Tekil Mesaj gösterimi
Alt 18-10-2008, 16:01   #1
Constantin
ยŦยк
 
Constantin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Süleymaniye Külliyesi

Tarihsel Açıdan da Önemli bir Bilim, Tıp ve Kültür Merkezi

Click the image to open in full size.

2006 yılı Ağustos ayında Amerika’da yayınlanan NeuroSurgery isimli dergide Türkiye’den bir yazı yayınlandı. Alışılmışın dışındaki bu yazı, beyin cerrahisi ve nörolojik bilimler alanında değil ama sağlık ve eğitim alanındaki enstitülerden biri hakkındaydı: Bulunduğu şehirle bütünleşmiş ve onun gelişmesine katkı sunmuş olan İstanbuldaki Süley-maniye Külliyesi... Tıpkı antik çağlarda Kos adasındaki Asclepiad, Bergama ve İskenderiye kütüphaneleri ya da günümüzdeki Harvard, Orford ve Cam-bridge üniversiteleri örneklerinde olduğu gibi...

Külliye Tıp Fakültesi, hastane, kütüphane, eczane gibi bir çok birimden oluşmaktaydı. Külliye, Kanuni Sultan Süleyman’ın isteği üzerine dönemin en ünlü mimarı olan Mimar Sinan tarafından yapıldı.

Gülten Dinç, Sait Naderi ve Yücel Kanpolat’tarafından yapılan bu çalışmada, Romalılar ve Bizanslılardan başlayıp Osmanlılara ve günümüze kadar uzanan kısa bir İstanbul tarihi anlatılılıyor. Özelliklede 16. yy Osmanlı imparatorluğunda bilimsel düzeyden ayrıntılı olarak bahsediliyor.

Osmanlı imparatorluğu hem sivil hem de askeri anlamda büyürken, bilim adamları, doktorlar, cerrahlar yetiştirebilmesi yanında muhtaçlara da yardım eli uzatabilecek, sosyal anlamda destek sağlayacak kuruluşlara gereksinim doğduğundan bahsediliyor. Muhteşem Süleyman olarak da bilinen Kanuni’nin adına yaraşır şekilde bir eser ortaya çıkarılırken, İstanbul’da da ilk Tıp fakültesinin temelleri atılmış oluyor..

Külliye, genel ve sağlıkla ilgili bölümlerden oluşuyor: cami, orta dereceli eğitim için dört okul (ilk,orta, lise ve üstü okullar); yüksek eğitim için iki okul: tıp fakültesi ve ilahiyat; eczane, hastane, misafirhane-otel, aşevi, kervansaray, hamam, Kanuni Sultan Süleyman ve karısı Hürrem Sultan için iki kabir. Ve de Mimar Sinan'ın kabri... Bugün, okullardan birisinin Türkiye Bilimler Akademisi (TUBA) için ayrılmış olduğundan restorasyon çalışmalarının da buradan başladığından bahsediliyor..

Çalışmada, hastane, tıp fakültesi ve eczane arasındaki ilişkilerden detaylı olarak bahsediliyor/Tıp Fakültesinde öğrenciler, teorik dersler yanında haftada dört gün hastanedeki pratik uygulamalara katılıyor. Bu hastanenin diğer Osmanlı hastanelerinden en önemli farlı özel bir nöropsiki-yatri bölümünün bulunması. Bu bölümde hastalar özel ilaçlar ve müzik gibi farklı yöntemlerle tedavi ediliyor..Hastanedeki doktorlar tam gün çalışıyor ve kesinlikle ücret almıyor..1873 yılına kadar bu durum böyle devam ediyor. Külliye, sonraları deri ve matbaacılık isleriyle uğraşanlar tarafından kullanılmaya başlanıyor. Bu gün ise bina unutulmuş durumda ve restorasyon gerektiriyor deniliyor...

Click the image to open in full size.

Kütüphane

Kütüphane bugün de faaliyete devam etmekte. Türkçe, Arapça ve Farsça kaynaklar dikkate alındığında dünyanın en zengin kütüphanesi olma özelliğinde. El yazması eserler açısından da dünyanın en zengin kütüphanelerinden biri. Kütüphanede 170.000’ den fazla kitap mevcut. Bilim ve tıp açısından bakıldığında mevcut kitaplardan bazıları şu şekilde sıralanıyor: M.S 1. yüzyılda Anazarba’da (Adana bölgesi) yaşamış olan Dioscorides’in en önemli çalışması olan De Materia Medica’nın arapça kopyası; 980-1037 yılları arasında yaşamış olan ibn-i Sina (Avicen-na) tarafından yazılmış olan Canon of Medici-ne’ın arapça kopyası; Şemsettin İtaki’nin 1632 yılında yazmış olduğu anatomi kitabı (bir Türkün yazdığı ilk anatomi kitabı), ve 1521 yılında Piri Reis tarafından yazılmış olan ve dünyanın yuvarlak olduğundan, Amerika’nın keşfi ve Christopher Columbus’dan bahsedilen Kitabı Bahriye. Kitapta Piri Reis tarafından hazırlanmış olan ve bugün İstanbul Topkapı Müzesinde bulunan bir harita da bulunuyor..
Constantin Ofline   Alıntı ile Cevapla