Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-09-2008, 17:27   #1
burki8686
 
burki8686 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Kartal Kadıköyü Siyah Beyaz Boyar mı?

Arkadaşlar gazetede yayımlanmasını beklediğim yazımı önce forumumuza koyuyorum.Yazının akıcılığı,kurgusu ve ana teması hakkındaki Değerli düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi paylaşırsanız sevinirim.


KARTAL KADIKÖYÜ SİYAH-BEYAZ BOYAR MI?


Hepimizin bildiği üzere Turkcell Süper Lig sonunda başladı. Sezona en iddialı giren takımlardan biri de Beşiktaş. Başkanından futbolcusuna, hocasından taraftarına kadar herkes lig ve Avupa kupalarındaki zaferler için kenetlendi. Ancak son günlerde özellikle Beşiktaşlılığıyla bilinen yazarların şikayet ettiği konuların başında Beşiktaş teknik patronu Ertuğrul Sağlam’ın çift ön liberolu sistemde ısrar etmesi geliyor. Gerçekten gazeteleri şöyle bir dolaştığınızda bir rüzgardan etkilendikleri apaçık ortada, aklın yolu da “bir” ya…
İlk bakışta bu “kelli-felli” büyük abilerin kadar haklı(!) ve kulağa hoş gelen gerekçelere sahip olduğunu düşünmeniz gayet normal. Zira denklemin bütününe ve yabancı sınırlamalarına bakmadan yaptıkları gerçeklikten uzak, temelsiz eleştiriler sizi yanıltabilir. Holosko’nun sağ çizgiye hapsedilmesi, Tello’nun sol bek mevkiine dönmesi konularındaki eleştirilerinden ziyade bugün sadece Uğur-Cisse ikilisinin Beşiktaş için lüks olup olmadığını irdelemek istiyorum. Çünkü Holosko ve Tello’nun oyun karakterleri ve o mevkiidelerdeki performanslarını eleştirmek başka bir şey, sistemin genelini hedef tahtasına oturtmak ve yargısız infaz yapmak başka bir şeydir.
Bahse konu futbol “dehalarının” en büyük arzusu sol bekte savunma hatalarını ve ortalarını latife konusu yaptıkları 34’lük İbrahim Üzülmez’i görmek, defansın hemen önünde ise Uğur gibi çokta agresif olmayan bir ön liberoyu tek başına o bölgeye monte ettirmektir. Eleştirilerin ve karalama kampanyalarının özünü bu istek ve arzu oluşturmaktadır. Zira bu mantaliteye göre Beşiktaş elinde avucunda ne kadar ileri uç elemanı varsa sahaya sürecek, takımın hücüm gücünü oluşturan Bobo, Holosko, Delgado hatta Nobre aynı anda hemde karşı kaleye en yakın mesafede oynayacaklar ve Beşiktaş’a destanlar(!) yazdıracaklardır.
Gerçekten bu analizlerin doğruluk payı var mıdır? Eğer varsa modern futboldaki yeri nedir? Değişen ve gelişen Avrupa futbol sistemlerini masaya yatırarak küçük bir gözlem yapmaya nedersiniz?
Avrupa Futbolunun parlayan yıldızı La Liga’dan başlayalım. Barca bu sene klasik 4-4-2 sistemine dönmüş ve orta sahanın ortasına Xavi ve Yaya Toure(Sena olsaydı keşke)gibi total futbolun gerekliliklerini sahaya en iyi yansıtan ikililerden biriyle sezonu açmıştır. Özellikle Xavi’nin hücüm varyasyonları kadar verilen savunma misyonlarını da kusursuzca yerine getirmesi Barcelona’nın sezonluk performansını etkileyecektir.
İtalya’ya göz atacak olursak daha katı bir defansif anlayışla karşılaşıyoruz. Sezona Inter’le başlayan profesör Jose Mourihno’nun ilk işi orta sahanın ortasına siyah inci Muntari, Arjantinli Zanetti ve tecrübeli Stankovic’i yerleştirmek oldu. Daha önce de bahsettiğim gibi bu oyuncuların oyun karakterleri ve o bölgedeki verimleri tartışmaya açıktır ancak değişmeyecek tek husus o bölgenin tek bir kesiciye emanet edilememesidir. Hücümda 4-3-3, savunmada 4-5-1’ in en iyi uygulayıcılarından biri olacaklarından hiç şüphem yok, tabii doğru oyuncuları kullanırlarsa…Milan ise o bölgede İtalyan gladyatörleri Ambrossini, Pirlo ve Gattuso’ ya güvenmeye devam ediyor. Fransız Flamini ise kendine yer kapma uğraşında..
Avrupa Futbol Şampiyonasının deneyimli hocalarından Luis Felipe Scolari bu sezon Chelsea’de.. “En iyi ofans defanstır” diyerek şimşekleri üzerine çekmiş olan deneyimli hoca kendi futbol görüşünü Chelsea’ye taşıyarak futbolun kalbi Premier Lig’e damga vurmaya hazırlanıyor. Sakatlıklar sebebiyle tam olarak isimler üzerindeki kararını kesin olarak veremese de, karar verdiği tek konu orta sahanın ortasını 3 savaşçıyla kapatmak. İstikrar abidesi Lampard, Portekizli Deco ve Essien bu bölgede sezonu tamamlayacak gibi…
Birkaç örnekle görüldüğü üzere Avrupa futbol devleri, büyük ya da küçük takım ayrımı yapmadan, önce savunma güvenliğini düşünmekte, devamında oyunu çift yönlü oynayabilen en az iki orta saha savunucularıyla, yaratıcı kanat elemanlarıyla ve çok özellikli tek pivot santraforlarıyla oyunu domine etmeyi düşünmektedirler.
Endüstriyel futbolun son yıllarda ivme kazanması ve Pele dönemi amatör ruhun kaybolmasıyla galibiyet odaklı makyevelist anlayışlar güç kazandı. “10 numaralara” olan sabrın bile günden güne azaldığı şu yıllarda galibiyete ve dolayısıyla başarıya giden tabela artık çok forvetli “tehlikeli” yolları göstermiyor. Avrupa futbolundaki bu evrimsel süreci kavrayamayan futbol “dehaları” temel sorunları başka kaynaklarda aramaya devam ediyor. Tabii ki oyuncu karakterleri ve performanları eleştirilebilir ancak bu eleştiriler modern futbolun gereklerine aykırı olamaz. İsimlere bağlı kalmak pek doğru olmasa da, ben Ertuğrul Sağlam’ın bu sistemde ısrarcı olmasından yanayım. En azından doğru yolda elinde küçük bir mumla ilerlediğini söyleyebilirim. Karanlık tünelin ucundaki ışık onun için parlıyor…
__________________
Yeter Artık!!! İstifa Etme,İntihar Et!!

Konu burki8686 tarafından (05-09-2008 Saat 17:29 ) değiştirilmiştir..
burki8686 Ofline   Alıntı ile Cevapla