[CptJackSparrow]

YAZIKLAR OLSUN…
UEFA kupasında alınmış bir galibiyetin ardından aslında insanın içinden kötü bir yazı yazmak gelmiyor ama bu geceki Beşiktaş o kadar kötüydü ki, o kadar aciz durumlara düştü ki, bırakın Beşiktaş’lıları tüm futbolseverlerin yüreği sızlamıştır. Peki, iki gün öncesine kadar beğendiğimiz Beşiktaş’a ne olmuştu da bu durumlara düşmüştü. Aslında yazımın başlığı bazı şeyleri özetliyor, “Yazıklar olsun” dememiz gereken bazı adresler var.
[Kimler mi bunlar…
- Beşiktaş’lı Yazarlar
Beşiktaş’lı spor yazarları diye geçinen, ekmek parasını Beşiktaş sayesinde kazanan insanların, Beşiktaş’a bu kadar zarar vermesini anlayamıyorum. Yok korkakmış, yok tek forvetmiş, yok şöyle imiş, yok böyle imiş. Yıllardır yerlerde sürünen Beşiktaş uzun süre sonra ilk defa adam akıllı bir kadro kurmuş, defansını sağlama almış, kağıt üzerinde tek forvet gibi gözüken ama arkadan 3 kişinin verdiği destek ile 4 lü forvet olan bir taktik ile oynuyor. Bu sistem ile Beşiktaş gol yememe rekoru kırıp, çok zor mağlup olur. Sistem defansif gözükse de, elinde her an gol atabilecek (İdeal kadrodaki 11 düşünürsek ; Bobo, Deldago, Holosko, Serdar Özkan, Aydın’a bir de Cisse ve Uğur’u ekleyebilirsiniz) bir dolu oyuncu olan bir kadrosu var. Bu ayakların birini durdursanız, bir diğeri devreye girecek ve Beşiktaş maçlarını bir şekilde kazanacak. Geçen sene ligde oynadığı her 5 maçtan birini kaybeden Beşiktaş’ın bu sene bileğini bükmek kolay olmayacak ama yeter ki Beşiktaş’a, Beşiktaş’lılar ya da Beşiktaş’lı geçinenler zarar vermesin.
- Rakip Takım Kalemşörleri
Beşiktaş’lı yazarları anlamam mümkün değil ama bu grubu çok iyi anlıyorum. Kendi takımlarının kötü durumu ortada olduğu için tıkır tıkır top oynama yolunda olan bir Beşiktaş en büyük korkuları oluyor. Öyle ya, şampiyonlukları kendi aralarında paylaşmaya alışmışlar, Beşiktaş’a pastadan pay vermek istemiyorlar. “Beşiktaş’ı seyrederlerken sıkılıyorlarmış”, kardeşim bırakın seyretmeyin o zaman. Çok sıkılıyorsanız sirke falan gidin orada daha çok eğlenirsiniz, Beşiktaş sizi eğlendirmek için kurulmadı. Hem Galatasaray’ın , hem Fenerbahçe’nin defansları SOS veriyor ve Beşiktaş’ın bileği çok zor bükülecek bu sistemini kıskanıyorlar ve bu sistemi bozmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
- Ertuğrul Sağlam
Sevgili hocam, elindeki kadro ile oynanabilecek en mantıklı sistemlerden birini oynatıyordun. Tek forvet ve çift ön libero kullanmazsan bu kadar ofansa dönük bir oyuncu topluluğunu bir arada asla oynatamazsın. Beşiktaş belki şu an seyir açısından çok iyi bir futbol oynamıyor ama gün geçtikçe o özelliği de kazanacak. En kötü oynadığı ve senin eleştiriliğin maç hangisi idi? Trabzonspor maçında bile oyunun kontrolü Beşiktaş’ın elinde idi, Beşiktaş o gün gol yememeyi istedi ve kalesinde pozisyon bile görmedi, belki rakip kaleye de gidemedi ama istediğini aldı. Sahada yapmak istediğini yapan takım büyük takımdır. O gün senin amacın sahadan bir puan ile ayrılmaktı ve oyuncuların çıktı eski gücüne yakın Trabzonspor deplasmanında bile kalesinde pozisyon görmeden maçı tamamladı. Belki takımından bir gol atmasını istesen biraz riske girip Nobre’yi Bobo’nun yanına koyar, son dakikalarsa sürpriz golü arayabilirdin ama istemedin. Doğru ya da yanlış yapmış olabilirsin ama takım sen ne istediysen, kağıt üzerinde ne düşündüysen saha da bire bir onu yaptı. Peki, ne oldu da sen gittin bu sistemi bozdun? Üç beş tane yazarcık senin maçını seyrederken sıkıldıkları için mi, yoksa sana korkak dedikleri için mi? Sevgili Ertuğrul Sağlam, senin aldığın desteği hiçbir teknik adam görmedi, lütfen sağa sola kulak asma, şu kurmaya çalıştığın sistemde aksayan ufak tefek noktalara çözüm bulmaya çalış. Biraz cesur ol, doğru olduğunu düşündüğün sisteminde ısrar et, bu sistem oturursa Beşiktaş zirveye konar, eğer olmazsa da en azından kendi bildiğini denemiş ve yapamamış olursun ama elin adamların kuklası olmamış olursun.
Biraz uzun bir girişten sonra gelelim gecenin maçına; skor tabelasında yazan 1-0 lık galibiyet Beşiktaş adına müthiş bir şans. Oyunun futbol adına hakkı kesinlik bu şekilde olmamalıydı. Önce direkler sonra futbolun şans melekleri ve en sonunda da maçın hakemi korudu Beşiktaş’ı. Yazının giriş bölümünde de belirttiğim gibi işlemeye başlayan sistemi bozan Ertuğrul Sağlam, büyük bir hata yaptı. Son yıllarda gördüğüm en iyi kontraya çıkan takım karşısında kesinlikle defansta bu kadar açık verilmemeliydi. İleride çift forvet vardı ama onları besleyecek kanatlar unutulmuştu. Sağ kanada çekilen Uğur İnceman ve soldaki Tello o kadar göbeğe yakın oynadılar ki, kanat bölgesindeki çimler ezilmedi bile. Hâlbuki yabancı sınırlamasının olmadığı bu maçta tüm yabancıları sahaya sürüp, ileride Bobo ve arkasına dizeceği Delgoda, Holosko, Serdar Özkan ve Tello ile de golü arasa, hem kalesinde pozisyon görmeyecek, hem de rakibinin oyununu kabul emek zorunda kalmayacaktı. Ertuğrul Sağlam’ın bu kumarı sayesinde aciz ve kaderini şansa bırakmış bir Beşiktaş izledik.
Beşiktaş ikinci maçta eğer yine değişik bir yapı arayışına girmez, tek forvetli sistemi ile oynarsa Ukrayna’da turu çok rahat olmasa da geçmesini bilir. Beşiktaş’ın tek yapması gereken sistemini bozmaması ve rakibine kendi oyununu kabul ettirmesi, ondan sonra belki de taraftarın yeni yaptığı bestede olduğu gibi EUFA’da final oynayıp, Kadıköy’ü siyah beyaza boyayabilirler. Bu takımda bu potansiyel var.
Eray Erdal