Tekil Mesaj gösterimi
Alt 04-09-2008, 16:39   #1
Constantin
ยŦยк
 
Constantin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
II. Dünya Savaşı Tartışma Masasında

Nazilerin 1945 yenilgisinin 60. yıldönümü Mayıs 2005’te Moskova’da 50’den fazla ülkenin lideri tarafından ‘Zafer Günü’ olarak kutlanırken, neden Avrupa, II. Dünya Savaşı’nın karanlıkta kalmış noktalarını tartışmak istiyor?..



Nazi Almanya’sının yenilgiye uğratılmasının 60. yıldönümü nedeniyle, Mayıs başlarında, Moskova’da düzenlenen tören, dünya liderlerini bir araya getirdi. Kızıl Meydan’da dünya liderlerine seslenen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de, “Artık halklar arasında ne soğuk ne de sıcak savaşın yaşanacağı yeni bir kültürün yaratılması gerekiyor” dedi. Oysa bu tören öncesindeki Avrupa gezisi sırasında, Letonya’nın başkenti Riga’da ABD Başkanı Bush’un, demokrasi, Sovyetler Birliği, ve II. Dünya Savaşı konularında yaptığı açıklamalar, çok farklıydı: Savaş sonrası, SSCB’nin “Doğu Avrupa ülkelerini işgal etmesinin tarihte yapılan en büyük yanlışlardan birisi olduğunu” vurgulayan Bush’un sözlerini, Rusya’dan özür talep eden Estonya ve Litvanya’nın da desteklediği muhakkaktı... Bu arada, Putin de “dünyayı faşizmden Sovyetler Birliği kurtardı” diyerek, 8 Mayıs 1945’e kadar, savaş boyunca ölen 40 milyon insanın 27 milyonunun ‘Sovyet vatandaşı’ olduğunu vurguluyordu... 1945’in 60. yıldönümünde, tarihe gömüldüğü zannedilen tartışmalar yeniden alevlenmiş; II. Dünya Savaşı’nın karanlık noktaları yeniden gündeme gelmişti: Örneğin, Çek ve Slovakların savaş sonrasında Alman ve Macar kökenli binlerce Çekoslovakya vatandaşının sınır dışı edilmeye zorlanması, vatandaşlık haklarının iptali, mal varlıklarına el konulmasıyla ilgi tartışma, bunlardan sadece birisiydi. Polonya’nın Alman kökenli vatandaşlarını sınırdışı etme kararı da bu dönemin yaralarından birisiydi... Bu arada, özellikle Alman basını, 8 Mayıs’ın İngiliz ve Amerikalılar tarafından abartıldığını; İngilizlerdeki ‘yenme’ duygusunun Alman halkını ‘ebedî suçlu’ koltuğuna oturttuğunu vurguluyordu. Kimi Alman yazarlar, ‘sokaktaki İngiliz’in Almanları ‘vahşi bir halk’ olarak gördüklerini yazıyorlardı... Evet; tıpkı I. Dünya Savaşı’nda olduğu gibi, anlaşılıyor ki, II. Dünya Savaşı’nın hesaplaşmaları da bitmiş değil! Hiçbir şey ‘tarihe gömülmüyor’. İşte biz de bu yüzden 1945 yılını mercek altına aldık; 1945 Avrupa’sını, sayfalarımızda yakından inceledik...


1945, Avrupa’nın tarihteki öncülüğünü kesin olarak yitirdiği yıldır. I. Dünya Savaşı, Avrupa’nın üstünlüğünü sarsmıştı; ikincisi bunu yerle bir etti. Faşizmin işgali altında geçen yıllarda Avrupa’da bencillik ve işbirlikçilik, direniş ve cesaretten çok daha güçlü bir politik ve sosyal miras bıraktı...
Constantin Ofline   Alıntı ile Cevapla