yalçıntaş’ın anlattığına göre Münir Bey belgeyi önce bir  üst amirine götürüyor. Belge oradan daha yukarı taşınıyor. Sonunda müsteşara  oradan da Bakan İlter Türkmen’e geliyor. Tabii Evren Başkanlığı’ndaki Milli  Güvenlik Konseyi’nin de haberi oluyor.
 
 Sorun şu: Bu belge ne yapılacak?  Dönemin Atatürkçü komutanları ve onların emrindeki bürokrasi bu belgenin  açıklanmasını istemiyor. Ancak belge de ortaya çıkmış bir kere. Sonunda o  dönemde yazılan ve şimdi kitapçılarda tek nüshası bile kalmayan bir Atatürk  kitabının içine, hiçbir anons yapılmadan konuyor.
 
 Kısacası konu adeta  kapatılıyor, sadece o tuğla gibi kalın kitabı sonuna kadar okuyanların dikkatini  çekecek biçimde “zevahiri kurtarmak” adına konuyor.
 
 Peki bu belge şimdi  nerede? Kimin koruması altında? Bu da bilinmiyor. Bilinen tek şey, Atatürk’ün  İslam aleminin peygamberi Hazreti Muhammed’in mezarının ortadan kaldırılmasını  önlemesi herkesten saklanıyor.
 
 *****
 Hazreti Muhammed  Mescidi Nebevi’de yatıyor
 Hazreti Muhammed 571 yılında doğdu 632  yılında vefat etti. Peygamberimiz Medine’de oturduğu evde toprağa verildi. Bu  mezar bugün dünyanın en büyük camisi olan Mescidi Nebevi’nin içinde.
 
 Mescidi Nebevi, Hazreti Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göç etmesinden  sonra ilk namaz kıldığı yer. Hazreti Muhammed, Medine’de oturduğu evin hemen  yanına kentin ilk mescidini inşa ettirmişti. Bu mescit geçen yıllar içinde  defalarca yenilendi. Bugün 600 bin kişinin aynı anda namaz kılabildiği Mescidi  Nebevi’nin korumasını çok uzun yıllar Osmanlı askeri yapmıştı.
 
 Arabistan’da mezar adeti yoktur. Ölüler herhangi bir yerde toprağa  verilir, üzerine belirleyici bir şey konmaz. Bu nedenle sadece Hazreti  Muhammed’in mezar yeri ile ilgili bilgi vardır. O’nun dışındaki İslam  büyüklerinin mezarlarının yeri bilinmez. Bir süre önce Hazreti Muhammed’in  annesine ait olduğu ileri sürülen bir mezar ortaya çıkarılmıştı. Ancak Suudi  yönetimi bu mezarı da ortadan kaldırmış ve yerine otopark yapmıştı.
 
 Atatürk’ün müdahalesi olmasa Suudiler, Mescidi Nebevi’nin hemen  dibindeki Hazreti Muhammed’in mezarını da tamamen ortadan kaldıracaktı. Nitekim  Hazreti Muhammed’le aynı yere defnedildikleri bilinen Sahabe’nin önde gelen  isimlerinin mezar yerleri bugün dümdüzdür.
 
 *****
 Yaşar Nuri  Öztürk: Ali Babacan araştırma izini vermedi
 Nevzat Yalçıntaş’la  sohbetimiz sırasında “Bir gün Yaşar Nuri Öztürk Bey aradı. Benim bu anlattığımı  duymuş, belgeye nasıl ulaşabileceğini sordu” dedi. Ben de “Belgeyi bulmuş mu?”  diye sorunca “Onu bilemiyorum, ama galiba bir kitabına koymuş ben okuyamadım”  dedi.
 
 Bunun üzerine önceki gün Yaşar Nuri Öztürk’ü aradım. Öztürk,  Yalçıntaş’ın anlattıklarını doğrulayarak, “Ancak bunu henüz bir kitabıma  koymadım. Araştırmayı aşağı yukarı tamamladım, Gazi Mustafa Kemal ve İslam  isimli çok kapsamlı bir kitap hazırlıyorum, bunun bitmesi üç yılı alır. Konu bu  kitapta yer alacak” dedi.
 
 Milletvekili olduğu sırada bu belgeye ulaşmak  için çok çalıştığını söyleyen Öztürk, “Belge Dışişleri Bakanlığı arşivlerinde.  Milletvekili sıfatımla bu arşivlerde çalışmak için bakan Ali Babacan’a  başvurdum, ama bana izin vermedi” diye konuştu.
 
 Öztürk’e “Peki hocam,  böyle bir belgenin açıklanmasını neden istemiyorlar?” diye sordum. Öztürk’ün  cevabı çok ilginç oldu.
 
 Şöyle dedi: “Atatürk’ü din ve İslam dışı  göstermek isteyenler elbette bu belgeden rahatsız olacaklardır. Bu nedenle dini  siyasete alet edenler emperyalistlerle iş birliği bile yapabiliyor. Dincilerle  İslamı reddedenler bu noktada birleşebiliyor.”
 
				__________________ ARKADAŞLAR SİZLERİ SALAK YERİNE KOYMAYA ÇALIŞTIM ANCAK BAŞARILI OLAMADIM. FORUM YÖNETİMİNİ ENAYİ YERİNE KOYMAYA ÇALIŞTIM ANCAK BAŞARAMADIM. SİZDEN DİLENEREK ALDIĞIM REPLERİ FORUM YÖNETİMİ SİLDİ. ŞİMDİ İSE BEN BUNA İSYAN EDİYORUM. BEN BİR MALIM!   | 
  |   |   |