Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14-07-2006, 03:08   #1
GoD of WaR
 
GoD of WaR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Geleceği Görenler

Geleceği Görenler Titanik faciası, Kennedy kardeşlerin suikaste kurban gitmeleri, Aberfan kömür ocağının çökmesi... Bu tür olayların çoğunda bir veya birkaç kişi önceden olacakları haber verdi. Geleceği görme yeteneği bazı insanlara verilmiş ilahi bir hediye mi?.. Yoksa, herkeste var olan anlaşılmaz bir gücün, zaman zaman ortaya çıkması mı?..

Click the image to open in full size.

21 Ekim 1966'da, küçük bir madencilik kasabası olan Aberfan'da kömürle dolu bir tepe kasabanın üzerine kaydı, birçok insan öldü. ölenler arasında olayı önceden sezen bazı kişilerden biri olan, 9 yaşındaki Eryl Mai Jones da vardı



İnsanların gelecekte olacakları önceden görmelerinin çok yaygın olduğu biliniyor. Bu konudaki olaylar, ciltlerle kitabı doldurabilir.
Eğer gelecek önceden görülebiliyorsa, insan bundan neden yararlanmasınj Bu alanda en çok bilinen olaylardan bazılarını ele alıyoruz. Belki de geleceği görmenin ipuçları bu olaylardan yakalanabilir...


Helen'in annesini kim uyardı?
Amerika'da Philadelphia'da ilginç bir olay yaşandı. 1979 yılında bir sabah Bayan Helen Tillotson'un kapısı çalındı. Annesinin sesini işitti:
"Helen orada mısın? Beni içeri al." Helen kalktı ve kapıya koştu, annesi dışarıdaydı. Helen'in annesi, caddenin çaprazındaki bir apartmanda oturuyordu. Kadın, ısrarla kızına, sabahın erken saatlerinde neden gelip de kapısını çaldığını soruyordu...


Korkunç infilak
26 yaşındaki Helen, annesini iknaya çalıştı. Gece 11' de yatmış ve annesi kapıyı çalıncaya kadar uyanmamıştı. Annesi inatla iddia etti:
"Seni gördüm ve seninle konuştum."
Dediğine göre, Helen, annesine soru sormadan kendisini izlemesini söylemişti. İki kadın konuşurlarken dışarıdan büyük bir patlama duyuldu. Pencereye koştular. Bir gaz kaçağı sonucu meydana gelen infilak Helen'in annesinin dairesini tamamen yıkmıştı. Sonradan itfaiye şefi şöyle diyecekti:
"Eğer o anda içeride biri uyuyor olsaydı, hayatta kalmasına imkân yoktu."


Kadın hayatta kaldı
Helen uykuda mı yürüyordu? Yoksa annesi ruhsal bir rahatsızlık mı geçiriyordu? Açıklama ne olursa olsun, anne ve kız bir tehlikeyi önceden hissetmişler ve annenin hayatı kurtulmuştu.
Ender de olsa, birçok felaket öncesi böyle öngörüler tekrarlanmıştır. Yeterli sayıda örnek elimizde bulunmaktadır. Bazı insanlar bir an için geleceği görebilmektedirler.

Kaderini gördü
Jaime Castell İspanya'da bir otel yöneticisiydi. 1979 yılı başlarında, gece uykusunda bir sesin kendisine hitap ettiğini duydu.
Ses şöyle dedi:
"8 ay sonra bir çocuğun olacak. Onu görmeden öleceksin." Nitekim, bir zaman sonra Castell'in karısının hamile olduğu ortaya çıktı. Jaime Castell, durumu âdeta kabullendi. Türk parasıyla 25 milyon liralık bir hayat sigortası yaptırdı. Ölürse bu para ailesine verilecekti.


Aberfan faciası
Kaderini görenlerden biri de İskoçyalı küçük kız, Eryl Mai Jones'tu. 9 yaşındaki bu kız, 20 Ekim 1966'da annesine, rüyasında okuduğu okulun yerinde olmadığını ve simsiyah bir şeyin gelip bir yeri kapladığını gördüğünü anlattı.
Ertesi gün Aberfan'daki okuluna gitti ve yarım milyon tonluk bir kömür dağı kayarak bu küçük madencilik kasabasının bir bölümünü yok etti. Küçük kız ve çoğu çocuk olan 139 kişi bu faciada hayatlarını kaybettiler...

önceden sezenler
Aberfan faciasından sonra birçok kişi, olayı önceden sezdiklerini iddia ettiler. Londralı ruhbilimci Dr. John Barker soruşturmayı üzerine aldı ve 60 kişinin doğru söylediğini belirledi.
Facianın açıkça önceden ortaya konmasından çok etkilenmişti. İngiltere Önsezi Bürosu'nun daha sıkı çalışmasını istedi. Çünkü, bu büro görevini tam olarak yapmıyordu.
Dr. Barker'ın bütün ümidi, benzer kazalarda, bir erken uyan sisteminin kurularak can kayıplarının azaltılabilmesiydi. Ama ne yazık ki, böyle bir sistem kurulamadı...
Olay saati yaklaştıkça...
Benzer bir sitemin kurulabilmesi için, ABD' de çalışmalar yapılmaktadır. Özellikle San Francisco'da, San Andreas fay hattında oluşacak bir depremin, önceden belirlenebilmesi için çeşitli önseziler kaydediliyor. Yapılan analizlerden bir sonuç çıkarılmaya çalışılıyor.
Dr. Barker, Aberfan faciasıyla ilgili araştırmasını yaparken, önsezilerin kademe kademe arttığını belirledi. Olaydan bir gece önceyse önseziler tepe noktaya ulaşmıştı.
Bugün ABD'de Monterey ve Berkeley'de bulunan iki önsezi bürosu Aberfan faciasını örnek alarak veri toplamaktadır. Halktan gelen önsezileri değerlendirirken, benzer biri yoğunlaşmanın oluşacağı ümidindedirler...


Depremi bildi
Pearson, İskoçyalı işsiz bir kâhindi. Anlattığına göre Çevre Bakanlığı'na gitmiş, Glasgow yakınında bir deprem olacağını, dikkatli olunması gerektiğini haber vermişti.
Bakanlığın, işsiz kâhine ne cevap verdiği bilinmiyor ama gazete okuyucuları yazıyı eğlenceli buldular ve pek ilgilenmediler.
Fakat 3 hafta sonra deprem şoku onları yataklarında yakaladı. Glasgow'daki birçok bina yıkıldı, İskoçya'nın büyük bir kısmı hasar gördü. Britanya Adası'nda deprem çok nadir görülürdü, ama olmuştu bir kere. Hem JJ. de önceden haberi verilerek!..




Titanik'e, inşa edilen en güvenli gemi deniyordu. Ama 1912'de ilk seferinde battı (üstte). Yazar W. T. Stead (altda) olaydan yıllar önce, bu faciaya aynen benzeyen bir roman yayınladı.


Titanik'in romanı
Bir diğer unutulmaz kehanet, Titanik'le ilgilidir. Bu dev gemi 1912'de, ilk ve son yolculuğunda battı. 1898'de açlıktan ölmeme savaşı veren bir yazar olan Morgan Robertson, ünlü deniz kazasını 14 yıl önce esrarengiz ve korkutucu bir doğrulukla anlattı. Robertson, romanında 70.000 tonluk, dünyanın en güvenli gemisini anlatıyordu. Bu gemi, Atlantik'te bir buzdağına çarparak batıyordu. 2.500 yolcusu vardı, buna karşılık sadece 24 filikası bulunuyordu. Bu filikalar yolcuların yarısını bile kurtarmaya yeterli değildi.


Roman gerçek oluyor
14 Nisan 1912'de trajedi gerçekleşti. 66.000 tonluk Titanik, Atlantik'te buzdağına çarparak battı. Kitapta yazılı olduğu gibi yeterli filika yoktu.
Sadece var olan 20 filika, can kaybının büyümesine yol açtı. Yine kitapta; verilen sayıya çok yakın olarak 2.224 seçkin ve zengin yolcu taşıyordu. Bu yolcuların 1.513'ü buzlu sularda yok oldu.


Uyardı ama kurtulamadı
Titanik'le ilgili bir diğer ilginç kehanet de. yıllar önce, bir Londralı gazeteci olan W. T. Stead tarafından ortaya atılmıştı. Okyanus taşımacılığı ile ilgili bir yazısının sonunda Stead şöyle yazıyordu:
"Eğer gemi sahihi şirketler, hu hiiyiik gemilerde, hu kınlar u: sayıda sandal bulundurmaya devam ederlerse, hir facia olabilir ve olacaktır da"
Ölüm. Stead'a kötü bir oyun oynadı. Titanik'in yolcularından biri de oydu ve yazdığı sebep yüzünden öldü.


Skylab neden düşecek?
Her önsezi çıkmaz. Bazen insanlar ilgiyi çekmek için uydururlar. Fakat, esas mesele, gerçekleşen önsezilerin nasıl ve hangi mekanizma ile ortaya çıktığıdır.
1979'da Amerikan Beyin ve Düşünce Bilimsel Vakfı, Teksas San Antonio'da bir deneme gerçekleştirdi. Skylab Uzay Aracı, o günlerde yörüngesinden çıkacak ve düşmeye başlayacaktı.
En çok merak edilen, olayın ne zaman olacağı ve aracın nereye düşeceğiydi. Bilim adamlarıysa bu sorulara cevap veremiyorlardı.
Vakıf, ruhsal yeteneği belirlenmiş kişilerden bir grup oluşturdu. Ayrıca isteyen de çalışmalara katılabiliyordu. Yaklaşık 200 kişi toplandı. Testler yapıldı. Uzun deneyler sonucunda ortaya çıkan sonuçlar analiz edildi. Skylab'in düşüşünden önce yayınlandı. Araç düştü. Deneycilerin bir kısmı 11 Haziran'da düşeceğini gerçekten bilmişlerdi. Bir iki kişiyse Avustralya'ya düşeceğini de bilerek büyük süpriz yaptılar.
En büyük kâhin: Nostradamus
Kehanet denince bütün dünyada herkesin aklına bir isim gelir: Fransız kâhin Michel Nostradamus. 16. yüzyılda yaşayan Nostradamus'un birçok kehaneti, şaşırtıcı bir doğrulukla gerçekleşmiştir. Üzerinde çeşitli yorumlar yapılmasına rağmen Nostradamus çok etkilidir. İşte onun çok ilginç kehanetlerinden biri:
"Limanın yakınında iki kentte, iki büyük felaket olaeak. Daha önce höyle hir felaketin benzeri görülmeyecek. Açlık ve salgın hastalıklarla beraber halk yok olacak. Büyük ve Ölümsü: Tanrı'dan yardım dileyecekler."




16. yüzyılın ünlü kâhini Nostradamus'un (üstte) Japonya'ya atılan atom bombalarından söz ettiği kabul ediliyor (altda).



Atom bombalarını mı kastetmişti?
Bu kehanet nedir? Nostradamus yorumculan, kâhinin bu kehanetinde 1945'te Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombalarını anlattığını söylüyorlar.
Ama bombaların atılmasından evvel, kimse bu kehaneti bu şekilde kullanamadı ya da açıklayamadı. Bazı görüşlere göre Nostradamus'un yazdıklarının değeri asıl buradadır. Yani önemi sonradan anlaşılacaktır. Nostradamus, gerçek değerini, günümüzden de daha ileride bir zamanda bulacaktır.
Kennedy'ye suikast
Günümüzde yaşayan modern bir kâhin de Amerikalı Jeanne Dixon'dır. Dixon, Başkan John F. Kennedy'nin, kardeşi Robert Kennedy' nin ve zenci lider Martin Luther King'in öldürüleceklerini önceden haber verdi.

John Kennedy başkan olmadan
Jeanne Dixon, Başkan Kennedy'nin ölü mü nü haber verdiği zaman, suikasta 11 yıl vardı ve Kennedy başkan bile değildi... O zamanlar Jeanne Dixon ünlü bir kâhin değildi.
1952'de bir sabah Washington'da St. Matthevv Katedrali'ne dua etmek için geldi. Meryem Ana'nın önünde diz çökmeden önce birden gözlerinin önünde Beyaz Saray'ı gösteren bir görüntü belirdi. Karanlık bir bulutun içinden 1-9-6-0 sayılarını okudu.
Genç, mavi gözlü bir adam, bu sayıların kapısında yazıldığı bir odanın önünde duruyordu. Bir ses kadının beyninde yankılanarak, o adamın Demokrat Parti'den olduğunu, 1960'da başkan olacağını ve görev başındayken öldürüleceğini söyledi... Jeanne Dixon bu öngörünüsü yıllar sonra, bizzat Başkan'a kadar ulaştırdı. Kennedy, buna pek önem vermedi.


Bu kez de Robert Kennedy'yi biliyor
Jeanne Dixon, Başkan'ın kardeşinin öldürüleceğini ise, çok daha ürkütücü bir şekilde haber verdi. Dixon, artık bütün Amerika'da tanınıyordu. Bir gün Los Angeles'ta Ambassador Oteli'nde bir yemekteydi. Hayranlarının çeşitli sorularına cevap veriyordu. Bir kadın ona Robert Kennedy'nin başkan olup olamayacağını sordu. Dixon işte tam o anda siyah bir perde gördü. Konuşurken görmeden bakıyordu ve soruya şöyle cevap verdi:
"Hayır, olamayacak. O asla Birleşik Devletler Başkanı olamayacak, çünkü bu otelde bir facia olacak."
Bir hafta sonra, Robert Kennedy aynı otelde vurularak öldürüldü. Bundan sonra da Jeane Dixon'ın kehanetleri doğru çıkmaya devam etti.
Kardeşini tabutta gördü
Çok ilgi çekici olaylardan biri de Amerikalı yazar Mark Twain'in başından geçti. Ünlü bir yazar olmadan Tusain, Mississippi Irmağı üzerinde çalışan yandan çarklı gemilerde miço yamaklığı yapıyordu. Kardeşi Henry de aynı gemide kâtipti.
Bir gün Mark Twain. St. Louis'te, kız kardeşine gitmek için gemiden ayrıldı. O gece rüyasında kardeşi Henry'nin metal bir tabut içinde yattığını gördü. Tabut iki sandalyenin yanında duruyordu ve Henry ellerinde bir tanesi koyu kırmızı olan, beyaz çiçeklerden yapılmış bir buket tutuyordu.
Gemi havaya uçuyor
Mark Twain birkaç gün sonra gemiye döndü. Sonra o gemiden ayrılarak bir başkasında çalışmaya başladı. Kardeşiyse aynı gemide kaldı. Twain, Greenville'deyken, kardeşinin çalıştığı geminin havaya uçtuğunu ve 150 kişinin öldüğünü öğrendi.
Twain, hastaneye gittiğinde, kardeşi Henry hâlâ yaşıyordu ama ağır yaralıydı. 6 gün Ve gece, ölünceye kadar kardeşinin başında bekledi, sonunda ağır bir uykuya daldı. Uyandığında, Henry'nin cesedinin odadan götürülmüş olduğunu gördü, sorarak yerini öğrendi.

Ne gördüyse çıktı
Rüyasında gördüğü tablo aynen karşısındaydı. Henry iki sardalyenin yanında duran metal bir tabutta yatıyordu. Fakat eksik bir şey vardı: Çiçekler. Birden kapı açıldı ve elinde bir buketle genç bir kadın içeri girdi. Biri kırmızı olmak üzere çiçeklerin tümü beyazdı. Kadın çiçekleri Henry'nin elleri arasına koydu ve dönerek dışarı çıktı. Mark Twain, geleceği tüm ayrıntılarıyla günler önce görmüştü.
Zaman kayması mı?
Bütün bu olaylar nasıl açıklanacak? Tesadüf deyip işi geçiştirmek mümkün değil... Bu alanda kavranması çok güç bir teori var. Oda şu: Geçmiş, bugün ve gelecek bir bütündür. Yani, zaman bir bütündür. Parçalara ayrılamaz. İnsan, isterse zamanın bütün parçalanın aynı anda görebilir. İsterse, geçmişte yaşanan bir olayı, isterse gelecekte olacak olanı... Ama nasıl ve hangi insanlar?.. İşte işin buyanı bir türlü açıklanamıyor. Ortada sadece olaylar var. Bazı insanlar bilerek ya da bilmeyerek geleceği görüyorlar... Belki de bu yetenek herkeste var. Ve bir gün ortaya çıkarılacak...


Kabus Gerçek Oldu

26 Mayıs 1979 akşamı, dünya çok büyük bir uçak kazasını öğrendi. ABD'de Chicago Havaalanı'nda düşen bir DC-10 alevler içerisinde infilak etmişti. 273 kişi kaza sırasında yanarak öldü.
Bu haber, yayınlanırken, Cincinatti'de 23 yaşında bir büro yöneticisi olan David Booth dehşetle ayağa fırladı. Kazadan evvelki on gün boyunca, böyle bir uçak kazasının rüyasını görmüştü.
Önce bir motor sesi işitiliyordu. Sonra bir DC-10 görünüyor ve korkunç bir gürültüyle düşüyordu. Sonra her tarafı, portakal ve kırmızı renkli alevler sarıyordu.
Bu dehşet verici olayı Booth fazla saklayamadı, 22 Mayıs'ta yani kazadan 4 gün evvel Cincinatti Havaalanı'na telefon ederek Federal Havacılık Bürosu'nu aradı. Amerikan Havayolları'na durumu anlattı.
Booth, kazanın nerede olacağının bilinebilmesi için gördüğü tüm ayrıntıları, çevrenin durumunu, uçağın şeklini, özelliklerini, her şeyi anlattı. Ama kimseyi inandıramadı.
Havayolu şirketinde çalışan halkla ilişkiler uzmanı Jack Barker, kazadan sonra şöyle diyordu:
"İnanılmaz bir şey, Booth'un anlattığı. Her şey kazaya uyuyordu. Küçük farklılıklar vardı ama uçağın uçuş çizgileri bile tutuyordu.
En önemlisi, aynen onun anlattığı gibi uçak ters dönerek devrildi. Booth uçağı üç motorlu olarak tarif etmişti. Kazanın olduğu Chicago Havaalanı'nı da olduğu gibi anlatmıştı."


__________________
fb öfkemsin gs nefretimsin !




GoD of WaR Ofline   Alıntı ile Cevapla